Zamanı öldürme
-- İnanmıyorum! Demek evinde televizyon yok! Peki nasıl zaman geçiriyorsun?
-- Benim zaman geçirme gibi bir derdim yok. O geçiyor zaten.
-- Yani akşam eve geldikten sonra ne yapıyorsun?
-- Benim zaman ayırmam gereken bir eşim ve üç çocuğum var. Aslında zaman yetmiyor bile. Sana kısaca bir akşamlık programımızı söyleyeyim, bana hak verirsin. Ben akşam işten eve gelince hep beraber yemek yiyoruz. Daha sonra varsa çocuklarımın ödevlerinde yardımcı oluyorum, yoksa birlikte oyun oynuyoruz. Onlar uyuduktan sonra eşimle çay içip sohbet ediyoruz. Sonra beraber kitap okuyoruz.
-- Çok sıkıcı bir programın varmış. Bir-iki akşam her neyse de her akşam, her akşam insanın canı sıkılır. Ne bileyim insan en azından akşamları bir haberlere göz atar...
-- Akşama kadar yeterince canım sıkılıyor. Bir de evde moralimi bozmak istemiyorum. Nerede can sıkıcı bir olay varsa onu bulup koyuyorlar. Dikkat çeksin diye iyice allayıp pulluyorlar. Bir-iki akşam her neyse de her akşam, her akşam insanın canı sıkılıyor, dahası morali bozuluyor.
-- Dalga geçme, doğru söylüyorum ben.
-- Ben de doğru söylüyorum. Bak sana bir şey anlatayım. Geçen akşam annem aradı. Bana bol bol dua etti. Duasına amin dedim ama neden dua etti, biliyor musun?
-- Neden?
-- Kadıncağız İstanbul’u televizyondan ve izlediği haberlerden biliyor. Haberlerde de nerede can sıkan bir şey varsa onu koyuyorlar. Bütün bunları izleyince kadının yüreği ağzına gelmiş. Sonra hemen beni aramış. Söylediği şey şu:
“Evladım, Allah yardımcınız olsun! Siz orada ateşler altında yaşıyorsunuz. Kendinize çok dikkat edin. O gözü dönmüş katil insanlardan uzak durun oğlum! Hırsızlara karşı da çok dikkatli olun...”
Anne bütün bunları nereden çıkardın, diye sordum. Dün akşam hepsini izledim, bunların hepsi sizin orada olmuş, dedi. İyi ama ben hiçbirini duymadım, dedim ve gerçekleri anlattım. Nasıl rahatladı, bilemezsin. Yani anlayacağın ben burada rahatım ama annem orada rahat değil. Her şeyi televizyonda gördüğü gibi sanıyor.
-- Tamam bu konuda sana hak veriyorum. Ama ertesi gün işe gittiğimde arkadaşlarım akşamki haberler hakkında konuşuyorlar. Ben cevap veremeyince kendimi cahil gibi hissediyorum.
-- Sana bir şey diyemem ama ben başkalarının benim hakkımda iyi düşünmeleri için zamanımı ve sağlığımı bozamam. Ama her şeyden bütün bütün elini eteğini de çek demiyorum tabii. Sabahları işe on dakika erken gidersen hiç bir sıkıntın kalmaz. Ben öyle yapıyorum. On dakikada akşamki haberlerin hepsini internetten öğreniyorum.
-- Aslında sana gıpta ediyorum. Sanırım seninle biraz arkadaşlık yaparsam ben de rahatlayabilirim.
-- Deneyebilirsin...
YORUMLAR
Katılmamak mümkün değil,tv haberlerini ben de çok izlerim ama inanın insan zamanla doğru ve yanlış haberi ayırt edebiliyo,yani ne kadar allayıp pullasalarda yalan yalanlığıyla hemen sırıtıyo.Şu da bir gerçekki sevdiklerinle yudumladığın bir bardak sıcak çayın tadı bir başka güzeldir.Güzel di okumak yazınızı..Saygıyla