Yeni mahsul kadınlar
Şeytan, yüksek topuklarda, Kadının içinde yer tutmuş.
Boyandıkları aynalarda kibirli gözleriyle size baktıklarında içinize kaygı düşer...
Şuçlu hissedersiniz kendinizi. Saf, gözü açılmamış bir kadın sanırsın onu...
’’Bu kadın bir garip’’ diye mırıldanırsın...
Yüz güzelliklerinden daha çok vücut hatlarına önem verirler... En etkili silahlarıdır.
Lekeli yürüyüşleriyle, süslenmiş konuşmalarıyla duygusuzluğun karanlık gelişlerine destek olurlar...
Onların içlerinde, kıpırdayabilecek bir vefalı hücre dahi yoktur.
Maddenin telaşıyla göğüslerinde dikenler büyütürler...
Bir nefesleriyle nefis kudurmasıdır... Çok iyi bilirsin ki, şeytanla anlaşmasıdır.
Kişilik kılıklarına bürünürler...
Masallardan çalıntı güzelliklerini kötülüğün kaynağından çıkan su ile yıkarlar...
Ahmaklık kokan hal ve davranışları şeytana nefes aldırabilen bir mekan hazırlar.
Yürüyüşlerindeki kıpırdanışın adı şeytandır!
Soytarılığın somurtkanlığında bacaklar arasından bakarlar yaşama...
Hava bastıkları varoluşları yaşam düzenini müphemleştiriyor...
Çark döndükçe, bunların önlerinde takla atanlar çoğalıyor... Yavşakların hakimiyeti makinaya yağ sürüyor!
Şakşakçıların icat edip havalara kaldırdığı bu yeni mahsül kadınlar sosyal düzenin en ölümcül virüsleridir...
Çarklar, vidalar, miller, somunlar... Tornavidalarla oynadıkça yalama oldu sosyal düzen...
Renkler paslandı...
Eskiden yüreğimizle lâle motifleri işlerdik yaşama...
Şimdi ise sızlıyor nakışlar...
( Yazıda kadınlarımıza genelleme yoktur... Atlara asilliği öğretecek değilim!)
Koray Demirkılıç