Yaz Aşkım 7
Bölüm 7
Ayla hala dalgındı. Hiç, biraz dolaştık,diye cevap verdi.
_ Leyla için değişiklik olsun istedim, gezilecek yeri yok ki sadece yorulduk. Sen neler yaptın? Lafı değiştirmekti amacı.
_ Hiç, sizi düşünerek, merak ederek geçirdim iki günü. Nasıl gittiğinizi anlayamadım.
_ Ya, buraya gelen turist kafilesi ile gittik. Şoföre söyledim, olur dedi. Onlarla erken gittik.
_ Anladım. Aç mısın, yemek yiyelim mi?
_ Yok canım istemiyor ama çay içerim.
lojman sahibinin kızlarına söylediler çok geçmeden çaylar geldi Bu yörenin insanı çayı ne çok seviyordu. Çaylarını yudumlarken, Mustafa ‘’ Kendi yerinizde neler yapıyorsun, nasıl vakit geçiriyorsun?’’ diye sordu. ‘’ Okumadın mı?’’
_ Liseyi bitirdim, okumayı istedim ama kardeşim ve babam vardı. Onlara bakmak bana düşüyordu. Zorunluydum. Ev işi de bana yeterli gelmedi, değişik kurslara gittim. El işi, dil kursları. Elimde epey sertifika var ama, ne işe yarayacak bilmiyorum? En çok istediğim rehberlik. İngilizcem iyi. Bizim oralar turistik yer, Muğla sahile çok yakın. Tek istediğim bu ama nasıl olacak bilmiyorum.
_ Leyla ile aranızda kaç yaş var?
_ 6 yaş, çok fazla değil. Evet anne olacak kadar değil ama olmaya çalışıyorum.
_ Biraz rahat bıraksan, çok üstüne düştüğünü söylüyor.
_ Biliyorum ama o kendine hiç bakmıyor, beni üzen de bu. Birazcık dikkat etse.
Ama yok işte inat için yapıyor bana nispet. Yoksa ben ona annelik yapmak istemiyorum.
Neyse bütün bunları geçelim, akşam oldu bir gün daha bitti hayatımızdan.
Bunları söylerken gözleri dalgındı.
_ Niye böyle söyledin?
_ Yalan mı? Her gün eksiliyor.
_ Yok öyle söyleme, yaşamak için önümüzde uzun günler var. Hayatımızın baharını yaşıyoruz.
Ayla dalgın baktı Mustafa’ ya.
_ Ne kadar iyimsersin, keşke bende öyle düşünebilsem.
_ Düşünmeye çalış.
Umutsuzca güldü Ayla, tekrar gözleri akan çaya takıldı. Acı acı iç çekti. İki damla yaş yanaklarından yuvarlandı, belli etmemek için başını çevirdi.
_ Bu gece eğlence var mı?
_ Yok, bu gece sessiz geçecek.
Artık ışıklar yanmaya başlamıştı, karanlık çökmüştü koca dağlarla kaplı bu yere. Ayla’ nın da içine öyle kocaman karanlık çöküyordu kardeşini düşündükçe.
_ Yine daldın, ne düşünüyorsun?
_ Hiç, ne zaman gideriz diye düşündüm.
Sonra Mustafa ya döndü.
_ Sen ne zaman gideceksin?
_ Bilmem, imtihanlara bir ay var. Her halde biraz daha kalırım burada.
_ Ya siz?
_ Bilmiyorum, Leyla ya bağlı, sıkılırsa gideriz.
_ Niye onun emri ile yaşıyorsun, senin söz hakkın yok mu?
_ Hayır söz hakkı değil, sadece kardeşimi mutlu etmek istiyorum. Belki beraber çıkarız yola ne dersin?
Onlar böyle konuşurken Leyla uyanmış, dışarısını seyrediyordu. Ablasını Mustafa ile görünce içi sızladı, bu genç doktoru sevmişti. Umutsuz bir hastaydı ama ölümünün yakınlığını bilmiyordu, söylememişlerdi. Genç kızdı, hastada olsa sevmek hakkıydı, sevilmekte…
Uzunca seyretti ablası ile doktoru, içi biraz daha kinlendi. ‘’ Ne vardı hasta olacak, neden bulmuştu bu dert onu? O yaşamayı çok seviyordu, gülmeyi eğlenmeyi…’’
Ablası ise aksine sade ve sesiz bir kızdı. İçine kapanık, iyimser herkese iyi davranan biriydi. Yüzü gibi kalbi de güzeldi.
Oysa Leyla çok kıskanç biriydi. Bu güne kadar ablasını hep küçümsemiş, hep üzmüştü.
Ama Ayla ‘’ Anne sevgisini az tattı, onun için diyordu. O beni üzse de olur ben katlanırım.
Kardeşine karşı hiçbir gün kızgınlık ve bıkkınlık göstermemişti. Çok üzüldüğü günlerde bile sessizce ağlamış, dışına hiç belli etmemişti. Leyla bu düşünceler içinde geri dönüp aşağıya indi.
Yüzü asık bir şekilde,
_ Ne yapıyorsunuz? Bende ablam beni bekliyor sanıyordum. dedi
Ayla biraz sıkılgan
_ Mustafa ile konuşmaya geldim, sen uyuyordun. Nasılsın canım?
_ Eh, acıktım. Ne yiyelim?
_ Ne istiyorsun?
_ Bilmem, canım hiçbir şey istemiyor ama açım. Balık yesek, var mı ki?
_ Soralım, varsa yeriz.
Mustafa ayağa kalktı ‘’ Bakalım.’’ diye yürüdü.
Ayla sevecen bir sesle,
_ Gel otur.
_ Yok, oturmak istemiyorum yürüyelim bizde bakalım.
Pansiyona geldiklerinde, ‘’ Balık varmış hazırlıyorlar.’’ Dedi Mustafa. ‘’Oturup bekleyelim.’’
Güzel bir masa hazırlanmıştı, balıklar da geldi neşe içinde yediler. Leyla zor yiyordu, hiç iştahım yok diyordu. Geceyi dere kenarında geçirdiler.
Sohbet iyiydi. Köyden insanlar vardı, kalabalık bir gurup olmuştu, gülerek saat ikilere kadar oturdular. Bu sohbet Ayla’yı da güldürmüştü.Bir an acılarını unutup güldü, kardeşi son derece mutlu görünüyordu. Odalarına çekildiler.
‘’Çok yorgunum.’’ Dedi, Leyla ‘’ Çok yorgunum.’’
_ Yat canım, yat dinlen. Eğlendin mi?
_ Evet, gece güzeldi.
Uzandı, yüzü çok solgundu. Gözlerini kapadı, uyudu. Ayla kardeşinin başını okşadı, sarı saçları yastığa dağılmıştı. Bu ipek gibi saçları sevdi sevdi, iki damla yaş yanaklarını ıslattı.
Aylanın gönlü ağlıyordu, gözü neydi ki…
İçini çeke çeke yatağına uzandı, uyudular.
Sabah önce Ayla uyandı, kardeşine baktı. Ne güzel uyuyordu, ‘’Rabbim’’ dedi ‘’Rabbim, neden, neden bu güzel kıza bu kadar kısa bir ömür verdin? Kullarını sınamak için ille de acımı çektiriyorsun?’’ Diye gönlünden geçirdi.
AYŞE KARAN