- 1701 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
GÖREV AŞKIM
Bir öğretmen düşünün göreve umutla başlayıp sonu hüsranla bitmek üzere iken yeniden umut dolu,işte o öğretmenin hikayesini anlatmaya çalışacağım.
1987 yılında göreve başladım,beş yıl Gaziantep ili İslahiye ilçesinde görev aldım. Başarılı bir eğitim ve öğretmenlik yaptıktan sonra zorunlu olarak tayinim 24 eylül 1992 tarihinde Tunceli ili pertek ilçesi Pirinçci köyü ilköğretim okulu matematik öğretmeni olarak göreve başladım.Göreve ilk başladığımız hafta tanışma ve bölge halkını tanımakla geçti. İkinci haftamızda bir gece bir gurup silahlı militan ana sınıfından bozma tek odalı lojmanımıza geldiler. Korku ve tedirginlik içindeyim ,çünkü eşim ve çocuklarım yanımda korkudan adeta kuş gibi sinmişlerdi. Diğer öğretmenleride benim bulunduğum lojmana çağırdılar;Önce bizi rahatlatmak için kimseye zarar vermeyeceklerini söylediler, amaçlarının bizleri öldürmek olmadığını yalnızca yiyecek almak olduğunu söylediler. Bizlere ellerindeki bildiriyi okudular , kendilerinin TKPüyeleri olduklarını öğretmenlerle bir sorunlarının olmadığını söylediler. Bu açıklama biraz olsun bizleri rahatlatmıştı. Benim tedirginliğim ise dahada artmıştı ; biliyordumki bizler artık bazı örgütlerin hedef tahtası olabilirdik,terörist gurup bir saat kaldıktan sonra çekip gittiler.
Tecrübeli bir öğretmen olarak yalnızca ben vardım diğer öğretmen arkadaşlarımın hepsi stajyer öğretmendi. İçlerinde biz oraya gelmeden önce görev yapan bölge öğretmenlerinden komşu köyden bir öğretmen müdürlük yapıyordu.Öğretmen arkadaşlarımı topladım bir durum muhasebesinde bulunduk, tekrar gelirlerse veya diğer örgütlerdende gelen olursa nasıl davranmalıydık karar vermemiz gerektiğinin muhasebesini yaptık.Sessiz kalşmayı görevimizi bir an önce bitirip bölgeden tayin istemeyi kararlaştırdık. Öğretmen arkadaşlarımın çoğu ihtiyaç sahibi olduğunu bu görevi yapması gerektiğini bazılarıda ise benim gibi düşünerek birileri için bu bölgenin öğrencilerininde eğitim ve öğretime ihtiyacı olduğunu savunuyorduk.
Ogecemiz tartışmayla geçti aradan bir hafta geçmemiştiki başka bir gurup terörist geldi kendilerinin PKKlı olduklarını ya bölgeyi terketmemizi yada her dediklerini yapmamızı söylüyorlardı.Bnim tedirgi,nliğim işte bu zamanda arttı. Bu terör örgütlerinin gelip gitmeleri kar yağıncaya kadar zaman zaman oldu. Kendimizi olaylara karşı alıştırmaya başlamıştık, yarıyıl tatili yaklaşıyordu ben elimde bulunan biraz paramla bankadan kredi çekerek bir araba almıştım. Yarıyıl tatilinde benim arabamla arkadaşların bazıları ile KONyaya kadar beraber gelmiştik.Yol boyunca yeniden göreve gelip gelmeyeceğimizi konuştuk kararımız yeniden dönmek üzerine oldu.
Köye geldiğimizde yüzümüzdeki ifadelerden ve çocuklarımın konuşmalarından babamların olaylardan haberleri oldu.Babama saygım sonsuz ve onun tavsiyelerine daima uymuşumdur. Babama dedimki senin düşüncelerin nedir? Babamın bana söylediği "Kulun can aldığını nerden duydun can almak allaha mahsustur Bu görev kutsaldır git görevini yap" Nitekim bende bu tavsiyeye uyarak ikinci dönem görevimin başına geri döndüm.
Arkadaşlarımdan bazıları görevini bırakmış bazılarıda Pertek merkeze tayin çıkarmışlardı, ama yinede bazı arkadaşlarımla göreve başladık.Birgün tunceliye arabalarla giderken jandarma tarafından alınarak sorgulandık demekki jandarma köye teröristlerin geldiğini duyum almış bizlerinden teröre yardım ettiğimiz düşüncesi ile sorgulamıştı.
1993 Mart ayında okul müdürü görevden alınmış bana zorunlu olarak müdürlük görevi verilmişti buna itiraz etmeme rağmen kaymakamlık ve valiliğin emri ile görev üzerimde kalmıştı. Temmuz ayının başına kadar bu görevi yerine getirdim görevim esnasında öğretmen arkadaşlarım köy evlerinde kirada oturuyorlardı ,onları diğer lojmanda aynı köyden hizmetli olan kişiye boşalttırarak yerle3ştirmiştim.Arkadaşlarla daha çok beraber oıluyor ve durum muhasebesi yapabiliyorduk.Arkadaşlarla artık ölüm korkusunu yenmiştik ve görevimizi terketmiyecektik.
Yaz tatiline Konyalı olan arkadaşımla aynı arabada beraber geldik.Ailesi ile tanıştık ,eşim ve çocuklarımda ailesini çok sevdik.Yaz tatilimizi bitirdikten sonra yeniden görev yerimize konyalı arkadaşımla beraber aynı arabayla gittik.26 Eylül de oukllar açılınca göreve başladık.
Göreve neşe içerisinde zevkle devam ediyordukki işte 07 EKİM 1993 tarihinde bir akşam karanlığı daha yeni çökerken bahçemizde beslediğimiz hayvanın delirmişcesine havlayarak saldırdığını işittim,YİNE TERÖRİSTLERİN GELDİĞİNİ BİLİYORDUM .Lojmanımın kapısı hızla çalındı açmak istemiyordum ama mecburdum açmasam kapıyı kırıp içeri yine girerlerdi.Bizleri koruyacak ne köy korucusu nede asker vardı işimiz Allaha kalmıştı.
Kapıyı açtım karşımda üç tane silahlı terörist vardı şöyle etrafa bir göz attım daha birçok terör örgütü mensubunun okulu ve lojmanları sardığını gördüm işte ozaman bizleri öldüreceklerine kanaat getirdim.Teröristlerden birtanesi öğretmenleri lojmana çağırmamı istedi bende öğretmen arkadaşları çağıramam dedim, o zaman sen yürü diyerek sırtıma silahlarını dayadılar ben hem AYETEL KÜRSİ suresini okuyor hemde seviniyordum en azından çocuklarım kurtulmuş olacaktı.İnsanın ölüme severek gidebilmesi bu olsa gerektir.
Diğer lojmanda kalan arkadaşlarımın hepsi bekardı. Yalnızca Ünal Atlı arkadaşım yeni evlenmiş eşini getirmemişti. Benim eşim ve iki çocuğum geride kalmış evin içinde bir köşede bekliyorlardı.Kimliklerimizi aldılar, bir öğretmeni ekmek almak bahanesi ile evine gönderdiler.Geriye altı öğretmen kalmıştık üç terörist kapıda belirdi ve dizilin der demez üzerimize kurşun yağdırmaya başladılar hepimiz buğday başakları gibi yere yıkılmıştık.Mermileri bitmişti yeni şarjör taktılar ve devam ettiler.Gözlerimi açtım yaşıyordum.İçerisi toz duman olmuş barut kokusu ve kan kokusu içeriyi kaplamıştı.İçlerinden birisi sıra sende haydi diye diğerine birşeyler söyledi diğer terörist hepimizin kafasına üçer el ateş etti.Sıra sende dediler diğeride kafalarımıza yakın mesafeden üçer elde o silah sıktı gözlerimi artık kapatmıyordum.Bizden başka kimseye zarar vereceklermi diye düşünüyordum .Düşündüğüm olmamıştı.
Şehadet getirmeye başlamıştım her yanımdan kan akıyordu arkadaşlarımada bağırıyordum şehadet getirin diye ama maalesef ses çıkmıyordu.Dışarıya bağırdım yardım eden yokmu diye sesime eşim ağlayarak koşarak geldi .Ağlama dedim daha ölmedim bir çarşaf getir yaralarıma tampon yap kan akışını yavaşlat dedim.Eşim çarşafı parçaladı en çok kan akan yaralarıma kolum ayağımve boynuma tampon yapmıştı.Askere haber ver hemen gelsinler bizleri Tunceliye yetiştirirlerse kurtulabileceğimi söyledim eşim köyde tek telefonun olduğu köy muhtarının evine kadar gecenin karanlığında düşe kalka giderek karakola haber ediyor ; önce komutan inanmıyor eşimin ısrarları klarşısında tamam diyor.
Eşim tekrar yanıma geldiğinde vurulan arkadaşlarımın içerisinden bir arkadaş ayağa kalktı .Gördümki hiç kurşun yarası almamış yerde diğer şehit olan öğretmen arkadaşlarımın cenazesi altında kalmıştı.Şaşkınlık içerisinde ne yapacağını bilemiyordu kah beni götürmeye kah çocuklarımı götürmeye çalışıyordu .Zaman geçtikce kan kaybediyor ve halsiz düşüyordum.Aradan üç sat geçmişti;
Nihayet askerler gelmişti.Yrım saatte öylece geçmişti.Beni Tunceli merkez devlet hastanesine götürmesi için köy muhtarının oğluna benim arabamla teslim ettiler.Eşim arabaya benim yanıma binmiş çocuklarım askerlerin yanında ağlayarak kalmışlardı.Şöförümüz oldukca ağır gidiyor bazende daha ölmedimi diye soruyordu. Tam üç saatte 35 kilometrelik yolu ancak gelebilmiştik;
Tunceliye vardığımızda saat onikiyi geçmişti asker polis özel harekat timleri hemen içeri aldılar bir taraftan kan veriliyor bir taraftanda pratisyen bir doktor beni konuşturuyor yaralarıma tampon yapıyordu .Acilen Elazığ tıp fakültesinede yetiştirilmem gerektiğini söylüyordu.Ambulans şöförlerini çağırdı hiçbiri gelmiyordu üç tane şöför olmasına rağmen kimse beni götürmek istemediler ve istifa dilekcelerini vererek görevden eyrıldılar.Sabaha kadar hastanede öylece kalmıştım.
Sabahleyin özel harekat polisleri beni zırhlı personel taşıyıcı ile Elazığ tıp fakültesine getirdiler.Elazığda on gün tedavi gördükten sonra doktorlarım acilen Hacettepe tıp fakültesine sevkimi yaptılar .Hacettepe tıp fakültesinde bir yılı yatarak dört yıl tedavi gördükten sonra ayağa kalkabildim .Ontane kurşun isabet etmiş ayğımdan 13 santim kolumdan beş santim kemiklerimi dışarı atmıştı. DAHA SONRADA TEKRAR KUTSAL GÖREV OLAN ÖĞRETMENLİK GÖREVİME GERİ DÖNDÜM VE HALA ÖĞRETMENLİK GÖREVİMİ YAPMAKTAYIM. Bu görevimde yanımda şehit olan FEVZİ KATAR ÜNAL ATLI TAŞKIN SENGER ORHAN BAKIŞ öğretmenlerimin yerini alacak öğretmenler yetiştirmeye devam ediyorum .İşte benim hikayem, BU GÖREV BENİM aşkım
YORUMLAR
gazi öğretmen cemal ünlü
SAYGIDEĞER ÖĞRETMENİM YAZINIZI GÖZYAŞLARIMI TUTAMAYARAK OKUDUM ÇOK ÜZÜLDÜM SİZE RABBİMDEN ACİL ŞİFALAR VE BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM.ÖRNEK BİR ÖĞRETMENSİNİZ SİZ SAYGI DUYULACQAAAAAAAK TEK ÖĞRETMENSİNİZ YÜREKTEN KUTLARIM OKURKEN NEFESİM KESİLDİM AİLENİZ VE SİZ ÇOK SABIRLIYMIŞSSINIZ SAYGILARIMLA ALLAHA EMANET OLUN
gazi öğretmen cemal ünlü
ALACAK NEFESİN VARMIŞ YÜCE MEVLAM BAĞIŞLAMIŞ DOSTUM...
BİR GAZİMİZ DE BİZİM VAR GÜNEY DOĞUDAN... İKİ GÖZÜNÜ,
SOL ELİNİN DÖRT PARMAĞINI, VE YÜZDE ELLİ İŞİTME KAYBIY LA YAŞIYOR ŞU ANDA.
O DA BAĞLAMA ÇALARDI. VE MEVLAM SOL ELİNDEKİ TEK PARMAKLA SAZINI ÇALMASINA
YARDIM ETTİ. İKİ KİTAP YAZDI, İKİ TANE KASET ÇIKARDI. DUYMUŞSUNUZDUR BELKİ
GAZİ UZMAN ÇAVUŞ HÜSEYİN ÖZLÜK...
ÇOK ŞEY VAR YAZACAK..
SAYGILAR SİZE SİZ SAYIN GAZİLERİMİZE...ALLAHIM SİZLERİ EN YÜCELERE ERDİRSİN
gazi öğretmen cemal ünlü
soluk almadan okudum . bu akıl almaz vahşeti
şehit olan öğretmenlere allahtan rahmet diliyorum.sizin bu görev aşkınızıda ayakta alkışlıyorum
saygı ve selamlarımla öğretmenim
gazi öğretmen cemal ünlü
Merhaba saygı değer güzel gönüllü öğretmenim,yazınızı tüylerim ürpererek bir film seyreder gibi okudum.Biz uzaklarda bu yaşananları izlesekte ,yüreğimiz kan ağlıyor.Vatan aşkı için.Sizleri ve sizin gibi düşünenleri ALLAH korusun .Yaşananları duydukça ,elden de bir şey gelmedikçe,annelerin kan akan gözlerini yüreklerini düşündükçe ,şehitlerimizi gördükçe kanar yüreğimiz hiç durmaz.Ne yazabilirim size şükür ki allah sizi vatana ve ailenize bağişlamış.Bu güzel gönülle sağ olun var olun hocam .Saygılarımı sevgilerimi ve selamlarımı gönderiyorum.Esen kalın..Serap ERTENCE.
serapertence tarafından 2/13/2010 10:19:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
gazi öğretmen cemal ünlü
Görev aşkı=Vatan sevgisi.
Vatan sevgisi imandandır.İmanlı yüreklerin gönüllerinde var olan görev aşkıyla bu günlere geldik.Dahada çok günler, güzel günler göreceğiz.Müsterih olunuz.
Değerli Hocam yazınız çok samimi olduğu gibi çok da ümit verici .Cesaret verici.
İşte bunlar Yüce Türk insanında var olan meziyetler.
İşte yücelik buradan geliyor.
Aziz milletimin aziz evladı gönlünüzün güzelliğinin, temizliğinin yansıdığı o tertemiz alnınızdan öpüyorum.
Sizi vatana bağışlayan Allah'ıma şükürler olsun.
Asıl zor göreviniz bundan sonra.O şehitlerimizin yerini alacak vatan sevgisiyle dolu binlerce öğretmen ve diğer mesleklerden insan yetiştir de o vatan hainlerinin sonunu getirelim.
Şehit evlatlarımıza da birer faiha okuyup gönderdim.Nur içinde yatsınlar.Biz razıyız Allah'ım da razı olsun onlardan
SAYGILARIMLA.
gazi öğretmen cemal ünlü
gazi öğretmen cemal ünlü
Ne diyeyim sevgili öğretmenim, ne diyeyim?
Yazınızı ürpererek okudum! Elazığ'da Banka Md.ü olarak görev yaptığım dönemde 1996 ya da 1997 de yine o bölgede pusuya düşürülüp öldürülen, tam hatırlamıyorum ama 5 ila 8 kişi arası sivil görevlimizin şehit edildiği diğer olayı hatırladım; onlara ve görev arkadaşlarına tekrar tekrar rahmet diledim... Kendilerine ve çocuklarına birşeyler katmak için görev kabul edenlerin canlarını alan teröristleri lanetledim... Pertek, Çemişkezek, Hozat arasındaki kırsalda hangi akla hizmet ederek ve hangi cesaretle keklik-tavşan avına giden bir aptal alduğumu (zu) ürpererek anımsadım...!
Ama dünde söylediğim birşeyi, bugün yazınızı okuyunca tekrar söyledim: "Görev Aşkı" vatanı ve ulusu sevenleri yolundan çevirmiyor işte, tıpkı sizin son cümlenizde dediğiniz gibi ...
Gönlünüze ve kaleminize sağlık...
Svg&Syg