- 1381 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATIN P/İÇİ...(10)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kendimi ırmak kıyısına nasıl attığımı bilemiyorum. Öylesi bir ayaz vardı ki dışarıda, soğuk içime işliyordu. Herkesten uzak bir köşe bulmalı hatta bir süreliğine gitmeliydim buradan. İçim çok acıyor, çapı belirsiz bir taş sanki yerini bulamıyordu. Kıyıdaki banklardan birine oturup bir sigara yaktım. Koca bir dağ içime devrilmiş gibiydi ve ben kimsesiz, kimliksiz kalmıştım. Uzaklara bakamıyor, içime dönemiyor, çaresizlik içinde kıvranıyordum. Hiç bilmediğim bir kentin ara sokaklarında kaybolmuştum adeta. Avukatın sözleri teker teker kulağımda yankılanıyor, duyumsamadığımı sandığım noktalar yerine oturuyordu. Umduğumdan da çetin bir durumdu ve ben bunu tek başıma kaldıramayacağımı düşünüyordum.
Çalan telefon sesi ile irkildim. Arayan Suat’tı. Ben açmadıkça ısrarla çalıyordu telefon. Nihayet,
—Asya! Neler oluyor ve sen neredesin? Neden açmadın telefonu?
Ağlamaya başlamış olmam öfkemi bir kat daha artırıyor, öfkelendikçe konuşamıyordum. Sadece,
—Irmak kenarındayım
diyebildim ve telefonu kapattım.
On dakika sürmemişti ki Suat yanımdaydı.
—Neler olduğunu anlatmayacak mısın?
—Çok kötü şeyler oldu ve olacak Suat. Bununla nasıl başa çıkacağım bilmiyorum. Kendimi hiç bu kadar eğreti hissetmemiştim hayatın içinde.
—Önce sıcak bir yere girebilir miyiz canım? Donmuşsun burada. Sonra en başından anlatırsın neler oluyor, seni bu kadar yıpratan şey nedir?
Hemen karşıdaki balıkçıya girdik. Çok üşümüş olduğumu ancak içeriye girdiğimde anlamıştım. Suat Ahmet’e iki kişilik bir semaver söyleyerek yanıma geldi.
—Evet, şimdi anlatacak mısın?
Artık kaçışı yoktu. Suat bu duruma bir yanıt beklemekteydi haklı olarak. O’na anlatmaya karar verdim ve başladım.
—Ömer, Ömer artık yok Suat ve hiç olmayacak.
—Bu da ne demek şimdi?
—Yok işte… Ömer ölmüş!
Güçlükle konuşabiliyor cümleleri yarım yamalak kuruyordum. Anlatım dilim sanki felç olmuştu.
Ömer’in bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini fakat ailesinin bunun bir kaza olmadığını düşündüğünü güç bela kurduğum cümlelerle ifade etmeye çalıştım.
—Peki, ne zaman olmuş bu olay ve sen nasıl öğrendin?
—Sanırım bir ay kadar oluyor.
Diyerek, avukatın beni araması ve Ömer’in bana bırakmış olduğu yerden bahsettim.
—Dur biraz. Tuhaf noktalar var bu işte, ya sen anlatamıyorsun ya da gerçekten çok karışık bir durum.Ne yeriymiş bu bakalım ve neden şimdi ortaya çıkıyor? Bu işte bir iş var ya anlarız neymiş.
—Bilemiyorum ne yeri fakat bu yer meselesi olmasaydı sanırım Ömer’in kazasından hiç haberdar olmayacaktım. Avukat Ömer’in vasiyetini yerine getirirken ölümü hakkında da ipucu yakalamaya çalışıyor gibi geldi bana doğal olarak.
Suat’ın öfkesine endişe ve merakın karıştığını sezebiliyordum. Ben de endişeliydim açıkçası fakat Suat’a anlatmakla iyi mi etmiştim, bilemiyordum. Sadece olaylar karşısında soğukkanlı ve sakin oluşu içimi rahatlatıyordu.
Ona aldığım mail ve mektuplardan da bahsederek bu konu ile ilgili endişemin büyük olduğunu fakat bu mektuplardan avukata bahsetmediğimi söyledim.
Çılgına dönmüş gibiydi adeta mektup meselesini duyunca. Hele yeni anlatıyor olmam kızgınlığını bir kat daha artırmıştı. Yine de bu tavrımdan memnun olmuş olacak ki, bütün öfkesini bir kenara bırakarak ve ellerimi ellerinin içine alıp;
—İsabetli bir karar bu. Çok iyi yapmışsın canım. Bu işin peşine önce biz düşelim, gerekirse onlarla da paylaşırız zamanı gelince. Ama şimdi sen sakin ol lütfen. Hiçbir şeyin seni üzmesini istemiyorum. Ömer’e üzülmeni anlıyorum fakat diğerlerini kafana takma lütfen. En azından şimdilik.
Boynumu büken çaresizlik bir nebze de olsa ayaklanmaya durmuş, uzun zamandır içimde sakladığım olayı paylaşmış olmanın rehaveti çökmüştü içime. Yağmur altında kalan sokaktaki bir kedi yavruna sahip çıkmış gibi minnet duyuyordum Suat’a. Bu durum sevginin ötesinde bir şeydi. Seven insan sevdiğini çaresiz değil hep güçlü görmek isterdi. Ama o bana kanatlarını açmış ve bütün iyimserliği ile benim o kanatlarının altına sığınmama izin vermişti. Babam gibiydi sanki şu anda ya da sıkı bir dost.
İkili ilişkilerde yakalanması en zor ama en gerekli bir durumdu beklide. En zayıf hallerini açabilmeliydi insan sevdiğine. Nedendir bilinmez, bu yönlerimizle hiç çıkmak istemezdik sevdiğimiz adam ya da kadının karşısına. Hep güçlüyü oynamak gibi bir çabamız vardı. Oysa hayat her haliyle çalıyordu kapımızı. Suat için ben sadece bir sevgili olsaydım şu anda bir başka adam için göğsünde nasıl ağlardım. Lakin bu benim Suat’ın dışında gelişen hayatımın bir gerçeğiydi ve ben bu gerçeklerle O’nun kapısını çalabilmeliydim. Olması gereken de buydu. Belki de bunu başaramadığımız için yıkılıyordu birliktelikler. Hayatın bize olduğu kadar açık olamıyorduk birbirimize karşı. İşte bu nedenle her sevgili çokça dost, her dost da biraz sevgili gibi durmalıydı adama. Tenden geçen fakat tenin çok ötesine taşınan daha güçlü bir bağdı bu.
Sadece mükemmel bir sevgili olmak yetmiyordu ilişkiyi uzun tutmaya ya da dost dediğinde bulamadığın sevecenlik, kendine özel kılınan durumun olmayışı zedeliyordu bu ilişkileri. Ömer’in bu şekilde gidişinin beni bu kadar yaralaması da bundandı sanırım. Hayatımdan bir erkek olarak çıkmış fakat bir dost olarak çıkaramamıştım onu. İlk gördüğüm anda bıraktığım yerden aynı dostluk çerçevesinde başlayabilirliğimdi belki de beni bu kadar yıpratan. Suat’ın kendisi dışındaki olaylarıma bu denli yürekten müdahalesi de bundan değil miydi?
Çaylarımızı içerken biraz daha sakinlediğimi düşünüyordum. İyi ki hayatımda Suat gibi birinin varlığına müsaade etmiştim. Tam anlamıyla kendime geldiğimde birkaç meraklı gözün bizi takip etiğini fark ettim. Bu hiç hoşuma gitmemişti. Ben bu düşüncelerdeyken araya Suat girerek,
—En kısa zamanda şu mail ile mektuplara bakmalıyım Asya. Merkezde çok iyi tanıdığım avukat arkadaşlar var, onlarla bir istişare yapıp nasıl hareket etmemiz gerektiğine karar verelim, olur mu canım?
Ben tamamen teslim olmuş gibi, küçük bir kız çocuğu edasıyla “tamam” dercesine başımı Salladım. O devam ediyordu.
—Bunu artık dert etmeyeceğine bana söz ver. Bak göreceksin her şeyi halledeceğiz, yeter ki sen üzülme. Şu işi bir halledelim işte o zaman ben üzeceğim seni bu gecikmişlik için haberin olsun. O zamana kadar üzülmek yok. Anlaştık mı?
Bunu söylerken gülümsüyordu. İçim sıcacık olmuştu bu gülüşüyle. Her şeyi halledebileceğine inanmak istediğim ve bu doğrultuda tam güvenimi kazanan biriydi Suat. Bu anlamda boş da sayılmazdı. Babasının ısrarı üzerine 2 yıl hukuk okumuş ve bağdaşamayarak 3. yılında bırakmış, inşaat alanında öğrenimini tamamlamıştı. Aramızdaki hukuki olaylara genelde o bakar, mali yönü ise benden sorulurdu. Suat gibi gruptaki bir çok arkadaşın müşavirliğini ben yapmaktaydım.
O kadar çok gel-git yaşıyordum ki aynı anda, aklımın bir yani avukatın bürosunda kalmış, bir yanı çok uzaklara, Bitlis’e kadar gitmişti sanki.
--Eve gitmek istiyorum Suat. Kalkalım mı?
--Tamam kadın. Ama önce bana bir gülüver. Ve sonra da söz istiyorum kendini üzmeyeceğine dair. Eğer bir şey olur ya da kendini kötü hissedersen beni hemen arayacaksın.
Muzipçe gülerek,
--İstersen sende kalayım bu gece,
diyerek de ekledi.
Keşke “evet” diyebilseydim O’nun bu teklifine. Nasıl ihtiyacım vardı hiçbir şeyi düşünmeden, emin kollarda uyumaya. Hatta abartarak bu işi açılan üzerimi bir elin örtmesini nasıl da özlemiştim. Şuursuzca,
--Olur.
Dedim.
--Kalabilirsin bu akşam.
Şaşkınlığını görebiliyordum. Gözleriyle bunu onayladığını fark etmiştim. Bazen böyle hiç düşünmeden hareket ederdim ve en çok kendim olduğum zamanlardı bunlar. Hiçbir şeyi düşünmeden geleni olduğu gibi yaşamak. Hayatın içine akmaktı bu, kendindeki küçük çağlayanları o büyük ummanda birleştirmek.
SEVGİ KAYA
devam edecek...
YORUMLAR
İkili ilişkilerde yakalanması en zor ama en gerekli bir durumdu beklide. En zayıf hallerini açabilmeliydi insan sevdiğine. Nedendir bilinmez, bu yönlerimizle hiç çıkmak istemezdik sevdiğimiz adam ya da kadının karşısına.
Bu roman serisini,birirnci bölümden itibaren okumam gerektiğine inanmaktayım.
Akıcı bir üslup.İçerik harika.Bağlantılar yerinde.Okuyucu,hemen kendisini kaptırıyor olaylarım akışına...
Kutlarım...Selamlar...
Sevgi hanım yazılarınızın tamamını okuyamamakla birlikte beğeni ile okudum.
Pek yorum yapmamakla birlikte özellikle yorum yapmak isteği duydum nedeni ise cesaretlendirmek bir nevi moral vererek kitap haline gelmesinde size güç vermek istedim. Çok güzel bir kitabın doğum sancılarına hep birlikte şahit oluyoruz ne mutlu bize.
Sevgi ve saygılarımla.
valla Selimim...ben her zaman bunu derim...eğer buradaysan her türlü ikram ortaktır yüreklere...biz yüreğimizle kaynattık kahveleri, demledik çayları...
ve senin ikramına da bu bağlamda hayır denir mi hiç..hele ki beşi bir arada...:)))
davet yok..davet yok..fütursuz dalacaksın ikramlara bu sayfada...:)))
hadi limonlu keke ve çaya..ardından gelsin senin beşi bir aradaların...:))
sevgimle..
bakıyorum da,
dostlar omuz omuza verip,
çaydan, telveden bahsediyorlar. BENİ HESABA KATMAYARAK, AMA OLSUN BE...
uzaktan seyretmek DE, mutluluklarınızı güzel.
ya ne diyeceğim biliyor musunuz, edebiyat bu YÜZDENgüzel, bu yüzden dostluklar doğuruyor ve bu yüzden kendisi paylaşımdan sarıyor kişiyi kendine.
roman kurgun, kahramanlar ve yan figürler yerli yerinde.
ama ben kişiler üzerinde durmuyorum sevgi dostum.
senin edebiyatın yetiyor bu sayfada bulunmaktan, bir nefes huzur bulmak daim var satırlarında.
sevgilerimle diyorum.
HA DAHA NE DİYECEKTİM,
:))) benden size sıcak bir sanal kahvesi, beşi bir arada
dostluk
yürek
mardin
gençlik iksiri
ve saygı var içinde. NASIL ama?
İYİ YUDUMLAR:)))
meselci tarafından 12/28/2009 3:27:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bakın şu Asyanın yaptığı işlere seviyorum üleyynnn o kadını:)))Hani yağmuru çok sevmesem diyeceğim topladı Hayatın P/içi şemsiyesinin altında hepimizi:)))de haydin gelsiiinn çaylarrr benden bu defa:)))ben yağmurseverim şemsiye savar:)))Bırakın beni ıslanayım iliklerime kadarrr:))))
Ufak bir tehdit bitirmeye niyeti varsa kalem bu romanı küserim bak:))Bir iyilik yapsın bitime çeyrek kala hazırlasın ki oluşacak boşluğa hazırlanalım değil mi ama:)))
Ve bir kısa not bir ayağım eşikte çıkmaya hazırlanırken ,yüreğim ve de gözüm bir daha bak dedi,gidiyorum şimdi içmeye çay(lar)ı ,hepimiz için bir yudum sevginin serefine:)))Ha aklımdayken tak(ıl)mayın RTÜK'e yakinim olur desem:)))
Arkası yarında görüşmek üzere hoşça kalın şimdilik...
Yok ben sana güveniyorum :))) RTÜK için endişelenme:)) inan bunu yazarken nasıl güldüğümü görmen gerek hani göz kaçırdığımız türden anlarsın sen :)))
Bu arada pierre loti bir adım ötemde olsaydın gelmez miydim ben de:)))
O kadar kahveye bir çaydemlenir elbette -di mi yani-...
( bu arada Suat karakterini adamlıktan çıkarma da istediğin kadar zayıflat. Yarın karşımıza Asya'yı aldatan adam olarak çıkarma vallahi isyan bayrakları inmez o gün sayfandan. Roman böyle mi olur cümlesini ablam ben sana sevdirmezsem Havin demesinler bana)
Sevgimdesin ..
**Havin_** tarafından 12/28/2009 3:04:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili İLknur..hoş geldin canım...okuyucu gözüyle eksik görmek desek biz buna...senin söylemin bir eksiği giderdi bu çalışmada ve ben bunu sizlerden bekliyorum açıkçası..dışarıdan bakanın gözüyle girmek olaya..yoksa bana kalsa hep taraflı bakmaktayım çalışmaya ve aynı hatanın üzerinden düzeltmeden geçmekteyim defalarca...
hadi canım..Loti'deyiz...bekliyoruz çaya...:)))
sevgimle...
evet havin..bugün çaylar hülya'dan ki, harika bir davetti vallahi hiç kaçırılacak yanı olmayan...:))
hoş geldin canım...
inan beraber topluyoruz bir önceki dağınıkları...astığım bölümün arkası hiç olmadı şimdiye kadar..elbette ki belirlediğim bir çizgi var ama keskin değil..sadece hatlarını belirledik..içindeki her olayı bir önceki bölüm doğurmakta..şı an bana 11 i as desen yok...olsa dükkan sizin..:)) o nedenle buradaki yönlendirme ve yorumlar da olayların seyrine ciddi ışık tutmakta..roman böyle mi yazılır allah aşkına..:))) önü yok arkası yok ...elimize aldığımızda nereye götürürse oraya gidiyoruz biz...
hmm..bu gece neler olacak..bakıp göreceğiz elbet...lakin azca bişiler yaşansa da sanırım Suat okuyucu açısından çok sağlam bir karekter çizecek..onun zayıflıklarına sonra tanık olacağız..şu anda böyle iyi...
( bana kalsa..ohoooo.neler olur neler...))) )
"ATEŞ İÇİN SUYUN UYANMASI"....
su yanar mı yanmaz mı....hadi bakalım...:))) aslında burayı irdelemek ve kalemimle neler yapabileceğimi bu anlamda görmek isterdim bana ışık tutması açısından yaa.neyse...RTÜK anacım..sonra takılmayalım ...:))
teşekkürler Havinimmm...
öpüyorum..
Sevgi Kaya tarafından 12/28/2009 2:56:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
hoş geldin Hülyamm. bazen açık hava sahasında söyleşmek gerekiyor..eğer çok kapalı kalınırsa yanlış yerlerde ikamet ediyor söyleşi:)))
eee.hayat ne kadar kalabalık değil mi...onca yalnızlığımıza rağmen...mesele o kalabalıkta kaldığımız yalnızlıklar..yoksa tek başına kalmışlığımızda da çokça arttığımız aşikar...
çok tepki aldım bu konuda..yeri gelmişken azcıcık değineyim.. HAYATIN P/İÇİ... neden diye çok sordular..
PİÇ: bir belirsizliktir aslında..kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmeyen ki bir de mecazi nalamda kullanırız bizler bunu..
işte bu iki anlamını birleştirerek hayatın bilinmeyen ve en utanmaz, en arsız zamanlarından kendisine(İÇİNE) doğru yapılan bir yolcukuğu almaya çalıştım kaleme..bir tür içsel kargaşa ve bu kargaşalar eşiğinde hayatta duruşlarımız, hesaplarına düşmeden işgal ettiğimiz yerler..
bunun senin yorumunla bir ilgisi elbette yok hülyamm.ama ben okuyan ve "neden" diye merk eden arkadaşlar için ufak bir dipnot diye düşmek istedim...)))
hava kasvetli ve yer İstanbul...mekan Pierre Loti...kışkırmak adına bir ben eksiğim vallahi orada...:))nasıl keyifli bir sohbet olurdu düşünemiyorum bile...
bu nazik davet..aman allahım..geri çevrilir mi hiç...
geldim bile.............çayım tek şekerli...lütfen yanında bir dilim limonlu kek...:))
sevgimdesin canım.....öpüyorum...
Ömer in ölümü , Asya yı şaşırttığı gibi beni de şaşırttı...
Hiç beklenilmeyen bir şeydi. Şimdi daha iyi anladım, Asya ve Suat arasındaki bağı. Evet, her sevgili çokça dost, her dosta biraz sevgili gibi olabilmeliydi. Bana özel bir açıklama var gibi hissettim...
Şu anda olaylar biraz karıştı , tahmin edemiyorum olacakları
beklemedeyim.
Sevgilerimi ve saygılarımı bırakıyorum...
Bugün çay içelim telveden başım döndü :)))
Bir önceki bölümü götürüp dosyama koyamamıştım . Ürkmüş ve de üzülmüştüm çünkü Asya Suat'ı itmişti ama şimdi gönül rahatlığıyla bunu ve öncesini alıp sabaha kadar okuyabilirim.
Evet öncesinde hissettiğim kopukluk artık yok ve rayına da oturuyor her şey yavaş yavaş. Olay akışını mükemmel bir halde izletiyorsun. Hani vasiyet de tam istediğim gibi :)))
Yazım da yine aynen akıcı ve de duru ki okurun memnuniyetinin de en büyük sebebi bu. Ve bir şey diyeyim mi ben şüphe etmeye başladım acaba sen bilindik bir kalem misin he ne dersin :)))
Neyse bir şeye daha değinmek istiyorum. Bu sevgilinin aynı zamanda baba gibi olmasına. Nedendir bilmiyorum ama bir kadın bunu arar - tabi normal kadın yani Asya gibi kadın-. Ben mesela ağladığımda azarlanmaktan nefret ederim ama azarlanırım da :))) Ve babam nasıl kol kanatsa bana abi kocam da öyle olacak yok başka yolu :)))
Buna değinmemin de sebebi var ki okur yanlış şeyler sebebiyle yanlış durumlara maruz bırakılmıyor. Buraya kadar Suat ideal eş profilinde Asya da aynı şekilde kadın gibi kadın profili içinde ve böyle de olmalı. Romansa herkes okuyacaksa adam aklıllı edepli terbiyeli düzgün insanlar çizmeliyiz.
Lâkin,
bu geceye dikkat et lütfen. Evet sevgi var ve beraberlik de aleni ama bunu düzgün bir halde ilerletmeli. Yok işte yenik düştük nefse de bilmem neymiş de olmasın yani.Sen anladın beni :)))
Ve sonraki bölümde sadece bunu anlatmaya ne dersin ateş için suyun uyanmasını... Bu harika bir şey yaa. Ki senin kaleminin neler yapabileceğini de düşündükçe yüreğimin gözlerime nasıl döküldüğünü bilemezsin...
Yine ve de çok daha fazla mutlu bir şekilde ayrılıyorum bu sayfadan umuyorum ki yüreğinden geçen güzellik senin olur bunun bir kalıcı eser olması için de çok dua ediyorum sadece biz okumuş olmayalım inşallah. Valla benim çocuğum okuyacak da artık diğerlerini bilemem.
Bizim roman harika olacak.
Sevgimdesin her daim.
"Hayatın bize olduğu kadar açık olamıyorduk birbirimize karşı. İşte bu nedenle her sevgili çokça dost, her dostta biraz sevgili gibi durmalıydı adama"...Böylesi açıklamaya iten sebebi biliyorum:)))
Sevgi gerçekten oldukça başarılı gidiyor Hayatın P/içi,olayları açışların ,birbirine bağlayışların ,psikolojik çözümlemelerin ,çözülmeler ,hepsi gerçeğe dokunuyor, hayatın içinden ,gerçekten ,sahi sahi geçiyor.
Ne kalabalık olduk yahu,Asya,Suat,Mert,Figen,Yusuf,Züleyha:))),avukat Zeki bey ve Kaybedilen eski eş eskimeyen dost Ömer(niyeyse Ömeri anlatımlardan bana yansıyan bu duygu ve düşünce hasıl oldu şimdilik kaydıyla ilerleyen süreçte Ömerle ilgili elle tutulur şeylere şahitlik edeceğiz herhal)diğer figüranlar ,ucundan usul usul girdin hayatımıza Hayatın P/içi ,kapladığın yer şimdi epeyce takipe devam dedim.
Dip not:İstanbulda bir rüzğar ve de yağmur var ,lokal olabilir,bana özel ki böyle havalar beni baştan çıkartır kışkırtır,Pierre Lotiye gidiyorum çay içmeye haydi gel Sevgi onca köpüklü kahvene ve evsahipliğine ve bu güzel takibe birlikte yudumlayalım sıcacık
çaylarımızı haliçe karşı Hem Asyayı konuşuruz ona da bir köpüklü kahve ısmarlarız kahve tiryakisi kadın:))Sevdiğimi söyler misin o kadını?...Tebrik canım..
Eş:)Hülya tarafından 12/28/2009 2:15:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
O kadar çok gel-git yaşıyordum ki aynı anda, aklımın bir yani avukatın bürosunda kalmış, bir yanı çok uzaklara, Bitlis’e kadar gitmişti sanki.
--Eve gitmek istiyorum Suat. Kalkalım mı?
--Tamam kadın. Ama önce bana bir gülüver. Ve sonra da söz istiyorum kendini üzmeyeceğine dair. Eğer bir şey olur yada kendini kötü hissedersen beni hemen arayacaksın.
Muzipçe gülerek,
--İstersen sende kalayım bu gece,
diyerek de ekledi.
Keşke “evet” diyebilseydim O’nun bu teklifine. Nasıl ihtiyacım vardı hiçbir şeyi düşünmeden, emin kollarda uyumaya. Hatta abartarak bu işi açılan üzerimi bir elin örtmesini nasıl da özlemiştim. Şuursuzca,
--Olur.
Dedim.
--Kalabilirsin bu akşam.
............................
sanırım
kitabın beşte biri bitti gibi.
aheste aheste ilerliyorsun... bir ırmak gibi uslu ama dolu... bir yağmur gibi tane tane ama coşkulu...
Seni okuyunca, edebiyatı daha çok seviyorum sevgili sevgi'm.
Kocaman yüreğimle.
saygımla.