HAYATTA HİÇBİRŞEYİ...
Kafamı karın alından ne zaman çıkarsam aldanıyorum güneşe, ısıtacak galiba beni diyorum, inanıyorum hep aynı yalana, çıkıyorum yer yüzüne, ve ölüyorum her seferinde bir daha, bir daha...
Ayakta durabilirim sanıyorum minicik kuşlar pır pır uçtukça gökyüzünde, ayağa kalkıyorum, duruyorum , bir iki adım, ve yere yığılıyorum yine, bir daha,bir daha...
Göz yaşı bitti nihayet , istesem de ağlayamam artık diyorum, siliyorum yüzümü gözümü burnumu, eğreti bir gülümseme konduruyorum suratımın ortasına, işte çatmadan da durabiliyorum kaşlarımı... derken yağmur başlıyor bardaktan boşalırcasına, buluttan, yanaklarımdan, bir daha, bir daha...
Kinim bitti, öfkem dindi sanıyorum, içimdeki ses öyle telkin veriyor, hadi diyor sen nsibe sin, burada da yaşar çiçekler diyor, ama yağmur yağmıştı seller olmuştu, ve gemiler batıyor, batıyor, bir daha, bir daha...
Yeni kelimeler geliyor, kaleme sarılıyorum, defteri açıyorum, öyküler yazmaya başlıyorum, bir cümle, bir tane daha kurabilirim, sanıyorum, renkler kayboluyor, karakterlerim kaçıyor, arkalarına bakmadan kaçıyorlar, beni terk ediyorlar, onlar da, bir daha, bir daha...
Perdeyi sıyırıyorum, camdan bakıyorum, ayak izlerin orda, kaldırımda, yalan söylemiyorum, ama gözlerim bana inanmıyor, yalvarıyorum, kendimi kendime inandıramıyorum, bir daha, bir daha...
Bir oda, kendime ait, duvarları sırılsıklam, ağlamaktan değil, bizzat malzemesi gözyaşından işte ondan, camları var da yok gibi, elimi uzatınca sert bir cisim değil çarpan, kapısı sonuna dek açık, gelen girebilir, yeter ki gelsin birileri, ama herkes kaçarcasına uzaklaşıyor, yine yalnızlık, dibi kör kuyu yalnızlık, etime batırdığım kör bıçak, ölmekten korkuyorum, hala, bir daha, bir daha...
Ağaçların yaprakları düşmekle tutunmak arasında, ama rüzgar sert esiyor mevsim son bahar, tutunmak mı mücadele, düşüp savrulmak mı özgürlük? Bilmiyor yapraklar, incecik dal, düştü düşecek, kalsa kupkuru, sert, hissiz gibi, benim gibi, bir daha, bir daha...
Uğuldaşıp duruyorlar kafamın içinde, “git, kal,yaşa, geber, deli, deli, deli, delirmeyi de beceremedin dimi? Nesibe nesibe, arap kızından daha çirkinsin, camdan bakman bile manasız, o kadar bile önemin yok, arap kızı kadar, aptalsın,aptal,aptal,ap-tal”,
Ama var yağmur yağınca arap kızından daha çok hakkım var camdan bakmaya, ve yağmurla anılmaya, inanın bana, verin hakkımı, hiç değilse hüznün hakkını bana verin, bana verin hüznü, bir daha, bir daha...
Şimdi şu şarkı bitince ben, gözümdeki yaşları silip, mutfağa gitcem, annemlerle yemek yiyip, gülücem onlara, bütün gecenin yaşını elimin tersiyle silicem bir çırpıda,
Ne annemin aklına gelecek, ne de babamın, bu gece de zırıl zırıl ağladığım, ne anlayacaklar, ne umursayacaklar bir daha, bir daha...
onlar beni kandırdı, hayat güzeldi, ben güzeldim, huzur vardı, sıkıntı yoktu, ben onları kandırdım, normaldim, akıllıydım, iyiydim, melektim, onlar beni kandırdı, ben onları, siz bizi, biz sizi, sokak caddeyi kandırdı, cadde insanları, keşke yumurtadan çıkmasa tavuk, yumurta yumurta olarak kalsa, tosbaanın kabuğu olmasa... boynuzsun işte boynuz , iki metre de olsan boynuzsun sonuçta , kulağı geçsen n’ olur geçmesen ne tasa... o kulak ki kimin kulağı olduğunu unutmuş, avare duymakta... ama içim acıyor , çok acıyor.
Yine anlamadım,
Anlatamadım,
Yedim bitirdim kendimi,
Dinledim işte nazanı,
Bütün gece boyunca,
Ağladım işte,
Ne rahatladım, ne ayıldım,
Daha çok kapandım içime,
Yandım kavruldum bu gece,
Çünkü orda duruyor ayak izlerin,
Bense kalmadım güzelim,
Ne atacak bir adımım, ne yapışacak bir umudum, ne hayatım,
Kalmadı güzelim,bir daha bir daha.........
1 eylül 2009 /sali 03:20 a.m
“hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar
ve hiçbir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar...”