- 2583 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NEVRUZUN TÜRK KÜLTÜRÜNDEKİ YERi
Her milletin hafızasında yer etmiş, silinmez mürekkeple yazılmış önemli günler mevcuttur. Öyle ki bu günler, bir milleti oluşturan bütün fertlerin acılarını, sevinçlerini, heyecanlarını bir başka deyişle söz konusu milletin kültürünü yansıtırlar. Milli bayramlar, bu izaha uygun olan belirli ve önemli unsurlardır. “Nevruz” da milli bir bayramdır.
Nevruz köken itibarıyla Farsça bir kelime olup; “yeni” manasına gelen “nev” ile “gün” anlamına gelen “rûz” kelimelerinin birleşimi neticesinde oluşmuş “yenigün”manasına gelen birleşik bir kelimedir. Kültürler arası etkileşimin doğal bir sonucu olarak; Türkler, Farslar, Kürtler, Arnavutlar, Gürcüler ve Afganlarca benimsenmiştir. Bu milletlerce sahiplenilmiş olan Nevruz Bayramının başlangıcı milattan önceki yıllara dayanmaktadır. Nevruz Bayramı olarak kutlanılan gün Türklerin inancına göre “Asena”adlı dişi bir bozkurt rehberliğinde etrafı dağlarla çevrili Ergenekon denilen yerden çıktıkları gündür. Orta Asya Türklerinde baharın gelişi önemli bir yere sahipti. Kışın gelmesiyle birlikte her taraf sakinleşir, doğa alabildiği en sade şeklini alır. Baharın gelmesiyle birlikte çiçekler açar, çayırlar yeşerir, göz alabildiğine her yer renk cümbüşüne döner. Bu sefer doğa kışın aksine alabildiği en canlı şeklini alır. Bu hâdise Türklerin yaşadığı coğrafyadan dolay 21 Mart’a tekabül ederdi. Türkler bu canlılığın, hareketliliğin getirdiği o sevinçle, heyecanla 21 Mart gününü bahar bayramı olarak kutlanmaktadır. Yakın tarihten Osmanlı Devletinde de kutlanan Nevruz “Nevruziye”adı verilen şenliklerle, coşkuyla kutlanırdı. Osmanlı sarayında Nevruz günü Hekimbaşı özel macun kaynatır, başta padişah olmak üzere akabinde devlet büyüklerine ikram edilirdi. Nevruziye adı verilen bu macun hala Manisa’da 21 Mart’ta yapılmaktadır. Nevruz’un Türk Edebiyatı’nda göz ardı edilemeyecek bir yeri vardır. Türk Edebiyatına Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem, Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Ayrıca Türk Destanlarından biri olan Ergenekon Destanı’nda da bahsi geçmektedir. Tüm bunlar Nevruz’un Türk Kültürüne olan katkısının somut delilleridir.
Nevruz şu anda Asya Kıtasının büyük bir bölümünde Mart ayının gelmesiyle birlikte coşkuyla kutlanmaktadır. Birçok milletin kültür değerlerinde önemli bir yere sahip olan Nevruz Türklerde de bugüne kadar nasıl önemini kaybetmeden kutlanmışsa bundan sonra da aynı hazla kutlanacaktır.
İbrahim KILIÇBAY