- 1200 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Hoşça-Kal
Sürüp giden yaşamlar…
Ardından seyrettiğimiz yolcular…
Kimisine el sallarken, kimisinin ardından su döktüğümüz sevdiklerimiz. Kimisi de umarsızca giderken, gidişini seyrettiklerimiz…
Dudaklarımıza kadar iç titremesi geçirdiğimiz anlar anısına…
Elinde bavulun, yüzünde o ifade. Kriz geçirdi ellerinde yüreğim. Biriken damlalar akmamak için sıkıca tutunuyordu, kayalara. Bakıyorduk boş boş birbirimize. Dökülmüyordu dudaklarımızdan nameler. Yok olmuştu tüm kelimeler dilimizde. Format yemişti, beyinlerimiz. Tek bir cümle çıktı dudaklarının arasından, ardını dönerken.
“Sus sevgili! Yalvarırım sus.”
Susmasaydık, susturmasaydın. Dökülseydi dudaklarımızdan; “seni seviyorum”lar. Diyebilseydim sevgimle/kal. Dinleseydin kalbimin sesini, okusaydın gözlerimden akan seni. Duyabilseydin adını sayıklayan yüreğimi. Ben de kurmasaydım istek kipli cümleler… Dursaydın be adam! Hoşça/kal deseydim.
Durmalıydın.
Durmadın oysa…
Tükenmeye yüz tutmuş vücudumu, soğuk bir zemin üzerine yıkık bıraktın. El sallamama bile izin vermedin. Hoşça/kal diyebilseydim sana. Sen de hoşça kalsaydın yanı başımda, baştan sona değiştirirdik bu denemeyi. Başka yazılırdı bu satırlar, başka yazardı bu kalem.
Kalmalıydın.
Kalmadın oysa…
Karanlık çöktüğü her vakit çaresizce sana susuyorum. Gidermiyor susuzluğumu hiçbir şey. Bir özlem krizi dolaşıyor damarlarımda. Hasret tohumu ekiyor, gecenin kuytu bulduğu köşelerine. İtiraf edemiyorum, özledim diyemiyorum. Sustukça alev oluyor içimde. Sönmesini beklerken her geçen gün biraz daha diriliyor. Öldüremiyorum içimdeki seni. Kıyamıyorum sevgimize.
Kalsaydın diye başlıyor, tüm cümleler. Dursaydın diye küfrediyor, tüm düşüncelerim. Siyaha çalıyor, bütün benliğimi.
Durdurabilseydim…
Kalsaydın…
Ne farklı olurdu oysa…
Şimdi; nöbetleşe sancılar yaşıyor, sevdamız.
<<< Yüreğim tren garı; her gün birilerine el sallamakla tamamlıyor günü. >>>
Aralıkikibindokuz
“Kurmacasal”