Bıçak ve Yarayım Ben
Bir ucum, hayalin coğrafyasında kol gezer ütopya ülkesini istila etmek için.
Bir ucum, durmadan hayatı tasarlar dağınık düşünceler ve dalgın dokunuşlarla.
Bir elim, alışılmadık kurgular yaratmak için yazıda, hatta, yeni kelimeler türetmek için çırpınmada usulca...
Bir elim, insan denen karmaşada çocukluğuyla uğraşmada, hayatı onarmak için parçalanıp bölünmede, büyüye gide…
Kimileyin bir koşu soluk soluğa bir harfin ardında, kimileyin bir bakışın nehrinde, kimileyin bir sözün, bir sesin derin girdabında;
Yüz’üm…
Hep o dur ki, söz’ün terkisinde evham giyinik bir dağınıklık benim yüz’üm..
Hayalet biriktirmiş sahaflar kadar uzun bakarlı olsa da, yüz’üm.
Telaş, genlerimde upuzun bir haritanın sınır taşları gibi durur.
Telkin ve sabır; hikayesindeki hüznü çizen bir pusula bana.
Ki, hep hep hep kuzeyi gösterir sonsuz ve istenen üşümelerle.
Bana sıcak gerek.
Bir damla gül suyu.
Biraz incir.
Bir tutam mavi.
Bir demet itimat.
Mana gerek;
Bir kadının
hoş yüzü;
Bir kadının
itimat telkin eden
omzu ve elleri gerek.
Tahayyülüme düşen upuzun gözleri ve bir uzun koşuya yeniden toparlanmam için;
ruhumu darmadağın eden bakışları gerek;
acıların ve derin mi derin hüznün şavkı ile
ruhuma,
ruhuma,
ruhuma yansıyan…