Bedeli nedir sevdanın?
Bozuk para değildir hüzünler. Bir çırpıda harcayabileceğimiz,ya da taksi şoförüne verip de, ‘üstü kalsın’ diye cömert bir davranış sergileyeceğimiz. Belki bir gün lazım olur diye biriktirmeye yeltenebileceğimiz...
Sıradan zigzaglardan oluşuyordu şehir. Bir de irili ufaklı çukurlu caddelerinden.Özlemin bağrımı yakarken keşfettim. Ve sonra; hiç bilmediğim simalarla kesişti, hiç olmadık zamanlarda kaderlerim. Bir tek benim zannederken, şehrin dört bir yanında yaşıyordu sevda mağdurları. İki nokta, birer virgüldüler hayata. Ne tek başına bir anlam ifade edebiliyorlardı sonlanan cümlelerde, ne de, yan yana dizilebiliyorlar.
Fark ettim ki, teoride iyi görünen hiçbir şeyin yaşamda yeri yok. Ah... Aynalar kadar yüzleşsek ya kendimizle. Yüzümüzü gülümsetenleri bulsak ve sımsıkı tutsak ya hayatımızda. Oradan yakalasak ya rahat nefes almayı...
Siyasal özgürlüğünü kuşanmışken belgesel toplum, ben simyaya yüklediğim özgürlüğün peşinden koştum. Ve bunca hikayeye yol sonlarında karşıma çıkan ‘çıkmaz sokak’ tabelalarıyla kavuştum. İç içe geçmiş caddelerinde şehrin, yalın ayak dolaşan minik yüzler gördüm. Akşam tencerede ne kaynayacak sorusuydu hayata atılan kördüğüm. Kuyruğuna basılmış kediler gibi sol kanatta kalmıştı fakirlikler.
Çocukken gülümsemek çok daha kolay mı oluyordu, yoksa gülücükleri sahteleştirecek insanları henüz keşfetmeyişimizden mi bu kadar içten gülüyorduk? El üzerinde tutuluyor olmam mıydı sevincimin sorumlusu? Yaptığım yanlışların iki oyuncak kırmanın ötesine geçmediği zamanlardı, fotoğraflara karelenen yaşlarım. Şimdi çok daha kötüsü, insanları kırmayı öğrendik.
En çok merak ettiğim soru, taşralıların sevdasında da bunca havailik var mıydı, yoksa sadece batılaşmaya çalışan bizlerde miydi bu geçici hevesler? Seviyorum diyerek çekip gitmeler...Ben, sevgiyi hep aynı özlemlerle bekleyen, buna rağmen artık böylesine kuvvetle savunduğu bir duygunun dahi olmadığına inanacak kadar uzun süre aşkı bulamamış bir dişi ruh taşıyorum. Siz söyleyin ruhu temiz kalmış insanlar; beklentilerimiz mi öldürüyor aşkı? Yoksa zenginlik, fakirlik karmaşaları, sınıf atlama sevdaları mı?
Sevda sokağının en yakın komşuları, sözüm sizlere! Samimi ve dürüst oldukça varılacak çok istasyon var ömür treninde...
26/12/04
Elif SEZGİN