AŞK KALEMİ
AŞK KALEMİ
Akşamı zor ediyordu delikanlı. Çalıştığı işyerinden koşar adımlarla gidiyordu, tek kişilik yuvasına.
Dışardan izleyen de, evde onu dörtgözle bekleyenlerin olduğunu sanırdı. Acele ayakta birşeyler atıştırıp geçti
bilgisayar başına. Ne kadar edebiyat sitesi varsa dolanıyordu tek tek. Şiirler, yazılar ailesi olmuştu.
Onlarla gülüp onlarla ağlıyordu.
Bir kaleme tutuklu kaldı. Yıllardır aradığını bulmuştu sonunda. Herbir şiir dizesinden aldığı ilhamla
yazdığı şiirlerin tadına doyamıyordu kendi bile. Sitedekiler hayrandı şiirlerine. Bilmiyorlardı şiir kaynağını.
’’Aşk kalemim’’ adını verdi tutuklu kaldığı kaleme. Her gece şiir üzerine yazışmalar, atışmalar derken
bir yuva kuruldu sanalda şiir üzerine. Şiir yuvaları, dizeler yataklarıydı. Aşkın en güzeli yaşanır oldu.
Alışkanlık ve tutkuya dönüştü aşk geceleri.
Delikanlının aşk kalemi rahatsızlandı bir gün. Siteye uğrayamaz oldu. Çünkü Hastaneye kaldırılmıştı.
Delikanlı çılgına döndü. Ne ismini biliyordu, ne adresini, ne telefon numarasını. Çaresizlik içinde bekleyişe geçti.
Koskoca bir boşlukta bekleyiş. Bilgisayar başında saatlerce bekliyordu, yalnızca bekliyordu. Ne bir şiir okuyor, ne bir yazı.
Kendi de yazamıyordu artık. Kalemi kırılmıştı sanki, aşk kalemi olmayıca...
Gene koşar adımlarla geldiği evinde, umutsuzca açtı bilgisayarını. Beklemeye durdu, derken bir mesaj aşk kaleminden.
’’ÇILGIN YÜREĞİM, GELDİM...BENİ ARADIN MI?’’Delikanlının gözyaşlarıyla klavye ıslanırken, ardı arkası kesilmedi dizelerin.
Bonbardımana tutuldu aşk kalemi. Sabaha kadar sürdü sohbetleri. Sonunda karar verildi sanal gerçek olmalıydı.
Gerçek bir yuva kurulmalıydı. Bu özlem dinmeliydi. Delikanlı bir demet kırmızı güllerle,pazar günü saat 13.00’da gidecekti
anlaştıkları yere. Aşk kalemi bulacaktı onu, parola söylenecekti karşılıklı. Aşk kalemi ’’çılgın yürek’’ derken delikanlı
’’Temiz yüreklim’’ diyecekti.
Beklenilen gün geldi. İki güzel yürek heyecanla buluşma yerlerine gittiler. Büyük bir parktı gittikleri yer.
Kocaman bir parkta tekbir ağaç vardı diğerlerinden farklı, o ağacın altında buluşacaklardı. İkiyüz yıllık kavak ağacı.
Delikanlı 12.45’te ağacın altına geldi, heyecanla etrafı izlemeye koyuldu.
Onbeş dakika bekleyeceğim seni derken, saatler geçti ne gelen var ne giden. Akşam karanlığı çökmeye başlayınca,
delikanlının umutları soldu. Üzgün, yorgun bir vaziyette parktan çıkarken, kapı girişindeki bankta oturan çok yaşlı,
yüzünde derin çizgileri olan ve ağlayan bir kadını gördü. Elindeki kırmızı gülleri ona uzattı. Ve ’’sizinde mi beklediğiniz
gelmedi, üzülmeyin...’’ deyip ayrıldı parktan.
Evine ulaşır ulaşmaz bilgisayar başına geçti. Bir mesajı vardı aşk kaleminden ’’GÜLLERİN ÇOK GÜZELDİ, SENİN GİBİ GENÇ’’
Ve o geceki şiirini yazdı aşk kalemi
Bırakalım sanalda kalsın sevdamız
sen şiir yaz, ben gölgesinde nefes alırım
Ben şiirle yaralıyım, sen kanımla beslen
Görmesin gözün cismimi
Şiirlerde buluşalım
Temiz yüreklim de bana
Sözlerinle ısınırım
Sen se, benim çılgın yüreklimsin
Soldurmasın bakışlarım gözlerini
Acıtmasın aklarım ruhunu
Şiirlerde buluşalım
Ey sevgili
Yücelerden gelir dizelerin
Ben tepelere bakarım
Bedenim topraktır
Sen anlat, ben dinlerim
Şiirlerin başımda taçlanır
Ben yaşlı bir kavak ağacı
Sense yeni fidan çınarsın
Ben hazan yaprakları dökerim
Sen se, yeşertirsin yapraklarını
Şiirlerde buluşalım
Ayrı sulardır yüzdüğümüz
Senin suların okyanus
Bense kıvrım kıvrım dolanan
küçük nehirlerdeyim
Kah batar bedenim, kah çıkar su üstüne
Küçük nehirlerde dolanmaktayım
Boğulurum sularında
Şiirlerde buluşalım
Hapsetmesin varlığım bedenini
Özgürlüğüne kanat aç
Ben topraktan seyrederim
şiirlerde buluşalım...
20 aralık 2009/nilkurt
Öykü ve şiir tamamıyla kurgudur...
YORUMLAR
yüzünde derin çizgileri olan ve ağlayan bir kadını gördü. Elindeki kırmızı gülleri ona uzattı. Ve ’’sizinde mi beklediğiniz
gelmedi, üzülmeyin...’’ deyip ayrıldı parktan.
Evine ulaşır ulaşmaz bilgisayar başına geçti. Bir mesajı vardı aşk kaleminden ’’GÜLLERİN ÇOK GÜZELDİ, SENİN GİBİ GENÇ’’
Ve o geceki şiirini yazdı aşk kalemi
Sevgili Nilkurt, öyle güzel bir öykü, etkilenmemek olası değil... Aslında kurgu diyemeyiz....Öyle gerçek ki yazdıkların...Ne çok yuvalar kurulmuş ,duyarız ,bu sanal tanışmasından sonra...Ve mutlu olunmuştur.
Önce, birbirini görmeden , ruh güzelliğinin ortak paydasında buluşma ve ardından , sonsuz beraberliğe adım olurdu ...Toplum kurallarımız öne geçtiği için. ruhen anlaşılsa bile, karşılaşmada bir taraf gizler işte böyle kendini ve koşullar eşit görülmediğinde ( fiziksel olarak ) gizler kendini ,yürek paramparça olsa da.
Oysa kimbilir, genç ,görseydi Bayanı, sevdalısını, ruh ikizini. Vazgeçmeyecekti ondan ve ve atılacaktı mutluluğa adım, kimsenin ulaşamadığı....
Evet, ben de diyorum ki, böylesi bir buluşma sonu, mutlu son olmalıydı, diğer sevenlere örnek olsun diye...Belki de bu öykünün devamını yazmalısınız diye düşündüm...
Bu burada kalmamalı . Güzel bir dizi olurdu...
Sevgiler...Şiir de bütünleşmiş. Üç gündür şiddetli BAŞ AĞRIMDAN, yorum yapmadım şiirinize...
İki yorumu da burada kabul edersen sevinirim....
Şiirlerde buluşalım. Evet, oysa biz şiirlerde buluştuk ve gerçeğe dönüştürenlerdeniz. foça 'da birçok yazın dostu buluştu...dostça, kardeşçe....Seni tanıdığıma memnun oldum Deli Yürek.
nur benlioğlu tarafından 12/26/2009 2:29:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
nur benlioğlu tarafından 12/26/2009 2:32:08 AM zamanında düzenlenmiştir.
Hapsetmesin varlığım bedenini
Özgürlüğüne kanat aç
Ben topraktan seyrederim
Sevgili arkadaşım harika bir yazıya imza atmışsınız. Çok etkileyici. Yazında, şiirinde çok güzel. Ben de suskunadam'a katılıyorum. Bu yazdıklarınızı, pek çok kişi yaşamıştır. Aslına bakarsan, ben diyorum ki, insanlar gerçek hayatta anlaştığı kişilerden daha çok burada anlaşabiliyorlar. Çünkü burada, fiki durum, eğitim durumu, maddi durum hep arka planda kalıyor. Kişeye kendi olduğu için değer veriyor ve tanıyoruz. Tıpkı, benim seni, sen olduğun için sevdiğim gibi... Biz artık sanal değiliz. Birimiz bir gün olmasak hemen gözlerimiz arar onu. Bak Nermin yok on beş gündür. Nasıl da özledik değil mi. kutluyorum.... sevgilerimle...
Öykü de, şiir de, konu da çok güzel ve etkileyici. Hatta kurgu olmasa da inanın şu anlattığınızın değişik versiyonlarını çok yaşayan olmuştur.
Ben öyküde sadece "Sanal" sözcüğüne takıldım. Bana göre "Sanal"; sadece rüyalardır. Yani kişinin bilinç dışı yaşadıklarıdır. Oysa burada kişiler kendi bilinçleri ile kişiliklerini ortaya koymaktalar. Kimi arkadaşımız bana bu konuda, "Ama yalan çok burada" der... Oysa düşünürsek, günlük hayatımızda da iyi oynayan ve maske takan o kadar insan vardır ki...
Yani bana göre yazan parmaklar gerçekse, yazdıran beyin gerçekse, yürek gerçekse buradaki kişilikler de gerçektir...
Konu dışı oldu belki ama, o kelimeye hep takılırım... :)
Sevgi ve selamlarımla...