- 2163 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Dört Mevsim Aşk ve İçimdeki Ben'ler
Neden ayrılıkları hep yağmurlu ve puslu günlerde yaşarım? Neden ben hiç güneşli bir günde terk edilmedim. Ya da neden aydınlık bir günde terk edemedim? Ne zaman karar verip ayrılık için buluşma yerine gitsem, güneş yine sinsice davranıp bir ilahın güzelliğini yansıtırdı karşımdakinin yüzüne… İşbirlikçisi Ay farklı mı davranırdı sanki? Gece esen ılık rüzgarla tüm ayrılık heveslerim sırıtarak uzaklaşırdı benden.
Ne soğuğu severim ne de hava soğukken yağan yağmuru. Ketum bir ruh hali sarar beni. Kar yağdığında bu ruhsal halim tamamen değişir. Tüm kadınlığımdan sıyrılıp masum bir çocuğa dönüşürüm. Karda attığım her adımda ya da kara her dokunduğumda; siyah, beyaz ve gri renkler içinde minnacık ellerimi ve ayaklarımı görürüm. Çocukluğumun geçtiği yıllara geri dönerim. Çantamdaki ruj birdenbire lolipop şekere dönüşür. Karın sınırsız beyazı yanında görebildiğim tek renk ise şekerimin çocuksu kırmızısıdır.
Kışları kısa, yağmursuz, ılık ve bol karlı bir ülke varmış. Bir kitapta okumuştum. Yılın bir kaç ayı kalıp karla oynayabileceğim huzurlu bir yer olurdu benim için. Neresi olduğunu öğrenir öğrenmezde göçmenlik için başvuracağım. Kim bilir belki de kız çocuklarından herhangi bir belge istemezler. Ama mutlaka bahar mevsimi gelmeden gitmeliyim.
Baharla başlayan güzel günlerde içimdeki kız çocuğu yavaş yavaş kozasına çekilir. Karlı geçen birkaç ayda, çok oynamaktan yorgun düşmüştür. Uzun bir uykuya ve de dinlenmeye ihtiyacı vardır.
O uykusuna çekilirken, içimde başka bir Ben uyanır. İçi kıpır kıpır, yüzü ışıl ışıl. Dudaklarından gülümsenin eksik olmadığı, hayatına kendi ışığını katan bir Ben’dir bu. Yalnız, her bahar Aşkı bulamaz. O’na gelmesi için seslense bile, Aşk fısıldar ılık rüzgarla ve der ki: “ Geçen sefer beni çok yordun. Bir süre sana uğramayı düşünmüyorum. Huzura ihtiyacım var.”
Bazen Aşk birkaç bahar uğramaz… Ben ve içimdeki ışıl yüzlü kızla beraber sabırla bekleriz; kimi zaman heyecanla, kimi zaman hüzünle.
Ne zaman umutsuzluk dokunsa omuzlarımıza, el ele sesleniriz Aşk’a: ”Geleceksen erken gel, yaz bitmeden, kız çocuğu henüz uyanmadan. Yoksa seni fark edemem “. Tüm bu seslenişler iç yakan bir ezgi olur ve yükselir göğe. Hüzün asılı kalır dudak kenarlarında.
Ama bir de vakitlice gelmişse… Bulunduğu yere iyice kurulmuş olan hüzün bir tokatla kovulup yerine o tokadın sahibi gülümseyiş geçer.Tahtına kurulmuş ve o tahtı ölünceye kadar kaybetmeyeceğinden emin bir kraliçe edasında hem de. Arsız bir mide sancısı da bu kraliçenin soytarısı gibidir. Kıpır kıpırdır içeride ve tatlı bir sıcaklık yayar bulunduğu yerden tüm bedene. Bir de şatafatlı, büyük kanatlı Zümrüt-ü Anka kuşu vardır ki, yüreğe yerleşir; kanat çırpışlarının hızına o zavallı yürekçik bile yetişemez.
Baharda Aşk’ın elinden tutmak, çiçekli tepelerde koşmak, bulutlara uzanıp, suyunun tadına varmak, gökyüzüne asılmak, ılık yağmur altında erimek... O kadar çok yapacak şey vardır ki çiçek mevsiminde, Aşk’la.. Hayat bu kadar eğlenceliyken kış ertesi bu güzel mevsimde; aşık olduğum zamanlarda hakkım olan dört mevsimin hepsini bahar olarak yaşamak isterim.
Yaz başlayınca öncelikle içimdeki olgun kadın uyanır. Müthiş güzel ve alımlıdır. Bahar mevsimlerinde gelen yerinde duramayan kıza göre ayakları daha sağlam basar aşka.
Aşkla beraberliğim yazları sürprizlerle doludur Bunlar kendi kendime hazırladığım ama ne olduğunu bilmediğim sürprizlerdir. Bazen bu paketten güzellikler çıkar… Açtığımda, yazın sıcaklığını kemiklerimde hisseder , içimdeki Aşk’la iyice yoğunlaşırım. Sonrasında; kulaç atarken serin lacivertlerde bir gece öncesini düşünüp yüz kızarıklığımı saklarım, içimdeki Ben’den bile… Yazın en heyecanlı tarafı ise Aşk’ın arkadaşlarıyla buluşabilmektir. Bunlar kumsal ve denizdir. Bizi hiç yalnız bırakmayan kadim dostumuz Ay’ı da anmak gerekir tabii ki.
Bazen bu paketten kendime hazırladığım kötü sürprizler çıkar. Baharın yorgunluğunu taşıyamayan ben, yeni uyanan alımlı Ben’le beraber; yazın sıcağında buharlaşıp giden duygularımızı hiçbir şey dahi hissetmeden ve düşünmeden seyre dalarız. O kadar sıcaktır ki, ayrılmak için bile en azından soğukların kapıyı çalmasını bekleriz.
Aşkı yaşarken zaman kavramı yoktur içimde... Bazen bir yaz mevsimi birkaç yıl sürer. Baharım onlarca yıl... Mevsim değişikliğim uzun aralıklarla olur. Siz her yıl 4 mevsim yaşadığımı sanırken, ben bir mevsimde yılları yaşarım... Yeter ki aşk bana dokunsun. Yeter ki dokununca bırakmasın.
Banu Uludağ - 30 Aralık ’09
YORUMLAR
Sahiden sadece yorum yazmak için yazmıyorum
Her satırda insanı ters köşeye yatıran cümleleri okudum.
Selam ve saygılarımla
BANU ULUDAĞ
BANU ULUDAĞ
Yaz başlayınca öncelikle içimdeki olgun kadın uyanır. Müthiş güzel ve alımlıdır. Bahar mevsimlerinde gelen yerinde duramayan kıza göre ayakları daha sağlam basar aşka.
Bahar olmasa ,sevdayı naıl yazardık solgun sayfalara...
güzeldi dost kalem,sevgimle...
BANU ULUDAĞ
dört mevsim ask,,,,,,,besinci mevsim ayrilik yine kar yangini yine günesin üsüdügü an,,,,,,ne mutlulu size banu hanim aski dört mevsim icinizde yasiyorsunuz,,,,,,,,,,o halde ayriligin mevsimine boyun egmem diyiorsunuz .......yazi harikaydi tebrikler,,,,,,,,,,,,,bense her mevsim ayriliklar limanindayim nedendir bilinmez yolum ya ayriliga cikar yada husrana eyvallah üstadim eyvallah
BANU ULUDAĞ
sakin sakin okudum yazini sevgili Banu .
tümüyle cok güzeldi .. anlatim... islenis .. ve icerik tabii ki ...
biliyorsun tabii ki ama bir de ben söyleyeyim... sana yazmak yakisiyor .. siirlerin okuyordum.. yazilara pek zaman ayiramiyorum.. lakin bundan böyle okmaya calisacagim. siirlerinde oldugu gibi yazilarinda da basarilisin ...
yeni yazini bekliyorum simdiden ..
tebrikler .. sevgilerimle ...........
Aşkla beraberliğim yazları sürprizlerle doludur Bunlar kendi kendime hazırladığım ama ne olduğunu bilmediğim sürprizlerdir. Bazen bu paketten güzellikler çıkar… Açtığımda, yazın sıcaklığını kemiklerimde hisseder , içimdeki Aşk’la iyice yoğunlaşırım. Sonrasında; kulaç atarken serin lacivertlerde bir gece öncesini düşünüp yüz kızarıklığımı saklarım, içimdeki Ben’den bile… Yazın en heyecanlı tarafı ise Aşk’ın arkadaşlarıyla buluşabilmektir. Bunlar kumsal ve denizdir. Bizi hiç yalnız bırakmayan kadim dostumuz Ay’ı da anmak gerekir tabii ki.
................................
ve yeter ki edebiyat banu'nun ellerinden tutsun.
yeter ki kaleminden mürekkep eksik olmasın.
şahane bir yazıda, harikalar yaratan bir banu profili okudum.
okudukça haz aldım altın anlamlı satırlarından.
Büyük saygımla diyorum.
BANU ULUDAĞ
aşkla küsüştük bu ara
:)
kim kime küstü önce ,orası biraz karışık ama
sevgilerimle
BANU ULUDAĞ
Başladım ama ... Zorluyor beni..İnatçı biraz :))
sevgimle
Aşkı yaşarken zaman kavramı yoktur içimde..Bazen bir yaz mevsimi birkaç yıl sürer. Baharım onlarca yıl..Mevsim değişikliğim uzun aralıklarla olur. Siz her yıl 4 mevsim yaşadığımı sanırken, ben bir mevsimde yılları yaşarım..Yeter ki aşk bana dokunsun. Yeter ki dokununca bırakmasın. uzun zamandır okumak istediğim bii yazıydı insan kendinde aşkın kvılcımlarını sezinliyor harikasınız prenses...