- 2606 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
OKULLARDA ŞİDDET
2009–2010 Eğitim ve Öğretim yılı başladı. Bu vesile ile öğretmen ve öğrencilere başarılar, velilere kolaylıklar dilerim.
Kuşkusuz okullar bilgi, beceri ve olumlu davranışların kazanıldığı, var olanların geliştirilip pekiştirildiği ilim ve irfan yuvalarıdır. Ancak, her şeyi tozpembe görmek de olası değil. Doğal olarak çeşitli sorunlarda var. Bu sorunlardan biride genel anlamda şiddet sözcüğü ile ifade ediliyor. Bu sorunun bakış açısına göre birden çok nedeni olduğu kuşkusuzdur. Şimdi kendi bakış açımdan yansıyanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her şeyden önce aile var olayın odağında. Ailede çocukların tüm yönleri ile sağlıklı bir biçimde yetiştirildiğini söylemek olanaklı değil ne yazık ki. Kelimenin en basit anlamı ile çocukların örselendiği gerçeği var. Klasik ailede roller çok ilginç ve bir o karda da düşündürücü. Şöyle ki; baba evin komutanı, anne çavuş, ya da onbaşı, çocuklar rütbesiz asker rolünde. Roller bu biçimde örgütlenmiş ne yazık ki. Şimdi birileri bunu okuyunca abarttığımı düşünebilir. Bu benim bakış açımdan görülen gerçekler. Sizlerde çeşitli varsayımlarla olayı irdeleyebilir, kendi gerçeklerinizi dile getirebilirsiniz. Hiç şüphe yok ki, buna saygı duyarım.
Her hangi bir konuda ailede karar alınırken, çocuk bu kararla ilgili düşüncesini özgürce söyleyebiliyor mu, karara katılıyor mu? Bırakın söylemeyi, aile büyükleri çocuklarının fikrini alma konusunda bir girişimde bulunuyor mu? Durum böyle olunca çocukla arada kurulması gereken sağlıklı diyalog olasılığı ortadan kalkmış olmuyor mu? Yani çocuk ailenin bir bireyi ve ailede önemli olduğu inancını hissetmiyorsa, özgüven sorunu oluşmaz mı? Buda çocuk üzerinde dışlanmışlık etkisi yaratmaz mı?
Okullardaki genel tutum ve davranışın çocuk ya da ergen psikolojisi ile uyuşmada yetersiz kaldığı gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Bu konuda idareci ve öğretmenlerin daha duyarlı olma zorunluluğu vardır.
Çevre, kalıtımın dışında kalan her şeydir ve bireyin yaşamında önemli bir etkiye sahiptir. Çevrenin negatif öğeleri şiddeti besleyen, destekleyen unsurlardır. Bu konudaki sıkıntıları radikal çözümlerle ortadan kaldırmak zorunluluğu vardır.
Tabi bir de görsel, işitsel medya var. Günümüzde şiddeti özendiren en önemli unsur belki de bu. Ne hazindir ki, medya özgürlüğü kalkanına sığınılan bu girişimlere bir yaptırım söz konusu değil. Bireylere kötü örnek olan, özellikle şiddeti özendiren bir özgürlük olamaz diye düşünüyorum. Çağdaş ölçütlere evet, ancak toplumsal barışı bozan tüm unsurlara hayır demek yanlış olmaz.
Özetlemek gerekirse yukarıda sıralanan olumsuzluklar giderilemediği sürece, sorunu ortadan kaldırma olasılığı hayli zayıftır. Bireysel olarak ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin bu yetersiz kalacaktır. Toplumsal bir uzlaşı ile ve tüm kurum ve kuruluşların ortak katılımı sağlanarak bu sorunu çözmek mümkün olabilir. Bunun içinde topyekûn yeniden yapılanma anlamında bir eğitim verilmelidir. Ölçütleri çağdaş dünya ölçütleri ile çelişmeyen, ancak ülke koşullarını ve gerçeklerini göz ardı etmeyen bir eğitim.
Daha güzel ve aydınlık yarınlarda birlikte olmak dileğiyle…
Ramazan ALEMDAR
Bir zorba bin sopayla gezer bir gülücük bin zorbayı ezer.
Güç ile şiddet evlenmiş çocukları canavar olmuş.
Elini korkak alıştırma, uzan ve kucakla arkadaşını.
Silahın gerçekse dostların, dostların sahtedir.
Zor, adaletin kapısını da çiviler.
Usulca söylersen (d)uyarım, bağırırsan (d)uymam.
Hoşgörünün olduğu yerde şiddetin gölgesi bile düşmez.
Ne zaman sevgisiz kalsam, kendimi daha çok üşümüş duyumsarım.
Kalacak derin izi bilseler döver mi çocuklarını yetişkinler.
Suya attığın taşın dalgası sana kadar gelir.
Sevginin gücü bileğimden güçlüdür.
Gözlere öfke doldukça sevgi görünmez olur.
Sevgiyle kalkan el şiddetle inmez.
Yıkmak sadece bir an, oysa onu yapmaktır yaşam.
Yemeğin tuzu, cezanın dozu.
Kavgayla düşman, sevgiyle dost kazanılır.
Her öfkeli yumruğu, sevgiye aç biç yumruk yönetir.
Sopayla eğitilenin korkuları, umutlarından büyük olur.
Demir dövülerek çocuk sevilerek işlenir.
Öfkeyle ateş sönmez.
Bileğinin yerine yüreğini kullan.
Dayağın aklı olsaydı cennetten çıkmazdı.
Kin ve nefret yedek oyuncudur yürekte sevgi ve şefkat olmadığında sahaya çıkar.
Şiddete karşı yüreğinde yeşil bir dal sakla.
Öfkenin yararı da sevginin zararı da senindir.
Yumruklarıyla konuşanın çığlığını kimse duymaz.
Çocuğa vurulan her tokat geleceğe indirilen darbedir.
Dayak güçsüzün silahıdır, güçlü olan aklını kullanır.
Dövebildiğin kadar değil sevebildiğin kadar kazanırsın.
Kitap tutan eller, dayağın cehaletini yener.
Çocuğu sevki çocuğunda çocuğunu sevsin.
Çocuğunu döven yedi göbek torunlarını döver.
Sevgiyi daima yaşat.
Sopaya uzanan elin, küfre dolanan dilin sahibi olmaz.
Çiçeğin duyduğu acıdır; dalından koparıldığında verdiği koku!
YORUMLAR
Kutlarım Ramazan Bey, eklenebilecek bazı şeyler olmasına rağmen yazınız güzeldi,Ülke savunmasının topyekün yapılması gerektiği gibi eğitim de artık bu çağın gereği olarak topyekün ele alınma gerekliliğini ortaya koymuştur.Kaleminize sağlık, sevgiyle ve mutlu kalın...