- 2194 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KARANFİLLİ ADAM
Bu satırların yazarının doğduğu yıl olan 1951 yılında,Yunanistan’da Amerikancı bir yönetim bulunmaktaydı.İşte bu hükümet,İkinci Dünya Savaşı’nda Alman işgali ile faşizme karşı direniş ve kurtuluş örgütlerinde çalışan,Yunanlı solculardan Nikos Beloyannis’i bir komploya uğratarak casuslukla suçlar ve askeri mahkemede yargılamaya başlar.1952 yılında yapılan duruşmasında Nikos Beloyannis tarihe geçen şu savunmayı yapar:
“Suçlu olarak buraya getirilen arkadaşlar suçlu sandalyesine oturtulmalarına şaşırmışlar.Ben buna şaşırmıyorum.Yunan Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi olduğumdan dolayı buraya getirilmiş bulunuyorum.Amaçları benim kişiliğimde barışçıl politikayı yargılamaktır.
Bu nedenle söyleyeceklerim,savunma niteliğini taşımayacaktır.Bizleri buraya,Anayasaya aykırılıkla”suçlanan”şu sefil 509 nolu yasaya göre getirdiler.Hiç kuşku yok,tutuklanmamızın ve yargılanmamızın,yaratılan bunca kargaşanın altında bazı politik amaçlar yatıyor.
Bizler birer pişmanlık dilekçesi imzalamayı kabul etseydik,aklanacak,birden bire”iyi”Yunanlılar, uysal vatandaşlar oluverecektik.Bana önemli görevler de teklif edildi…
Ama amacım anlaşma yoluna gitmek ve gözüm yükseklerde olsaydı, bu amaca ulaşmak için emniyetin aracılığına gereksinimim olmazdı.Önemli bir yere çıkmak için tüm olanaklar vardı elimde çünkü.Ben,devrimcinin zor,tehlikeli,yokluklar içindeki hayatını yeğledim.Yaşamım,bağımsızlık ve özgürlük savaşımlarıyla sıkı sıkıya bağlıdır.Tehlikelerle karşı karşıya bulunduğumda-ki bu sık sık oluyor-izlemem gereken yolu hiç önceden düşünmedim.Fikirlerime ihanet ederek yaşamak mı yoksa ideallerime ve inançlarıma bağlı kalarak ölmek mi?Her zaman ikinciyi yeğledim.Ve bugün bu kararımdan dönebileceğimi sanmıyorum.”
Nikos Beloyannis 1952 yılının 30 Mart’nda 37 yaşında iken askeri mahkemenin kararıyla ölüme mahkum edilir ve kurşuna dizilerek öldürülür.Mahkemede ünlü yazar Dido Satiriyu’nun kız kardeşi olan karısı Elli’nin uzattığı bir karanfili göğsüne takan Beloyannis’in iftira ve haksızlığa kurban gidişi bütün dünyada tepkilere yol açar.Ressam Pablo Picasso Beloyannis’e Karanfilli Adam adlı tabloyu yapar.Nazım Hikmet’te önce Moskova radyosunda Beloyannis’in kurtulması için bir konuşma yapar.Ve daha sonra da ünlü Karanfilli Adam şiirini yazar:
Seher karanlığında,
Projektörlerin ışığında,
Kurşuna dizilen beyaz karanfilli adamın
Fotoğrafı
Duruyor üstünde masamın.
Sağ eli
Tutuyor karanfili
Bir ışık parçası gibi Yunan denizinden.
Karanfilli adam
Ağır kara kaşlarının altından
Bakıyor cesur çocuk gözleriyle,
Hilesiz bakıyor.
Türküler ancak böylesine hilesizdir
Ve ancak komünistler
And içer böylesine hilesiz.
Dişleri bembeyaz:
Gülüyor Beloyannis.
Ve elindeki karanfil,
Bu yiğit,
Bu rezil
Günlerde
Söylediği sözlerden biri gibi insanlara...
Mahkemede çekildi bu fotoğraf.
İdam kararından sonra.
Nikos Beloyannis’in idamı öncesinde’ her şafak vakti kalbim Yunanistan’da kurşuna diziliyor’diyen Nazım Hikmet’in gönderdiği mektup enternasyonalizmin en güzel örneğidir.Nazım’ı öyle severler ki Yunanlı komünistler,romanlarında ve şiirlerinde ondan ve dayanışmasından bahsederler.
İşte ünlü şair Yannis Ritsos’un Nazım Hikmet için yazdığı’Bir Ad Müzik Ve Evrene Dönüşünce’adlı şiirin son dizeleri:
“Nazım
Sen bizi öyle çok sevdin
Biz seni öyle çok sevdik ki
Küçük adınla çağırır herkes seni
Herkes sen der sana
Fransa’da Rusya’da Yunanistan’da
Aragon’da Nazım
Neruda’da Nazım
Ben de Nazım
Özgürlük ki adlarından biridir senin
O senin en güzel adın
Selam Nazım.”