- 968 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
Keşke Haklı Olsanız!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tanzimat’tan beri, yaşadığımız hayat ile yaşamak istediğimiz hayat arasında bir tezat var.
Sunulan hazır elbiseler, zevkler, davranışlar. İthal edilen bir medeniyet.
Düşünmeye ne gerek var. Onlar bile hazır geliyor..
Sofraya nasıl oturacağız sorusu ile başlayan eğitimimiz; nasıl yemek yemekten, nasıl dans etmeye kadar vardı.
Bütün Yeşilçam filmlerini bu konu üzerine kurduk.
Köyden gelen Ayşe’ye dans etmesini, yemek yemesini öğrettik.
Geçmişe ait ne varsa inkâr ettik.
Medreseleri kumarhane, sarayları moda evi, hamamları turistlere meze yaptık.
Çocuklarımızı atalarımıza; daha dün İzmir’den, Maraş tan, Urfa’dan kovduğumuz düşmanlardan daha düşman kıldık.
Kim tarihime daha iyi sövdü, ödüllere boğduk.
Kim sahip çıktı kültürümüze gericilikle suçladık.
Çağdaş olmamızı, medeni olmamızı engelledi diye, dine ait ne varsa reddettik.
Dilimizi değiştirdik. Kültürümüze ait ne varsa maziye gömdük.
Örflerimizi, adetlerimizi filmlere komedi yaptık.
Peki, sonuç ne oldu?
Bir gün olsun rahat uyuduk mu evimizde.
Bir gün olsun yüzümüz güldü mü?
Geleceğinden emin, kendine güvenen, yaşadığı coğrafyanın farkında olan gençlerimiz oldu mu?
Atatürk’ten sonra bizi anlayan, bizi düşünen, bize yön veren, hedefler gösteren bir liderimiz oldu mu?
Karanlığa küfretmekten başka bir şey yaptık mı?
Ve çoban sülü ile geçen 40 sene.
Borçlar, dolandırıcılık, sahtekârlık, cinayetler, tecavüzler, şehitler, iç politika, dış politika tam bir rezalet.
Hâlbuki tarihinizi bilmezseniz; Kıbrıs’ta, Güneydoğu’da, Irak’ta, Balkanlar’da köşeye sıkışırsınız. Ve bir gün ateşler içinde bulursunuz kendinizi. Ve de bulduk!
Atalarımızı tartışarak, onlar için bir şey yapamayız ama, torunlarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağımız bizim elimizde.
Başkasının izinden yürüyen, iz bırakmaz demiş, Brannon
Batının yürüdüğü yollara ayak basalı, kendi yürüyüşümüzü unuttuk.
Batı ile batılılaşma yolunda yarışmaya kalkıştık.
Sonra ne oldu? Ne batılı olabildik nede yürüyüşümüzü hatırladık.
Zor muydu peki birbirimize selam vermek. Merhaba demek?
Saflık mı, kırmızı ışıkta durmak?
Yerlere tükürmemek.
Kitap okumak, düşünmek, çok mu anlamsız!
Dürüst, ahlaklı olmak, kanunlara uymak içimize mi sinmedi?
Kumarda her şeyini kaybeden insan misali; özelleştirme, çağdaşlaşma, uyum derken satmadığımız ne maddi ne de manevi değer kaldı!
Beden ve ruh değiştiğine göre; sıra geldi ‘Milli’ Kimliğimize…
Onu da dejenere ettik mi, başımız göğe erecek galiba!
Hüseyin PAŞA
YORUMLAR
Çocuklarımızı atalarımıza; daha dün İzmir’den, Maraş tan, Urfa’dan kovduğumuz düşmanlardan daha düşman kıldık.
Kim tarihime daha iyi sövdü, ödüllere boğduk.
Kim sahip çıktı kültürümüze gericilikle suçladık.
Çok güzel konulara ustalıkla değinmişsiniz kutluyorum.
Yazı yerrine yakışmış.
Sevgiler...
Hüseyin PAŞA.
Boğazımızı yırtacak kadar gür sesle okuduğumuz andımıza ne oldu
Andımızı okurken sonunda ne mutlu türküm diyene bölümü ne oldu
Neler kaybettik neler
ekmeğimizi yiyen köpekler şimdi bize kafa tutuyor
çakal sürüsü gibi sınırımıza sığınan bizi kurtarın diye yalvaranlar şimdi bie posta koyuyorlar bunları bu hale getirdiler
Abdulmecitin yaptırdığı tarihi binaları sattılar
sattılar sattılar kala kala onurumuz kalmıştı onuda sattılar kimse bizleri adam yerine koymuyor
şükür politikalarıyla nerden nerelere geldik
Atatürkün içtiği içkiyi sorgulayanlar bu ülkenin parasını yerken yandaşlarını zengin yapmadan geri kalmadılar.
Arkadaşım yazdıklarına yüzlerce ekleme yapabilirsin
yaramız derin içimiz yanıyor......
Başları ayak ayakları baş yaptılar bu ülkede
yediğimiz yemekten içtiğimiz sudan utanır olduk
Bu ülke uğruna aç ve susuz kalmış atalarımızdan utanır olduk............
.....................selamlarımla dostum..
Atatürk’ten sonra bizi anlayan, bizi düşünen, bize yön veren, hedefler gösteren bir liderimiz oldu mu?
Atatürkün hangi dedigini anladilar ki.
batinin örf ve adetini degil biliminden faydalaniniz
gibi sözleride kar etmedi.
cok cok güzel güzel bir yazi ve güzel bir konuydu.
sayfalarca anlatmakla bitmeyen gercegi kisacik yaziya sigdirmissiniz.
yüreginize emeginize saglik.
sonsuz saygilarimla
Bizler, yani yaşı biraz ilerlemiş olan kendimizi büyük gören bizler, gelecek olan nesle ne verirsek onu alıyoruz ve alacağız da bunu biliyor ama yine de, kavgalarımızdan ve başımızı gömdüğümüz kumdan çıkartmasını bilmediğimiz için bu gün milli kültürümüzü, kimliğimizi kaybetmekle karşı karşıya kalacağız.
Bizler kendimizi sorgulamadığımız, neye karşı çıkmamaız gerektiğini bilmediğimiz sürece küçük bir kum tanesi olarak kalacağız ve insan olmanın erdemini, onurunu yitirecğiz. Kendimize gelmenin zamanı çoktan çoktan geçti mi dersiniz?
Güzel bir yazı idi. Saygılar yüreğinize