- 702 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
İKTİDAR ÇOK BAŞARILI !
İnsanların ya da kurumların, kendi çizdikleri yol konusunda, ilerlemiş olmaları, amaçlarına hızla yaklaşmakta olmaları, onların başarılı olduklarını gösterir.
Onların karşısında isek, yandaşları değilsek eğer, bu bizim için başarısızlık hatta yenilgi sayılmalıdır.
Bu günkü iktidarın, kendisi ve yandaşları açısından, başarılı olduğunu söylemek zorundayız. Hem de oldukça başarılı !
İşsizlik, yolsuzluk, yoksulluk almış başını gidiyor. İnsanlar evlerine bağlı doğalgazı kullanmaktan, elektiriği-suyu bile kullanmaktan çekinir olmuşlar. Maaş artışları reel olmayan enflasyon rakamlarına göre yapıldığından, alım gücü sürekli düşmeye devam ediyor. İflâs eden, kapısına kilit vuran, çalışanlarını sokağa atan iş yerlerinin sayısı hızla artıyor. Her yağmurda sel baskınları, alt yapının ne kadar kötü olduğunun delili.
Böyle ortamda gerçek başarısızlığını, kendinden bekleneni veremediğini , beceriksizliğini ve hatta âcizliğini başka gündemler yaratarak bastırmaya/ gizlemeye çalışıyor.
Kürt açılımı diye yola çıkılıyor önce. Bir taraftan Kürtlere, veremeyecekleri tavizleri vaad ediyor. Diğer taraftan yapmak istediğinin sadece demokrasiyi geliştirmek olduğunu söylüyor. Kürtlerin ve özellikle PKK’nın isteğinin , kesinlikle ayrı bir devlet ya da bu yolun başlangıcı olan özerklik olduğunu, sağır sultan bile çoktan öğrenmiş ! Apo’nun sözünü ettiği yol haritasında da bu açıkça belirtilmiş zaten ama örtbas edilmeye çalışılıyor. Onların sözünü ettiği demokrasi, ayrı devlet olma yolunda ilk adım olan özerkliktir. Bunu hiç biri de inkâr etmiyor zaten. Bunu verebilir misiniz ?
Bu konuda Zülfü Livaneli bile bir demecinde ona destek çıkıp herkesi şaşırtmıştır. Çünkü o da inanacak noktaya gelmiştir. İşte başarı.
Yargıya saldırılmıştır. ’Allah’ın askeri ’ diye tarif edilen bir vatandaşın, Danıştay saldırısını laikler adına yaptığı iddiası çok kişiye yutturulmuştur. Sürekli yargıdan dert yanılmış, haksızlığa uğrandığı, yargının iktidara muhalif olduğu konusu işlenmiştir. Burada da kat edilen yol, oldukça fazladır.
Sonunda orduya kadar uzanılmıştır. Üstelik, Deniz Feneri gibi bir yolsuzluk davasının, kamuoyundan gizlendiği halde, ordunun en gizli odalaraının sırlarının söz konusu olduğu davanın kamuoyundan gizlenmesi reddedilmiştir.
Aslında gerçekte ordunun kamuoyunda aklanmasına sebep olacaklarının, Deniz Feneri’nin ise yargıda aklanması halinde bile, vicdanlarda aklanmasının mümkün olamayacağının farkında değiller tabii.
Bu ülkede askerin de , polisin de ve hatta yargının, eğitim camiasının içinde bile çürükler vardır, olabilir. Bunların ayıklanmasını herkes ister. Bu yapılırken, onları bahane edip, kurumlara saldırılmasını, onların yıpratılmasını asla tasvip etmeyiz.
Maksat üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olduğuna göre, bağcı dövülmüş ve hatta bağcının dövülmesi gerektiği bazılarınca desteklenmiştir.
Bıçak parası alan doktorlar vardır. Rüşvet alan polisler vardır. Çetelere karışmış askerler olabilir. Para ile sınıf geçiren öğretmenler vardır. Sahte reçetelerle devleti dolandıran eczacılar da vardır. Hepsini bulmak, deşifre etmek, cezalandırmak devletin görevidir.
Ya parlamento ! Fikir suçlarını kesinlikle saymayıp, diğer adi suçları sorgularsek eğer, kaç parlamenterin sicili temiz çıkacak acaba ? Kaldırın dokunulmazlıkları da bir de sizin kozmik odanıza misafir olalım bakalım !
Fakat bu devletin başında, devletin imkânlarını kullanarak, dağıttığı kömür-makarna-beyaz eşya karşılığında halktan oy isteyen/alan bir de iktidar vardır !
Ve bu iktidar kendi açısından çok başarılıdır bu gün ! Cahil halkımızı çok kolay kandırabiliyor, ordusuna, polisine ve hatta cumhuriyetine bile düşman edebiliyor çünkü !
İktidarda kalmak uğruna her şeyi mübah bilenler için, başarı değil de nedir bu ?
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Yargıya saldırılmıştır. ’Allah’ın askeri ’ diye tarif edilen bir vatandaşın, Danıştay saldırısını laikler adına yaptığı iddiası çok kişiye yutturulmuştur. Sürekli yargıdan dert yanılmış, haksızlığa uğrandığı, yargının iktidara muhalif olduğu konusu işlenmiştir. Burada da kat edilen yol, oldukça fazladır.
___"sanki karşı atak" !!!
kimi aklamaya çalışıyorsunuz..V.K. ve şürekasını mı ?..
ayan/beyan deliller bir bir ortaya çıktıkça..itiraflar sökün ettikçe..acaba kimler endişe duymakta..
C.......gazetesine bomba atan..hem de "tehlikenin farkında mısınız ?.." KARA BAŞLIĞININ hasseten kullanıldığı bir dönemde :)))))
Güldürmeyin bayım..barlarda "eylem" plânı yapan "Allah'ın askerleri " öylemi..
tam da "Amerikan vari" bir yaklaşım..11 eylüll.. eylemcilerinin de kiminin hiç "islâm" la alâkaları olmadığı gibi..
"Ulusalcı" lar için trajedi tabii..ellerine yüzlerine bulaştı maalesef..üzüntü bundan mı acaba ?..
.......................................................................
Sonunda orduya kadar uzanılmıştır. Üstelik, Deniz Feneri gibi bir yolsuzluk davasının, kamuoyundan gizlendiği halde, ordunun en gizli odalaraının sırlarının söz konusu olduğu davanın kamuoyundan gizlenmesi reddedilmiştir.
Aslında gerçekte ordunun kamuoyunda aklanmasına sebep olacaklarının, Deniz Feneri’nin ise yargıda aklanması halinde bile, vicdanlarda aklanmasının mümkün olamayacağının farkında değiller tabii.
Almanya'da yargılanan "adı benzer" dernek ile ülkemizde ve yurt dışında yardım faaliyetleri devam eden..
__________DENİZ FENERİ
derneğinin..hiç bir bağlantısı yoktur..kimler hangi amaçla bu yardım elini köreltmek/kesmek istemektedir bilinmesi adına..
_____"..bu iddiayı diline pelesenk eden "parti başkanı" hakkında dava yoluna gidilmiş olup..aynı şahsın bir daha bu konuyu ağzına alamadığı görülmüştür.."
iyiliği yayınız kardeşim..siz üzerinize düşen bir vazifeyi vicdanen yerine getirmişsiniz..kim ne derse desin..
Yüreğinize ve yüreklerine..size "ışık" olanların da tabii..sağlık olsun..
diyesi olmuşum bir yazıya..buradan da duyulsun o zaman..
araştır kardeşim..orası "kozmik" oda filân değil..
hakim olman da gerekmez sonra..
"SUİKAST TİMLERİ" ilginç..
son "kozmik" oda hakimin de "ask..şahıslar" takibe almışlar..
.....................................................................
Uzatmayacağım Fikret bey..
bir de bu ülkenin 25 yılına mal olan "g.doğu" için "Olağanüstü hal" uygulamaları..terörle mücadele de ask..ilk sırada mı ?..
bu mu becerisi ?..
KIBRIS/ 1974 ü hatırla..ve ask..biraz sorgula kardeşim..
Savunma harcamalarının nasıl devasa bir boyut olduğunu bilmem anlatmaya gerek var mı ?..
Bu ülkede bir şeyler değişecekse..bunun yolunu açmaya kalkanlara yönelik yazınız..başka bir şeyleri çağrıştırıyor bilmem ki bu durumun "ASIL SİZ FARKINDA MISINIZ.."
her neyse..elbet gerçekler gün yüzüne çıkacak..
Bu olayların aydınlanmasını istemeyenler için
tek yol var..
eskiden DEVRİM diyorlardı..
şimdi DARBE..
Çalışmalarınızda kolay gelsin efendim..
Hani fakirlik, işsizlik ve terör çözülemedi diyoruz ya, sizce toplum olarak biim bu konuda hiç mi aczimiz yok. Sizce biz çalışkan bir millet miyiz? Heryerde iş ilanları var, tenezzül eden yok. Herkes Ziraat bankasına bir anahtar uydurma peşinde. Zaten yeterince şişkin değil mi, devletin memur ve işçi kadroları. Şişkin ve yer yer de pişkin ne yazık ki.Herkes kolay yoldan para kazanmayı tercih ediyor, doğal olarak. Hayvancılık yapan yok, tarım desen Hak götüre, taşı toprağı altın neresi varsa oraya erozyon olmuşuz. Sonra da et pahalı, süt pahalı, yok katkı maddeli diye dizlerimizi dövüyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki, devlet desteklemiyor ki, ürün para etmiyor ki...Gidin tarım il müdürlüklerine, bir bakın imkanlara...Ben çok iyi biliyorum o imkanları...Çünkü bizzat araştırdım. Ama biz öyle becerikli bir milletiz ki, Tarım Kredi Kooperatifini bile batırmayı başardık. Özcümle diyeceğim o ki, biz böyle tembel tembel armut ağacının dibinde ağzımıza armut düşmesini beklediğimiz sürece, çoooook bekleriz. Evet, devlet istihdamı karşılayamıyor, ama bizde öylece bekliyoruz, biri bizi keşfetsin diye...
Bende hiç bir siyasi kuruluşun ve zümrenin kölesi ya da uşağı değilim. Yanlışı babam yapsın itiraz ederim. İstisnalar kaideyi bozmazsa eğer, siz de lütfedip yardımları siyaset için yapmayan insanların ve belediyelerin de olduğunu söyleyin. Demek isitiyorsunuz ki, dağ tepe geziyorsanız paranızı alıyorsunuz. Unutmayınız ki bir devlet memurunun mesaisi 8-5 tir.Bunun haricinde gece yarılarına kadar çalışıldığı için ek ücret vermezler memur kısmına. Ama nedir, insaniyet var. Birilerinin sizi beklediğini biliyorsunuz.Bunlar yaşlılar ve hastalar büyük çoğunlukla. Gelen yardımı " aman yarın versek de olur" diye bekletmek hangi insanın harcı olabilir. Siyaset yapın, ama işini aşk olarak görenleri de karalamayın bu arada. İşini aşk olarak görenler arasında yerel idarecilerimiz de var.
Engin bey, siz de haklısınız, ülkemiz sosyal adalet konusunda son derece geridir.Asgari ücret az. Memur ve işçi maaşları eşit değil.Arada astronomik uçurumlar var. Ama şu da bir gerçekki, haddinden fazla memur ve işçi var.Haddinden fazla bürokrasi var.Adam kayırma ne yazık ki hala var.
Hayatım boyunca, iyimser oldum. Israrla olmaya devam edeceğim. Birgün herşey güzel olacak...Bu dünyada hala iyi kalabilmiş insanlar var çünkü.
Sevgili aynur hanım ; sizin iyi niyetli olduğunuzdan, görevinizi ücret karşılığı yaparken bile, duygularınızı da kattığınızdan şüphemiz yok.
Fakat tüm bunlar istisnaları kaideleri bozamayacağı şeklinde açıklanabilir. istisnalar ise sizin yaptıklarınız ve yapıldığını sandıklarınızdır ne yazık ki. Hiç bir şey kulaktan dolma ya da tahmin değildir yazdıklarımdan. Emin olmadığım hiç bir konuda hiç kimsenin aleyhinde olmadım ben. Tekrar yemşin ederim ki, hiç bir siyasi kuruluş ya da zümrenin taraftarı değilim. sadece ezilen ve haksızlığa uğrayanla birlikteyim. Çünkü ben de onlardan biriyim.
Sevgili aynur; Herkesi aynı kefeye koyma. Ben yapılanları da bildiğim için farklı yorum yapmıştım. Haklıya hakkını teslim edeceksin ki adil olasın.
Fakat yorumum da belirttiğim üç büyük sorun bir gerçektir.
Hükümetin başarısını istemekle birlikte bu üç konuda başarı sağladığını söyleyemiyorum.
Birde yardım mevzuu var ki sorma gitsin.
Yardımlar sosyal adalet ve yardımlaşma açısından fena bir şey değildir.
İstismarlar her alanda olabilir ve bu yardımların değerini düşürmez.
Ama Asgari ücreti artırıp, fakirlikle savaş hususunda bir şeyler yapılmalı acele olarak.
Sendika ve 12 Eylül İhtilali öncesindeki sendikal hak ve hürriyetlerin çok çok altındayız. O haklar verilmelidir acele.
Yeni demokratik anayasa hazırlanmalıdır bu sene.
Eksikleri de dile getirmenin mahsuru yoktur.
Saygılarımla.
"dağıttığı kömür-makarna-beyaz eşya karşılığında halktan oy isteyen/alan bir de iktidar vardır !" diyorsunuz ve diyorlar ya bazıları, katıla katıla gülüyorum inanın. Ama bir sorun neden, sinirimden. Siz çok şey bildiğini sananlar, bu konuda hiç bir şey bildiğiniz yok! Yardımlar asla oy karşılığı YA-PIL-MI-YOR! İster yandaş deyin, isterseniz "çanak yalayıcı" deyin. Ama yaptığım işi benden iyi bileceğinizi sanmıyorum.Yağmur çamur demeden, dağlara tepelere yardım gidiyor.Üstelik makarna bulgur da değil.Binlerce tekerlekli sandalye, değeri milyarları bulan hasta yatakları, ev eşyaları...Bu bugün meydana gelmiş bir fakirlik değildir.Yılların fakirliğidir.Sosyal devletin bir görevi de halka yardım etmektir. İzmit'in yarısı roman. Romanlar genel olarak AK Partiye oy vermezler. Eee, bizim en çok yardım ettiğimiz kesim de romanlar ve doğudan gelen vatandaşlarımız. Lütfen, duyduğumuzu gördüğümüz gibi nakletmeyelim. Kusura bakmayın, yardım konusu benim alanıma girdiği için bir kaç satır eklemeden edemedim. Tabi bu yazdıklarım birinin fikri değişsin diye değil asla. Nefretle beslenen ön yargıların kıyamete kadar yıkılamayacağından şüphem yok çünkü.
Yazım diliniz, anlatımınız çok başarılı. Tebrik ediyorum bu anlamda...
Saygılarımla.
"Üstelik, Deniz Feneri gibi bir yolsuzluk davasının, kamuoyundan gizlendiği halde, ordunun en gizli odalaraının sırlarının söz konusu olduğu davanın kamuoyundan gizlenmesi reddedilmiştir.
Aslında gerçekte ordunun kamuoyunda aklanmasına sebep olacaklarının, Deniz Feneri’nin ise yargıda aklanması halinde bile, vicdanlarda aklanmasının mümkün olamayacağının farkında değiller tabii."
"Kaldırın dokunulmazlıkları da bir de sizin kozmik odanıza misafir olalım bakalım !"
Ben on puanı verdim.Bu başarıları yıllarca konuşulacak.
Olan çocuklarımıza olacak...
İyi seneler.Selam ve saygıyla.
Tamamen katılamadığım yazılarınzdan biri deha.
Fikirlerinizi güzel ve sırrası ile anlatmışsınız.
Kendi açınızdan hükümete pek çok başarısızlık isnat etmişsiniz. haklısı da var haksızı da.
Suçlamalarda da bulunmuşsunuz ama fikrinizi destekleyen kanıt sunmamışsınız. Bir muhalefet iddiası olarak kalmış.
Fakirlik
İşsizlik
Terör
Bu üç ana mesele her hükümetin çözemediği gerçektir.
Bir çok başarısına rağmen bu hükümette bu üç sorunu çözememiştir.
Birini bile çözse 0/0 60-70 lerle seçim kazanır.
Milliyetçiyim diyenler bile, vatan menfaatine de olsa bu gerçeği gördüğü için hükümetin başarısını istememektedirler.
Oysa gerçek milliyetçilik, halkının ve vatanının menfaatlerini parti ve şahsi menfaatlerinin öninde tutmaktır.
Aşık; segilisinin yararına sevdiğinden uzaklaşabilendir.
Emeğinize teşekkür ederim lakin fikren desteksiz bir yazı olmuştu.
Saygılar.
Bu ülkede askerin de , polisin de ve hatta yargının, eğitim camiasının içinde bile çürükler vardır, olabilir. Bunların ayıklanmasını herkes ister. Bu yapılırken, onları bahane edip, kurumlara saldırılmasını, onların yıpratılmasını asla tasvip etmeyiz.
Tüm yazınıza baştan aşağı katılıyorum ama buraya almış olduğum parağrafın altına imazamı atıyorum Fikret bey.
Tüm kalbimle kutluyorum kaleminizi Saygılar yüreğinize
mükemmel tespitler.çok güzel bir dille anlatılmış
teşekkürler arkadaşım.
her cümlesine katıldığım bir yazı.ölü toprağı atılıyor milletin üzerine.ne oluyor bize.
eser hanımın tavsiye ettiği bir kitabı okudum.çöplüğün genarili diye.artık ben de diyorum acaba gerçekten olabilirmi.
toplumsal bir unutturmaca,uyutmaca için herşey yapılıyor mu .acaba