- 704 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
enkaz
Sayın müdür yardımcımız,
Öncelikle kendimi tanıtmak isterim. Ben sizin yıktığınız hayallerimin enkazında kalmış bir zavallıyım. O kadar büyük hayallerim vardı ki enkazı üstesinden gelemeyeceğim kadar büyük. Nasıl çıkacağımı, ne şekilde kurtulacağımı ve geride kalacak yaralarımı nasıl saracağımı bilmiyorum. Sizin bildiğiniz bir yöntem var mı? Hani nasılsa benim yaşayan bir ölüden farkım kalmamasına sebep olan sizsiniz. Geri dönüş yolunu biliyorsunuzdur belki.
Ben hayalleri uğruna dünyayı karşısına alabilecek güçte bir kızdım. Tabi küçükken. Sonra hayatın o kadar kolay ve eğlenceli olmadığını anladığımda daha gerçekçi hayaller kurmayı öğrendim; kendi kendime. Ama yine de hayallerim benim için her şeyin üstündeydi. Artık hiçbir hayalimin gerçek olamayacağını fark ettim sizin sayenizde. Hani büyük hayaller zaten gerçek olmazdı ya demek ki küçük olması da pek bir şey fark etmiyormuş.
Ben doğuştan gelen bir müzik aşkıyla doluydum. O kadar seviyordum ki müziği, müzisyen olup hayatımda sadece müzik olmasını isterdim. Gün geldi bunun dönemin şartlarında mümkün olmadığını gördüm. En azından hobi olarak sürdürebilirim, diye düşünüyordum. Ama artık bırakın hobiyi, bırakın besteler yapmayı, enstrümanlar çalmayı, kuş cıvıltısı bile duymak istemiyorum sizin sayenizde. Hani bazı insanlar vardır onların vazgeçilmezleri vardır.
Siz benim en vazgeçilmezimi elimden aldınız. Çevremdekiler artık müzik bile dinlemediğimi görünce nedenini soracaklar. Sizin adınızı vermeyeceğim. Fakat “müzik benim için hayaldi, biri geldi hayallerimden ördüğüm duvarı yıktı” diyeceğim.
Size bir şey söyleyeyim mi? Bence siz bir okul idarecisi değil de bir terör örgütü idarecisi olmalısınız. Ama öyle bildiğimiz PKK gibi değil. Sizin örgütünüzün işlevi, genç beyinlerin fikirlerini çürütmek, geleceklerine kast etmek olmalı. 4 sene bu okulda öğrenim gördüm, benim en sağlam temelli izlenimim bu oldu. Öğrenciler bu okula gayet mutlu, sağlıklı ve umutlu gelirler; gün gelir hepsi mutsuz, depresyonda ve hayal kırıklığına uğramış şekilde çıkarlar. Sizin bu koca okuldaki tek yapabildiğiniz ve başarabildiğiniz şey budur.
İşte ben de o öğrencilerinizden biriydim. Mezun oldum olalı başarı yüzü görmedim. Sizin engelinize çarptım, önce durakladım sonra bir baktım ki sizin engeliniz benim sadece önümü kesmedi; beni geriye, başarısızlığa ve mutsuzluğa da sürükledi.
Bu vatan evvelden bu kadar bencil değildi. Kendisi için emek harcayanları, harcamazdı. Ne zaman ki memleketin topraklarına kast edildi işte o gün bu gündür görünmez bir esaret var üstümüzde.
Benim fikirlerim, hayallerim, yeteneklerim de bencil değillerdi. Ne zaman ki sizler onlara hükmetmeye başladınız, o gün bu gündür görünmez bir esaret hâkim yüreğime.
Esaret altındaki milletler ve kişiler yaşamlarını kaybetmişler demektir. Esir alanlarsa insanlığını kaybetmiştir. Özür dilerim biraz ağır bu laflar. Fakat gözyaşlarımdan ne yazdığımı göremiyor, ağlamak için de düşünmeme yarayan beyin hücrelerimi feda ediyorum. O yüzden ne yazdığımı bilmiyorum.
Son bir şey söylemek istiyorum. Hani dedim ya esaret altındaki kişiler yaşamayı hak etmez diye… Yaşamayı hak eden siz ve sizin gibiler ise hak etmediğim şeylere sahip olmak istemeyecek kadar da şerefli bir insanım. Merak etmeyin bu kadar hayal kırıklığıyla da çok uzun süre yaşamam…
Siz bana kısaca PATHETİC (umutsuz vaka) deyin…