Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk
@engintatliturk

Mont

20 Aralık 2009 Pazar
Yorum

Mont

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1010

Okunma

Mont

MONT

Başarılarımı kendimden bildim ve gizli açık öğündüm. Gurur’a düştüm. Rabbime ve kadere nankörlük ettim bilmeden. Şükürler etmedim hiç. Kabiliyetlerimi Allah rızası için kullanmadığımdan büyük imtihanlar geçirdim ve dibe oturdum.
Dibe oturduğumda anladım ki dünya makinesinde görevi planlanmış bir somunum sadece. Daha yararlı bir parça olmadığıma üzüldüm tabii. Somunlarda lazımdı bu makineye. Satranç piyonsuz oynanır mıydı? Somun olduktan sonra Rabbime şükretmeye başladım. Ne mutlu bana ki; şükrü öğrenmek için her şeyimi tüketmişim. Çok şey işitiyor, görüyor, paylaşıyorduk. “ Ülkemde suç sayılsın fakirlik” diye haykırıyordu Türklerin atası Oğuz Kağan binlerce yıl ötesinden. Ama oğuzun halkı da Çin’den fakirdi.
AĞLASANA NE DURUYON GÖZLERİM
Ağlasan ne duruyon gözlerim
Vatan garip iller garip ben garip
Öksüz yavrularım yetim kızlarım
Dağlar garip çöller garip ben garip

Yalnız ben değil cihan perişan
Yurt sahipsiz fakir insan perişan
Yabancılar girmiş bostan perişan
Bülbül garp güller garip ben garip

İzzeti sabreyle ferman Allah’tan
Gün gelir düzelir devran Allah’tan
Memleket hastadır derman Allah’tan
Millet garip kullar garip ben garip
Ali İzzet
Dünya zevklerinden hiç faydalanamayan bu büyük milletin şükürcü olduğu muhakkak ama hiç mi ahdi kalmıyor? Bir hikâye anlatayım:
İşitiyorum ki; güneşin doğuşu ve batışı pek güzel, dere kenarında suyun üzerine doğru sarkan ağaçların manzarası pek latifmiş. Ve havada uçan kuşlar, uçuşan rengârenk kelebekler görülecek şeylerden imiş.
İşitiyorum ki; geceleri ay ışığı altında görünen manzarada bir başkaymış. Deniz içinde beyaz yelkenli gemiler akıp gidermiş.
İşitiyorum ki çiçeklerim renkleri pek latifmiş. Dereler, dağlar, çayırlar, sular, ormanlar, özellikle fecir zamanları o kadar güzel, o kadar şirin imişler ki; Bu kadar azamet ve ihtişam karşısında insan, bunların yaratıcısına tevekkül eder, Rabbine secdeler edermiş.
Fakat ben, ne gürültüsünü işitmekte olduğum denizi, ne o bin bir renkli çiçekleri, ne gökyüzünü, ne güneşi, ne kuşları görmediğimden dolayı müteessir değilim. Bu halimle de çok çok secde ediyorum.
Şu fani âlemin güzelliklerinden hiç birini arzu etmiyorum. Cennette göreceğim ama, bu fani alemde de bir kerecik görebilseydim anacığım!...
Ahrette beklide çok müreffeh olacaktık ama bu fani âlem de de azıcık ahdimizi alsaydık ne güzel olurdu.
Ortaokul son sınıfta iken babam, çift taraflı giyilebilen bir montkomer almıştı. Bazen lacivert bazen beyaz tarafını giyerdim. Oldukça severdim. Sağ yan cebine koyduğum tükenmez kalemim akıp, metal para büyüklüğünde leke yaptığı gün çok üzülmüştüm. Daha ilk haftasında oluşan bu lekeyi tam olarak çıkaramadık. Beyaz tarafı giyince biraz belli oluyordu.
Bir gün top sahasında unutarak kaybetmiştim. Kendimi kötü hissedip alana küfürler ediyordum. Onu yakaladığım da canını okuyacaktım. Tepebaşı küçük yerdi bir gün mutlaka karşılaşacaktık eğer burada giyerse.
Babam olayı çok sakin karşılıyordu. “ Oğlum, ihtiyacı olmasa başka birinin giydiği montu neden alıp giyer bir delikanlı?” diye soruyordu. Öyle ya, ben başkasının bir şeyini giymezdim ki.
Aradan geçen zamanla biraz yumuşamıştım. Otobüste yanına oturduğum yaşıtım delikanlı, ellerini kavuşturmuş lacivert montkomerine sıkıca sarılıp uyumuştu. Son durağa geldiğimizde dürterek uyandırdım. “ Son durak, inmeyecek misin?” dedim. “ Sağ ol kardeş” dedi. Yanımdan geçerken montu açıldı ve beyaz yüzdeki lekeyi tanıdım. Evet benim montumdu bu ama delikanlıya o kadar çok yakışmıştı ki. Ona sarı8lıp uyuyuşunu izlemiştim.
O montu ben de çok sevmiştim ama onun gibi sıkıca hiç sarılmamıştım. Sevmenin, istemenin yetmediğini, Sevdiğine sıkıca sarılmanın ve bunu hissedip hissettirmenin şart olduğunu o gün anlamıştım.
O yaşta aldığım dersi unuttuğum içindir beklide, sevdiğim ve elimdekileri Rabbim başkalarına verdi. Şükredin, sevin, sıkı sıkı sarılın.
Dünya adalet değil imtihan salonuydu. Kimine mısır ekmeği kimine baklava börek veriyordu. “ Dünya kadar aklın olana kadar, bir avuç a… olsun
Olsun yeter” derler isyankârlar. Tamamen haksız da değiller.
Elinizdekileri kim kazandı? Kimin? Sorularına İnşallah “ Ben” demiyorsunuz.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mont Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mont yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mont yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
20.12.2009 23:45:45
10 puan verdi
satır satır duygulu ve içtendi...

kutladım kıymetli kalemi...

duamla inş....
sevdapınarı
sevdapınarı, @sevdapinari
20.12.2009 23:11:09
10 puan verdi
BU GÜZEL YAZIYA 10 TAM PUAN VERİYORUM.SEVGİYLE KAL HOŞÇAKAL.GÜLHAN KESKİN.
sevdapınarı
sevdapınarı, @sevdapinari
20.12.2009 23:09:45
10 puan verdi
MERHABA ENGİN ÇOK GÜZEL BİR YAZI OKUDUM TEBRİKLER.EVET SEVDİĞİMİZ HER ŞEYE DÖRT ELLE SARILMALIYIZ.AYRICA YAKINIMIZDAKİ SEVDİĞİMİZ İNSANLARA ONLARI TAMAMEN KAYBETMEDEN ÖNCE HER FIRSATTA SEVDİĞİMİZİ SÖYLEMELİYİZ.BAZI ŞEYLERİN DEĞERİNİ ONU KAYBETTİKDEN SONRA ANLARIZ.SEVGİYLE KALIN HOŞÇAKALIN.GÜLHAN KESKİN.
Ağyar
Ağyar, @agyar
20.12.2009 22:20:04
"Bir gün top sahasında unutarak kaybetmiştim. Kendimi kötü hissedip alana küfürler ediyordum. "

Ortaokul yaşlarında eğer "Akşemsettin" değilsen böyle tepkiler gayet normal Enginciğim, kötü olanı ellisinde bile böyle hissetmek.

Bende öyleyedim o yaşlarda. Şimdilerde andropoz çağına yanaştıkya ondanmıdır nedir, eskiden “dualarımda hep isterdim, şimdi hayırlısıysa ver ya Rab diyorum, eskiden ayağım taşa takılsa hemen suçlu aradım, şimdi biri kafama taş atsa kendimden biliyorum, eskiden gözlerim “şahin” görüşlü, gönlüm atmaca bakışlıydı yırtıcı ve gururlu, şimdi ikisi de “güvercin” huylu çekingen ve uysal,

tebrikler, selamlar


su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
20.12.2009 19:00:19

bu sayfayı takip ediyorum aslında

kısa kısa da olsa yazının arasında kendime pay çıkaracak bir şeyler hep buldum

kutluyorum yazarı

saygılarımla


bezm-i cihan
bezm-i cihan, @bezm-icihan
20.12.2009 18:34:19
6 puan verdi
dili anlaşılır, duru ve güzel bir yazı,

mont kavramında aslında sarıldığımız benliğimizdir.

tebrik ederim...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
20.12.2009 18:24:46
Anlaşılabilir olduğum için çok mutluyum.
Bütün okuyan ve yorum yapan dostlarıma teşekkür ederim.
Saygılar.
ilknur doganay
ilknur doganay, @ilknurdoganay
20.12.2009 14:59:46
İçerik bakımından oldukça zengin buldum, evet sevdiklerimize bizim olanlara sıkı sıkı sarılmalıyız, onlar her zaman bizim olsun istiyorsak...

Saygılar ve selamlar
Haticcay
Haticcay, @haticcay
20.12.2009 14:27:46
10 puan verdi
Benim oğlumda aynı yaşlarda çok beğenerek severek aldığımız montu, ilk haftasında top sahasında çaldırmıştı...
Montunuzu tekrar görmeniz ilginç olmuş. Ve düşünceler sorgulamalar harika... İbretlik, bundan sonrası için ders almasını biliriz; inşallah çok geç olmadan...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
20.12.2009 13:12:22
engin kardeşim uslup su gibi... başladınmı bitiriyorsun...içerik ders veriyor kutluyorum çok güzeldi..saygılar...
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
20.12.2009 12:32:17
gelen her musibeti kendi hatamızdan ,her nimeti Rabbimizden bilirsek üzülmeyiz ,çok hassas bir konu işlemişsiniz saygılar
Eser Akpınar
Eser Akpınar, @eserakpinar
20.12.2009 11:35:22
hep kaybedilenin değeri anlaşılır, değil mi? güzel bir öğretidir, aslında. yerini alan'a sarılmamızı, sahipken değerini anlamımızı sağlayan. iç hesaplaşmalar, konuşmalar bitmek, tükenmek bilmiyor, değil mi? Saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.