- 747 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
KATUN UÇMAĞA VARDI
KATUN UÇMAĞA VARDI
“ Yabgu, Tarkan, şad, çeri,
Uçmak her türkün yeri.
Böyle bilsin Türk ili,
Katun uçmağa vardı.
Katunlar nice kişilerdir ki uçmağa vardıklarında herkesi böyle ağlatırlar. Katunlar, zafer denen şanlı işin sırrını avuçlarında tutan güçlü Kağan evdeşleridir. Katunlar zafer melekleridir. Katunlar, dirliğin, çokluğun, sevginin ongunudurlar. Katunlar uçmağa vardıkta ağlanır.
- Kağan hep ağlıyacak mı?
- Hayır, hep ağlamayacak.
- Neden?
- Çünkü, katunlardan değerli şeyler vardır. Katunlar da onun için çalışır. Kağanlar da…Şu bayrağı görüyor musun? Eğer Kağanlar hep ağlasalar, bu bayrak da olmaz. Ham katunlar üzülürler buna.
Birazdan Kağan’ın gözleri kuruyacak, yüreğindeki fırtınalar, yerini başka fırtınalara terk edecek. Onun buyruğu üzre, başbuğlar ordularının başına geçecekler. Tarih’in en değişmez işi devam edecek. Savaş durmayacak. Kağan’ın her kazandığı zafer, uçmakta katun’u sevindirecek. Kağan, Tanrı’nın sevgili kulu olacak. Anladın mı?
- Tanrı, Bayrak, Savaş, Zafer….Katun sevinecek… Şimdi anladım.
Bir ara dalmışım zülüf ucunda;
Saraylar yaptırdım Turan’da Çin’de.
Sigaramın dumanları içinde,
Bir alımlı sarışını seyrettim. ( DİLAVER CEBECİ – Hun Aşkı )”
Bir yerde mevcut çatışmalardan bir şekilde kar edenler varsa, o çatışmayı durdurmak için kimse samimi çaba göstermez.Türk-Kürt, Türk-Ermeni, ABD-Afganistan, İsrail-Filistin çatışmaları akla gelen ilk örneklerdir. Yüksek idealler, ( Din, İstiklal, Adalet ) için de savaşlar sürekli yapılacaktır. Sürekli barış asla olmayacaktır. Fasılalı barış, fasılalı savaş Hz. Mehdi ile son bulacaktır.
M.Ö. 36’da 70.000 kişilik bir Çin ordusu Türk Tanhu’su Çiçi’yi bir kalede kuşatır. 1518 kişilik bir Türk birliği 70.000 kişi ile yeryüzünde ki en orantısız savaşa girer. Çinliler galip gelerek bir şey kazanamazken, 1518 Türk ölerek şan kazanır. Yüreklere korku salar ve geride bıraktıkları devletlerinin bekasını sağlar.
Çiçi gibi ölümü ürküten cengâverlerin kendilerinden çılgın Katunları vardı, tarih siler-tarih yazardılar.
Şu sıralar çılgın Türkler, yılgın olmuş. Çünkü o eski Katunlardan eser kalmamış. Yeni katunlar kültürel sömürüye maruz kalıp yozlaşmış. Değil savaşmak; bozkurt doğurmak istemez olmuşlar süsümüz kaçar diye. Kısrak iken bebek olmuşlar ruhlarını şeytana satıp. Unutmuş atasını, yıkmış bendini.
Katunlar Kağan, Kağan’lar katun olmuş.
Biz kırk üçün çocukları, aşktan yanayız.
Eski seccadelerde kalmış dua’yız.
Bu çileden çıkmış şehirler ortasında,
Kelepçeler alır kelepçeler satarız… (D. Cebeci)
Bunlar yine iyi günler. Kötünün kötüsü vardır unutmayın.
GÜNÜMÜZ KATUNLARI’NA
Nasıl da önemli işlerin çıkar,
Nefes de almazsın sen çalışırken.
Tuttuğunu koparırsın ben gibi,
Oluruna bırakmazsın bir şeyi.
***
Çalışkansın, azimlisin, mağrursun,
Bensiz bir şey becerilmez sanırsın.
Mutluluk için umutla çabalarsın.
Sen, sömürüleni mesut mu gördün?
***
İnsan hırsı fezayı fethe çıkmış,
Bir yer mi fethettin? Artık Asena doğmuyor mu?
Yarın; yarını sen farklı göreceksin.
Benim dünleri yaşadığım gibi.
ENGİN TATLITÜRK.
YORUMLAR
Sevgili Bezm-i Cihan; hemen her konuda yazım var değişik ve bu sitede yayınlanan.
Yorumunuza teşekkür ederim.
Sevgili Ağyar kardeşim; Nataşalar, Gürcü ve Ermeniler işini bitirp Karadenizi terk etmiş. Çimdilerde Çinli modası başlamış.
Yaptıklarınızdan haberum vardur.
Ben bizimkilere üzülüyorum.
Birde düşmana giden cephaneye. Almanyadan gelen işçi dövizi kadar para Rusyaya her sene gidiyor.
Antalya Rus işkali altında.
Deccal 0/0 99'u kadın ordusu ile işkale başladı..:)
Yalan mı?
Çinliler galip gelerek bir şey kazanamazken, 1518 Türk ölerek şan kazanır. Yüreklere korku salar ve geride bıraktıkları devletlerinin bekasını sağlar."
Vallahi bu uçkur sevdasından "nah sağlarlar".
Nihal Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" kitaplarında anlatır, Kaan'ların, taş gibi katunlar (hatun-kadın) duruken cici anne olarak nasıl Çinli yengelerle güleş tuttuklarını.
Bu genetik miras yıllar içinde maalesef baskınlığını yerelden evrensele kaydırmıştır. Büyük göçle birlikte listelere Avrupalı(Sırp Roksalan, Rus Anastasya, Katerina)Kafkasyalı(bilhassa Gürü ağırlıklı) yengeler eklenmiştir
"Şu sıralar çılgın Türkler, yılgın olmuş. Çünkü o eski Katunlardan eser kalmamış. Yeni katunlar kültürel sömürüye maruz kalıp yozlaşmış."
Ne diyeyim ağla Enginim ağla, ağlayalım.
Selamlar
Fikret kardeşimsitem ve isyan demiş.
Şuna sitem ve itiraz desek daha iyi olacak. Teşekkür ederim.
Türkan hanımefendi haklıdır kandince. Lakin Vucudum bozulur diye çocuk yapmayan nice kadın tanırım.
Bir de yeni yeni nesil kızlar kusura kalmasınlarda eski asalete sahip değiller. Sokaklarda parklarda erkek kovalayan erkekleşmiş ukela tipler. Kızım için korkuyorum daha yaşı 13.
Suskun kardeşimin sayfamda teşrifi de beni mutlu etti.
Sevgili Göktürkmen kardeşim. Keskin zeka ve derin bilgi dağacığınıza hayranım.
Faideli olmayan bilgi yüktür.
Sen de ümmetsin.
Ben kabirde hangi dindensin diye soru gelecek biliyorum.
Yoksa hangi millettensiniz mi diye sorulacak...:)
Emin ve müsterih ol ki yeri geldiğinde milliyetçi de olurum vatan için şehitte. Sahabenin ve Osmanlının da Şanlı tarihi vardır.
Arnavut Akif milli şairimizdir. Biz de Cezairli Barbaros'un torunlarıyız...:)
Sen de biliyorsun şanlı İslam tarihini.
Milliyetçiliğin aşırısını izah güçtür.
Saygılar.
Sevgili üzüm karası; Arif Nihat'a hayranım. Sizi sayfamda görmek güzeldi. Teşekkür ederim.
Farklı ve güzeldi.
Gönlünüze emeğinize sağlık.
Okurken, A.Nihat Asya'nın sevdiğim Fetih Marşı aklıma düştü.
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan....
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Dizgelemeniz çok doğru ama bir eksikle gidiyor, ümmetle işi kotarıyorsunuz gibi görülüyor... Uzun vadede ulus aşamasına dikkat çekmeden ve ezen ezilen temel çelişkisini dile getirmeden sonuç; sömürge olmaya razı ümmet/devletler birliğinden öte olmayacaktır sanıyorum.
Peygamber sonrası olşturulan Ümeyyi, mevali zihniyet ve onun ürünü şii ve eş'ari sınıf, ruhbanlıkta karar kılıp; bundan gayri yaptıkları eylemleriyle ve dahi günümüze kadar,siz sevecek deyimle amelleriyle ya da "asr-ı saadet" devri gibi bir dönemi getirmez...
Benim Sahte ve Suhte şiirime siz bakışın ciddi bir eleştirsini çok merak ediyorum.
Değerli ve cennetmekan Dilaver Cebeci hocamı da bu vesileyle saygı ve rahmetle anıyorum.
Şimdilik bu kadar...
Esenlikler dilerim Engin bey kardeşim...
Göktürkmen tarafından 12/29/2009 6:10:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu yazı, özlemini duyduğum bir yazıydı Engin kardeşim. Öncelikle bunu belirtmek istedim. Anlatım çok güzel, konuların dağılımı güzel, günümüze uyarlanışı güzel.
Ancak günümüz kadınlarına uyarlamaya çabalarsak, bırakalım Anadolu'yu, Orta Asya'da da artık olamıyor. Olmuyor değil olamıyor.
Çin Büyücüsü adlı bir eseri hatırlıyorum; yazarını hatırlamasam da. Teoman Khan'ın eşi Ugurtay, Teoman Han ölüp sinine konduğunda kapanmak üzere olan kapağı sert bir sesle durdurur. Vakarlı adımlarla sine girer ve şimdi kapatın der.
Elbet günümüzde kadınlarımızdan bunu istemek bir cinayettir. Bağlılık, sadakat ölümle olmamalı.
Benim yazınızdan anladığım kadarıyla çocuğu yetiştirmek vurgulanmış. Katılıyorum....
Katılıyorum da; Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi özü sömürmeye yönelik emperyalist ülkeler ekonomiyi öyle bir baskı altına almışlar ki, aç insanımız. O açlıkta çocuk doğurmak da bir sorun elbette.
Bu tür sosyal konulara, hele de tarihimizden, hele de Türk dilinin saflığıyla örnekler vermenizden ben kendi adıma mutlu oldum...
Kutlarım...
Selam olsun ülke için çarpan yüreğinize...
Şu sıralar çılgın Türkler, yılgın olmuş. Çünkü o eski Katunlardan eser kalmamış. Yeni katunlar kültürel sömürüye maruz kalıp yozlaşmış. Değil savaşmak; bozkurt doğurmak istemez olmuşlar süsümüz kaçar diye
Engin bey, yazılarını gerçek anlamda çok güzel. Ben her yazınızda bilmediğim bir dünyaya gdiyorum . Hç aklıma gelmeyen ya da gelip da, yazmasam da olur dediğim konuları sizin sayfanızda okumak beni mutlu ediyor.
Yazınızdan buraya kopyladığım bölümü herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünnkü çocuk dünyaya getrimememizin nedeni süsümüzün bozlması değil, dünyaya getirdiğimiz çocuklara güzel bir gelecek hazırlayamacağımız endişemizdir. En azından ben çevremdeki kadınların bu düşüncede olduğunu biliyorum.
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize