- 547 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SİVİL DARBE
Sadece ve sadece geri kalmış, gelişmemiş demokrasilerin olduğu ülkelerde, sık sık gündeme gelen, sözü edilmesinin bile aslında kabalık sayılması gereken bir olay !
Benim de sık sık kullandığım bu kaba söz için, okuyucudan özür dilemem gerekiyor aslında.
Darbeler genellikle, mevcut durumun kötülüğü ya da görünen / göründüğüne inandırılan, tehlikeler bahane gösterilerek yapılır.
12 Eylül 1980 askerî darbesinin, mağdurlarından biri olarak - o dönemde İstanbul’da üç üniversite birden değiştirmek zorunda kaldığım ve sonuçta hiç birinden mezun olamadığım halde, canımın sağlığına şükreden biri olduğum için - darbe öncesini ve sonrasını çok iyi hatırlayabiliyorum. Bizzat kendileri tarafından itiraf edildiği şekilde, ABD tarafından birbirine düşürülen gençliğin yarattığı çatışmalar yüzünden, ülkede can güvenliğinin kalmamış olması, yine sanal olarak yaratılan Komunizm tehlikesi bahane edilerek ve iç tüzükte yer alan ’ ordu, rejimin güvencesidir ’’ anlamındaki maddeye sığınılarak yapılan bir darbedir 12 Eylül !
Ülkede can ve mal güvenliğinin yeniden tesisi, Komunizm tehlikesinin bertaraf edileceği vaadiyle nice canlar heba olmuş, ülkenin yılları ziyan edilmiştir. Sonuçta, binbir çeşit mafyanın türediği, bankaların hortumlandığı, halkın zorunlu tasarruf, konut yardımı gibi kandırmacalarla haraca kesildiği, soyulan bankaların, batan bankerlerin bile götürdüklerinin halka ödetildiği yeni bir düzen /sizlik kurup gitmişlerdir !
İran’da yapılan sivil darbeyi /devrimi irdeleyelim biraz da :
Zamanın İran Şahı Rıza pehlevi, mollalara karşı tavır alan, Batı yanlısı bir yönetim şeklinden yana olan ama bu arada ülkenin kaynaklarını kendine yönlendiren - ABD’de 12 ton altınının olduğu açıklanmıştı - sömürücü biriydi.
Onun bu yaptıklarını açığa çıkaran mollalar, halkın dinî duygularını kabartarak, sivil bir darbe/devrim ile iş başına geldiler. Öyle ki devrim muhafızları adı altında alternatif bir ordu bile kurup, kendilerini bayağı sağlama aldılar.
Fakat , hepimizin de gördüğü gibi, şimdi dinî baskılar bahane edilip, mollaların iktidardan gitmesi için isyan başlatıldı. İran’da yine bir şeyler olacak. Bakalım sivil mi yoksa askerî mi ?
Gördüğümüz gibi, tüm bu olaylar, gelişmiş Avrupa ülkelerinde olmuyor. Çünkü onların halklarında demokrasi bilinci yerleşmiş. Demokrasi kendi kendini denetlemeyi ve korumayı çoktan öğrenmiş. Kimse komunizm tehlikesi var diye darbe yapmaya kalkışamıyor. Yolsuzluk yapan, devlet başkanı bile olsa, bağımsız yargı tarafından yargılanabiliyor. Hakkında küçücük bir iddia olan kişi, en üst düzeyde görevli bile olsa, istifa ediyor. Askerî ya da sivil darbelere ihtiyaç kalmıyor.
Gelelim ülkemize : Bizde meclis, suçluların sığınma yerine dönmüş ! Sorsanız hepsine ’’ sadece kürsü dokunulmazlığı olmalı ’’ diye cevap verirler ama yüz kızartıcı suçlardan bile dosyaları olan vekiller olduğu halde, hiç birine dokunulamıyor. Meclisin sicili araştırıldığında kapkara bir tablo çıkıyor karşımıza. Bunu biz bilmesek de dünya biliyor. Bizdeki demokrasinin notu, dış dünyada çok kötü.
Bu gün yine bir darbe sözü gündemde ülkemde. Kimileri askeri darbeden söz ederken, çoğunluk ise, aslında sivil bir darbenin uygulamaya konulmakta olduğunu söylüyor. Öyle bir darbe girişimi ki bu ; asker , polis, yargı halkın gözünde yıpratılmaya çalışılıp, rejimin, anayasanın, tüm hukuk sisteminin değişmesinden, hatta belki de devletin yapısının değiştirilmek istenmesinden söz ediliyor.
Askerî darbeleri isteyenlerin sayısı yok denecek düzeye inmiştir. Sivil darbe destekçileri ise günden güne artmaktadır. Çünkü senaryo oldukça ustaca hazırlanıyor ve dış dünyadan da destek buluyor.
Sonuç nereye varır ? Bunu kestirmek hiç de kolay değil. Kestirebildiğimiz, görebildiğimiz gerçek ise zaten meydandadır. Halkın yoksulluğu gün geçtikçe artarken, birilerinin küpleri taşmaya bile başlamıştır. Kurt puslu havayı sever sözünden de anlaşılacağı gibi, her türlü kaosun kimlerin işine geleceği zaten bellidir. Filler ne kadar tepişirse, karıncaların o kadar canı çıkacaktır.
İster askerî, ister sivil olsun, her türlü darbeden kazançlı ve zararlı çıkacak kesimler, her zaman bellidir !
Allah , fillerin ayaklarının altlarında kalan karıncalara acısın !
YORUMLAR
Sivil darbe denilince, askeri darbelere ve darbecilere indirilen darbeyi anlıyorum. ki bu iyi bir şeydir.
sivil darbeler olsun ki, tam demokrasiye geçebilelim artık.
Tabii ki darbe çağrışımı yaptırması açısından sivil darbe değil de sivil direniş denilmesi belki daha yakışıklı olur:)