- 397 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALÇININ ŞEMSİYESİ
YALÇININ ŞEMSİYESİ
Bir sabah mutlumu mutlu, geniş kanatlı, çelik yürekli, baston saplı, parlak renkli bir şemsiye, yağmurla rüzgarla dans ederek, şarkı söyleyerek sahibiyle kahvaltı için yemekhaneye girerler.
Sahibi bu mutlu şemsiyenin rüzgarla dansını fark etmez şarkı söylemesini duymaz bile. Düğmesine usulca basar, öylesine kurusun diye peteğin yanına bırakır.Şemsiyenin gözü sahibinin kahvaltı masasındadır.Sohbetler edilir, konuşmalar gülmeler çatal kaşık bıçak seslerine karışır.
Sahibi saatine bakar mesai saatinin yaklaştığını fark eder.Masadan kalkar ve hiç arkasına bakmadan kapıya yönelir.Giderkende aralarında konuşurlar, harika yağmur dinmiş hava açmış, masadakiler kapıdan teker teker çıkıp arkalarına bakmadan giderler.Şemsiye birden panikler, aman allahım beni unttu , buraya kadar demekki beni sevmiyormuş değer vermiyormuş.Bir hüzün kaplar içini oracıkta,terk edilmiş gibi kala kalır.
Oysa oracıkta köşede ne hayaller kurmuştu kahvaltı biter bitmez kalkıp rüzgarlı yağmurlu günlerde ona kanat gerecekti.Gökyüzüne yelken açacaktı.Arkasından seslendi, unutma beni unutma beni, son bir hamle yaptı dikkatine çeker belki diye sesini duyuramadı.Oracıkta yığılıp kaldı.Üzerinde kalan son yağmur damlasıda göz yaşı gibi süzüldü.İçini çeke çeke ağladı. Kendinden geçti oracıkta..Hem içini çekiyor hem uyuyor kendi kendine konuşuyordu.
Hayallere daldı , eski günleri film şeridi gibi rüyalarındaydı.Hüzünle sahibinin elinde rüzgara ,lapa lapa yağan kara, başak tarlalarına yağan bereketli yağmurlara,başak tarlalarına vuran ağustos güneşine kanat gerdiği günlerin rüyasını gördü oracıkta.
Birden alnıpak güleç yüzlü şevkatli bir amca fark etti onu.Hayallerinin tam ortasında tatlı bir tebessümle tutuverdi elinden.Aaa ne güzel bir şemsiyesin deyiverdi.
İçtenlikle söylenen bu söze kanat çırptı kalpten.
Şevkatle,sevgiyle iyi kalplilikle tutuverdi onu elinden.
Ne kadar güzel bir şemsiyesin dedi tekrar , adeta kanatlarını sevdi bir evladın saçlarını okşar gibi.
Nasıl unuttular seni burada kim senin sahibin.
Cevap verdi aslında senin gibi iyi bir sahibim var der gibi ama anlatamadı.Alnıpak amca hala kendi kendine hiç bırakılırmı senin gibi bir şemsiye diye söylene söylene kapı girişine getirir onu.
Kırgındır sahibine gururu incinmişti.Ama dimdik ayakta öylece kala kaldı kapı girişinde.
Ertesi gün yemek saati başladığında karşıdan gelenler dikkatini çeker heyecanlanır birden hafif kanat kabartır sese dikkat kesilir sahibini fark eder.Göz göze gelirler içi ısınır sahibini görünce görmedimi yoksa der.
Kanat açar sevinçten düşer ayaklarının dibine.Sahibi evet fark etti onu.
Eğildi kaldırdı yerden, aa benim şemsiyem bu çok sevdiğim şemsiyem kaybettim diye çok üzülmüştüm der.Sıkı sıkı tuttu elinden şemsiyenin bir daha dikkatli olayım şemsiyemi unutmayım der .İşte o an şimsiye Salı verdi kendini ağlamaklı oldu hafifledi bir an çok mutluydu.
Alnıpak zeynel amca şemsiye ile sahibinin buluşmasına öylece baka kalır.Şemsiyenin ne kadar mutlu olduğunu sevgi gözüyle fark eder.Bir ara şemsiyeyle göz göze gelir dostluğuna teşekkür eder gibi sallar tellerini.
Şemsiye veya başka bir şey deyip geçmemek lazım eşyaların çiçeklerin canlıların veya cansızların hayatımızda önemli bir yeri var.Onlarında bir dünyası var bizim dünyamız içinde yeterki etrafımıza dikkat ederek yaşayalım ve merak edelim.
Her eşya canlı veya cansız uzun bir aradan sonra bize benzer.Biz gibi yaşar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.