- 1589 Okunma
- 38 Yorum
- 0 Beğeni
'WHO' is terorist ?
Her zamanki gibi günlük gazetelerimi okurken bir habere hem çok güldüm hem de çok düşündüm. Haberde şöyle diyor;
’Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hastalığın aciliyet derecelerini sembolize eden ’sarı- kırmızı- yeşil’ yön şeritleri Batman’da sakınca yarattı!
400 yataklı Bölge Devlet Hastanesi acil servisindeki şeritler, iddiaya göre, terör örgütünün renklerini simgelediği gerekçesiyle polis tarafından fotoğraflandı ve ardından Başhekim Erol Çeliker’in talimatıyla söküldü. SES Şube Başkanı Deniz Topkan, şeritlerin valilik talimatıyla kaldırıldığını ileri sürerek, “Dünyanın her yerinde var. Kırmızı ağır hastaların tedavi görmesi gereken yönü, sarı acil olmayanları, yeşil ayakta tedavi olacakların gideceği yönü gösterir” dedi. (dha) ’
Bu nasıl bir anlayış gerçekten de anlamıyorum. Bir renk ya da renkler bir yerlerin nasıl tekelinde olabilir? Renkler nasıl terörist olabilir? Sarı, kırmızı, yeşil renklerini bir örgüt kullanıyor diye şimdi bizler bu renkleri kullanmıyacakmıyız? Afrika ülkelerinin bir çoğunun insanları ya da devlet yetkilileri ülkemize gelince onlara ’soyunun’ ya da ’gelmeyin bu renkteki bayraklarınızla’ mı diyeceğiz? Ya da Galatasaray takımına ’ ya sizlerin forması sarı, kırmızı ve yeşil çim sahayla birleşince terörist oluyorsunuz’ deyip koca sahayı maviye mi boyatacağız? Trafik lambaları da sarı, kırmızı, yeşil deyip ışıkların birinin rengini mi değiştireceğiz? Selçuklu İmparatorluğu’nun renklerine de mi teröristtir diyeceğiz? Selçuklu İmparatorluğu’nun bayrağının renkleri de sarı, kırmızı ve yeşildi. Ya Osmanlı İmparatorluğu’nun ordularının Sancak bayraklarına ne demeli?
Sarı, kırmızı, yeşil Kürt’lerin rengi; siyah anaşistlerin rengi; mor kadınların rengi; kırmızı Komünistlerin rengi; mavi Sosyal Demokrat’ların rengi derken sanırım pek de geriye bir renk kalmadı ne dersiniz?
Farklı renkleri ne zaman bir zenginlik olarak göreceğiz?
Ülkemizde yaşayan farklı ulustan insanlarımızı ne zaman kendi renkleriyle, diliyle, diniyle, kültürüyle bağrımıza basıp ’sizler bizlerin kardeşisiniz’ diyeceğiz? Ne zaman onların renklerini ellerimize alıp onlarla birlikte halaylar çekeceğiz?
Ölümle barışın sağlanamayacağını ne zaman öğreneceğiz?
Hepinize çok renkli günler dileği ile...
Güldane Dal (20091219)
YORUMLAR
sevgili yoldaş, 10 yıl önce bir televizyonumuz vardı. ilk etapta açarken görüntü vermiyordu. ses de çızırtılıydı. kafasına hafif bir tokat atıyorduk. tokatla birlikte ses de görüntü de netleşiyordu.
sevgili yoldaş ülkeyi yönetenlerin beyni de böyledir.
bir zamanlar
kürt diye bir ırk yoktu (ilk tokat da realitemiz tanındı)
kürtçe diye bir dil yoktu (ikinci tokat da dilimiz tanındı)
kürdistan diye bir coğrafya yoktu.( üçüncü tokat da avrupanın yolu kürditandan geçer dediler.)
eeeeeeeeee dördüncü tokat ......
güzel ve anlamlı bir yazı
usta kaleme saygl. sevgl. selml
Alana yine dersler vermişsiniz Güldane... Yürekten tebrik eder, sevgiler, saygılar sunarım.
Bak aklıma geldi...Köyümüz kızlarından, Zenci, Alman, Fransız, İngiliz, Hatta yüzlerce, Rus çocukları var. Bunlar sırf aş kurbanları değiller, Emperyalist sistem dünyayı küçülttü. Yani şimdi o cocukları renklerine göre mi ayırmalı. Kapıya mı komalı.
herkessin herkes kadar bu toprakta insan olarak yaşama hakkı verilmeli. ve eğer insan olarak yaşam hakkı herkese verilirse, zaten şimdiyece oluşturulan düşmanlıkta ortadan kaldırılmış olacaktır. Emperyalistlerin böl yönet oyunu da son bulacaktır.
Tekrar kutlarım anlamlı yazınız için.
Evet gerçektende bu trajıkomik olaylar anlattıkça çoğaltılabilir
fakat bu son 21.isyan kürtlerde bir bilinç oluşturdu siyasallaştırdı
tek devlet-tek millet-tek dil, din,renk diyen köhnemiş asimilasyoncu zihniyete karşı, kürtler en erdemli en cesur ve
insani anlamda karşı duruşa geçtiler ve her fırsatta halkların kardeşliği şiarını yükselttiler, ne yasaklar ne ölümler,sürgünler
bu sloganın önüne geçemeyecek kertede artık...Sevgilerimle.
Sevgili beetles ben gerçekten bu matruşka paranoyasını bilmiyordum ama ben daha başkalarını biliyorum ve renk fobisi anatomisi ile ilgili bir kaçını da eklemek istiyorum yorumuma diğer arkadaşların bu paranoya saçmalığı dediğim şeyin ne olduğunu daha iyi anlatma adına;
---Otluca Köyü'nde oturan Yusuf Çiftçi, 2 katlı evini sarı, kırmızı, yeşile boyadığı için Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler tarafından 12 Aralık 2003 tarihinde, Hakkari merkezdeki işyerinden gözaltına alındı. Jandarma yetkilileri, yaklaşık 2 saat gözaltında tuttukları Çiftçi'ye sarı, kırmızı, yeşil renkli evinin fotoğraflarını göstererek, ifadesini aldı.
---- Batman’ın Kozluk İlçesi’nde 8’inci sınıftaki 8 öğrenci, yaptıkları sarı, kırmızı, yeşil renklerin yoğun olduğu gökkuşağı resmi PKK’yi yansıttığı gerekçesiyle okuldan 3 gün uzaklaştırıldı. Öğrenciler, "Bu haksızlık" derken, okul müdürü, "Kötü alışkanlıklara bulaşmasınlar diye ceza uyguladık" diye konuştu.
----- Batman’da da sarı kırmızı yeşil olan trafik lambaları, 1990’lı yıllarda “PKK rengi” denilerek yasaklandı. Yeşil renk ‘devlet gücü’yle maviye çevrildi. Tepkiler nedeniyle yasak 2004’te kaldırıldı.
---Mardin'de 1999 yılının 10 Kasım'ında Atatürk'ün anıtına sarı, kırmızı, yeşil renklerden oluşun çelenk bıraktıkları için Şoförler ve Otomobilciler Odası'nın başkanı ve yönetim kurulu üyelerine 'PKK'ye yardım ve yataklık ile propagandasını yapmak' suçlamalarıyla dava açıldı.
-----Yine Hakkari’de sahneye konulan bir tiyatro oyununda, dekor olarak kullanılan sinekliğin üzerindeki sarı, kırmızı ve yeşil de dava gerekçesi olmuştu.
---- 2006 yılında da Elazığ’ın Kovancılar İlçesi’nin Tepebağ Köyünde gerçekleştirilen düğünde sarı, kırmızı, yeşil renkli mendil sallayan Sultan Canpolat, Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘örgüt propagandası’ yaptığı gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
---06/07/2007, Mardin’de; sarı, kırmızı ve yeşil renkli puşi sallayan 9 yaşındaki Mizgin, emniyette 3 saat sorguya çekildi
---18 Haziran 2009'da Amed’de Büyükşehir Belediyesi binası önüne ekilen sarı-kırmızı-yeşil renkli çiçeklerle ilgili ‘PKK’yi simgeliyor’ denilerek suç duyurusunda bulunuldu. Polis, suç unsuru çiçeklerin fotoğraflarını da savcılığa iletti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından belediye binası önünde bulunan alana ekilen ve sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan çiçeklerle ilgili olarak, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü “PKK’yi simgeliyor” iddiasıyla suçduyurusunda bulundu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığınca bir süredir başlatılan orta refüjlerdeki düzenleme çalışmaları sürüyor. Çalışmalar kapsamında Büyükşehir Belediyesi önünde bulunan alana ekilen çiçeklerin PKK’yi simgeleyen sarı, kırmızı ve yeşil flamanın renklerinde olduğu iddiasıyla Emniyet Müdürlüğü tarafından Savcılığa suçduyurusunda bulunuldu. Polis, “PKK’yi simgeliyor” iddiasıyla yaptığı suçduyurusunda, çiçeklerin fotoğraf kayıtlarını da savcılığa iletti. Polisin suç uyurusu üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca görüntü ve fotoğraflar incelendikten sonra soruşturma başlatılıp başlatılmayacağına karar verilecek.
Sevgilerimle...
Bir dönem, rusyanın o ünlü matruşkalarından getirtip lokantasında tuzluk olarak kullanan esnafın, matruşkalar öcalana
benziyor saçmalığıyla hakkında bölücülükten dava açılmıştı. trafik ışıklarının renklerini dahi sorun yapabilen hastalıklı bir sistem bu sistem.Oysaki, sarı kırmızı yeşil kürtlerin bin yıllık geleneğinde var...Sevgilerimle.
Ben öncelikle hasteneye döşenen renkleri söktürten zihniyete söylüyorum sevgili aysegulguncan ve bu durumu da yazıma taşıyorum ve sizlerle paylaşıyorum...
Sarı, kırmızı, yeşil dediğiniz örgütün rengi olabilir ama aynı zamanda herkesin üzerinde ve her yerde kullanılan renklerdir. Şimdi bu renkleri yasaklamak mı lazım? Ya da hastaneden sökülmeli mi?
Ayrıca ben çok düşünürüm hatta 10 düşünüp 1 yazarım...
Rica ederim ben yorum yapan arkadaşların hiç birine söylemem yorum kirliliği falan yapıyorsunuz diye ama eğer karşıysam ben de düşüncelerimi belirtirim...
Sevgilerimle...
o paranoyak benim sanırım.
bunca süe sonra benim yorumum üstüne geldiğine göre yorum.
neyse kırmızı-sarı-tyeşili kabul edelim derken siz çok masumsunuz ve ben kabul etmeiyorum deyip bunlar terör örgütünün simgesidir diyerek kendi fikirlerimi dile getirdiğimde paranoyak ve saplantılı oluyorum dğeil mi sevgili güldane...
konunun bi taraflara çekilmesini arzu etmiyorsan 5 düşünüp bir yazmanı tavsiye edeceğim değerli arkadaşım.
neyse...
başka yorum yapmıyorum
ve tekrardan yorum kirliliğim adına affınıza sığınıyorum sevgili güldane...
paylaşım adına teşekkürler
Ben yazımda Türkiye toplumunda yaşanan ve yerleşik hale gelen paranoyalardan bahsetmek istemiştim ki bunlardan sadece bir tanesi de ülkemizde yaşayan Kürt halkına karşı duyulan önyargılar, aşağılamalar ve terörize etme durumu ile ilgili bir takım yalnış düşünceler ve davranışlardı ama yorumlardan görülüyor ki bu yalnış düşüncelerden burda da oldukça var... Yazımda ben herhangi bir örgütü anlatmıyorum, ya da ülke sınırlarını tehdit eden bir takım şeylerden de bahsetmiyorum, ben sadece Kürt halkı ile alakalı bir paranoya durumundan bahsediyorum... Bazı arkadaşlar konuyu neden özellikle bir yerlere taşıma hevesindeler onu da pek anlıyamıyorum... Burda söz konusu olan bir olayda bu insanlarımızı tamamen terörize etme çabalarını da anlamıyorum ki zaten alıntı yapmış olduğum haberde de bunu konu alıyor ve kamu oyunu bu konuyla ilgili haberdar ediyor ve ne kadar saçma sapan bir duruma insanlarımızın düşürüldüğünü de vurguluyor... Bu habere karşı tepkiler gerçekten çok ilginç...
Ben düşüncemi yineliyorum ki farklılıklar bir zenginliktir ülkemiz için ve evrenimiz için...
sevgili aysegulguncan,
"yazının konusundan birazcık çıktık gibi. ama yine de ben bir türk olarak samimiyet istiyorum.askeriyenin darbe politikalarına, türk şövenistlerin yıkıcı etkilerine kadar karşıysak, muhattap olduğumuz kesmin de aynı şekilde imralıya ve dağdakilere o kadar tepkili olmasını istiyoruz. asıl barış bu şekilde sağlanacaktır."
yorumunuzun bu paragrafına katılıyorum, bunun dışında kalan ir çok yere katılmıyorum. özellikle amerikaya demokrasi dersi veremeyeceğimiz çok açık bence. Türkiye 2002'deki anayasa değişiklikleriyle ve sonrasında günümüze dek yaşanan gelişmelerle birazcık demokrasi görmüştür. bunun öncesinde türkiye cumhuriyeti tarihinde "GERÇEK bir demokrasi örneği yoktur. bu çok cesurca bir cümle ve ben bunu kendime güvenerek söylüyorum.
neyse, bu konu çok su götürür, yazarın sayfasını kirletmiş gibi olmayayım ama şunu da açıkça belirtmek ihtiyacında hissesiyorum:
TABİ Kİ DAĞDAKİ PKK'LI DA ÖLMESİN. hiç bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ölmesin. bunun yerine onların dağa çıkması önlensin,bilinçlendirilsin, hukuk devletinin gerekleriyle BAĞLI oldukları bildirilsin. yani, terörist olmaktan çok, yani başkaları tarafından kandırılmalarındansa yurttaşlık bilinci verilsin, normalleştirilsinler. yanlış anlaşılmayayım, kandırılıp türkiye cumhuriyetinin askerleri karşısında onlara kurşu sıkan terörüstler ölmeyi hak etmişlerdir. ancak, diri yakalanmaları evladır. yani, çıkmasınlar dağa, onlar da ölmesin, en nihayetinde onların da anneleri-nice sevenleri var, ve bu kişilerin terör örgütüyle bir çoğunun bağlantısı yok.
ZATEN, bildiğime göre(kaynağım yok) "teröre kurban verdiğimiz" 35 bin gencecik insanımızın 25 binden fazlası da terörist çapulcu taraftadır. ya onların da ülke vatandaşı oldukjlarını kabul edelim, ya da sayıları doğru kullanalım.
YA DA, türkiyede terörizmin türemesinin nedenlerinden olan ERGENEKON yapılanmasını çökertilmesine saygı duymalıyız.
YADA, EKONOMİK açıdan güçlü bir devlet olarak başka devletlerin istihbarat servislerinin pkk yı desteklemesi ve yönlendirmesine engel olmalıyız.
velhasıl, işin derinlerinde bu devletlerin uluslararası bir satranç oyunudur. özellikle bu oyuna kürt halkı gelmemelidir.
sonuç olarak,
WHO'nun işaretlerini yasaklayan zihniyet bir PARANOYA2dan başka bir şey değildir.
saygılarımla...
sevgili TunçAY...
ben bize empoze edilen milli tarihten değil, eğitimim doğrultusunda edindiğim gerçek arşiv ve belgelere dayalı konuştum bu birincisi...
hunlara, göktürklere vs baktığımızda sosyal ve demokratik yapıyı görürüz. (örn:kurultayın bulunması, devletin halk üzerinde korumacı ve yardımcı politikası vs) o dönemde de herkesin akraba olduğu bilgisi yanlıştır. bunu da yine türk topraklarında kardeşçe yaşayan pek çok boyun varlığından doğrulayabiliriz.
türkler bağımsızlığına ve millet olabilme kavramına çok önem vermiştir. bunun neresi kötü? savaşarak, kan dökerek, boyun eğmeyerek aldıkları toprakları cm cm korumuş, koruyamadıkları durumda da boyun eğip yenildikleri devletin tebası olmak yerine o bölgeyi terk etmeyi görev addetmişlerdir.
türkler, tarihlerinin hiç bir döneminde asimileci, ırkçı ve vahşi bir politika izlememişlerdir. ancak ne zaman bir devletle iyi ilişkiler kurmaya çalışsa bir şekilde varlığı tehdide düşmüştür. örn çinliler, moğollar, araplar, farslar gibi...
selçukludan itibaren kurulan tüm türk devletlerini gönül rahatlığıyla yerebilirim. çünkü izledikleri politika aşırı yanlış olmuştur ki osmanlı da buna dahil. hem bakın osmanlı bu kadar özgürdü. her halkın diline,dinine, yaşam tarzına vs onca hoşgörüyü göstermesine rağmen neden osmanlı gerileme dönemine girdiğinde devlet böylesine çöküverdi? ee hani hoşgörü, hani çok kültür bilinci, hani farklılıkların mozaiği?
ermeniler ki devletimizde en üst düzey memuriyelere gelmiş kesim değil miydi? yunanlılar, arnavutlar, makedonlar, araplar yüzyıllar boyu güven içerisinde kardeşçe yaşamamış mıydı? neden devlet güçsüzleştiği an yunanlılar, bulgarlar, sırplar vs. balkanlardaki türkleri katletmeye başladı? neden ermeniler doğuda halkımıza onca soykırımı ve vahşeti uygulayıp sonra da zeytinyağı gibi su üstüne çıktı? neden kürtler o son gerileme döneminde defalarca isyana kalkıştı? ha tabi tüm kürtleri buna dahil etmiyorum. türklerle omuz omuza çarpışıp vatanı kurtaranlar, ya da türk olduğu halde wilson prensiplerini, mandayı himayeyi, ingiliz korkumaclığını vs kabul edenler de olmadı dğeil. bu bağlamda özeleştiri de yapabilmeliyiz muhakkak...
herneyse...mozaik mozaik denilen olgu bu mudur? neden herkes vururken elde avuçta bir kaç milyon türk kaldı?
şimdi demokratikleşme deniliyor. şimdi barış,kardeşlik vs deniliyor. bunların hepsine evet tabi ki...kim ister kardeş kardeşi vursun, kim ister insanlar ölsün. ama yukarıda bir yorumda sevgili Güldane örnek vermiş. dağdaki de ölmesin demiş. sormadan geçemeyeceğim aynı şey mi? madem kardeşiz, madem aynı ülkenin vatandaşları evlatlarıyız. benim kardeşim hangi devleti simgeleyerek dağa çıkıp bana ateş etme hakkını kendinde buluyor?
bu ortamda ben onun rengini bile bile nasıl gönül rahatlığıya elime alıp onunla barış türküleri söyleyebilirim.
hala söylüyorum ki, türklerin kürtlerle hiç bir sorunu yok... biz neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz? bazılarının demokratikleşme ön koşulu, açılım beklentileri zaten bize pkk yı legal olarak kabullendirmekten geçiyor. bunun türk halkı için ne kadar imkansız olduğunu kimse anlamıyor mu anlamak istemiyor mu? herkes inatla kendi perspektifinden bakıyor olaya.
bu ülkede çerkezler yaşıyor, lazlar yaşıyor, araplar yaşıyor, kürtler, türkler ve daha pek çok etnik kesim bi arada yaşıyor...
siz inanıyor musunuz ki bir kesme ayrıcalık sunulduğunda diğer kesimer sessiz kalsın? ne olalım. birlkik içerisinde dünyanın yıkamadığı bir devletken parça pnçik olup teker teker alt mı edilelim?
bunları söylediğimizde bize ne yıkılması, ne bölünmesi, ne ayrılığı...bunlar sizin paranoyalarınız diyorlar. tarih defalarca türk halkına bunların paranoyadan ibaret olmadığını, asıl yıkımın gelişiyle ıspatlamıştır ve maalesef bu şekilde gidecekse tarih bir kez daha tekkerrür edecektir.
artı biz neyi tartışıyoruz? hakikaten kürtlerin beklentisi ne yöndedir, türkler tam olarak neyi sindirecekk, neyi sindiremeyecek bunu da bilmiyorz henüz. gerçekten samimi olan herkes öncelikle terör örgütü sempatizanlığı yapmayı bırakır ve demokratik yollarla hakkını arar. yanılıyor muyum? ama kimsede, özellikle kürt halkının kendi elleriyle seçip meclise sotuğu partilerin kendisinde bile bu özeleştiri yokken ne kardeşliğinden bahsediyoruz biz?
kimse kimsenin kültürünü yadırgamıyor. ben uzun süre adanada, tarsusta kaldım. herkes dilini arapçayı gönül rahatlığıyla konuşuyor. ama kimse çıkıp da benim bayrağım benim dilim benim kültürüm dışlanıyor demiyor. onca kez karadenize gittim. herkes güzelce lazcasını konuşuyor. benim bayrağım benim dilim benim lazistanım demiyor. bu bile düşündürücü değil mi?
neden sadece kürtler? ya da şöyle demeliyim neden sadece şövenist kürtler? şöveizme varan türk milliyetçiliğini ne kadar yadırgıyorum bilmezsiniz. ama kürtlerin bir bölümü böyle davranarak kürt milliyetçiliği yapmış olmuyor mu?
ayrıca son olarak...
özgürlükler ülkesi amerikada zenciler yeni yeni insan gibi yaşamaya başladı. avrupada hala avrupalı ve hristiyan olmayan halka karşı çok büyük bir önyargı mevcut. onlardan mı demokrasi öğrenmeliyiz, yoksa onlara demokrasi dersi mi vermeliyiz acaba bu da tartışılmalıdır.
son olarak federal bir yapılanmadan ve özgürlükerden bahsedeceksek, bask bölgesindeki gibi, katalanyadaki gibi...vs bu durumda da kürtlerin kürdistan denilen yerde toparlanması ve her türlü özgürlüğünü o daracık alanda yapılandırması gerekir. sizce bu mümkün müdür? aksi takdirde çok büyük bir iç savaşın çıkacağı maalesef açıkça görünmektedir.
ve kürt olsun, türk olsun, arap olsun, laz olsun, süryani, alevi, sünni, çerkes... bizim insanımız öyle güzeldir ki bu tabloyu düşünmeye bile dayanamıyorum.
yazının konusundan birazcık çıktık gibi. ama yine de ben bir türk olarak samimiyet istiyorum.askeriyenin darbe politikalarına, türk şövenistlerin yıkıcı etkilerine kadar karşıysak, muhattap olduğumuz kesmin de aynı şekilde imralıya ve dağdakilere o kadar tepkili olmasını istiyoruz. asıl barış bu şekilde sağlanacaktır.
asıl özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam kürt-türk kavgalarıyla değil, kalkınmış ve modernleşmiş bir türkiyede insanca yaşanarak sağlanacaktır.
tekrardan saygılar sunuyorum
aysegulguncan tarafından 12/19/2009 11:44:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Ayşegül Güncan, size hak veriyorum. ancak öncelikle resmi tarih kitaplarınınn empoze ettiği bilgiler dışında düşünmek istediğimi belirteyim.
milliyetçilik doğal olarak Fransız Devriminden sonra pat diye ortaya çıkmış bir kavram değil. yalnız o olaydan sonra, hız kazanmış ve devletlerin sınırlarını milliyetlerle çizmeye kadar gitmiştir.
bildiğim kadarıyla eski türklerde milliyetçilik pekala en öndeydi. tüm dünyada olduğu gibi. ancak bunun nedenlerinin
-kabile yaşamı
-akraba toplum yapısı(yani doğal olarak birbirleriyle akraba olan boylar vs. düşünüldüğünde çok kozmopolit bir yapı göremeyeceğiz.
-diğer milletlerle iletişimin eksikliği.
-doğaya ve diğer ırklara karşı (diğer ırkları tanımadıklarından, kendilerine benzemeyenlerden-görünüş olarak-korktukları ndan dolayı) korunma ihtiyacı
olduğunu diyebiliriz belki.
daha sonra 3 büyük dinle birlikte dinsel anlayışların devlet yönetimlerine de yansımasından dolayı (Özellikle Osmanlı ve Bizans-Roma İmparatorluğu-) büyük kabile devletleri, ya da -o zaman için kavramsal olarak kullanılıp kullanılmadığından emin olmamakla beraber- ulus devletler daha çok kültürkü olmaya başladı.yani dinler, küreselleşmeyle paralel bir yapıdadır(özellikle hıristiyanlık ve islamiyet).
dahası şöyle büyük bir ayrımdan bahsetmek istiyorum. tarihi kendi içerisinde yaşandığı zamana göre yorumlamak açısından:
-eskiden devletler halkların eğildi. halk ekiden teba, avam(commons) vs. idi. halkın can güvenliğini koruduğun için vergi toplanırdı. ---YANİ DEVLETLER VE DEVLETİN TÜM TOPRAKLARI ZATEN PADİŞAH/KRAL/ŞAH'ın MALIYDI. ----de em o ki, halka siz nasıl isterdiniz, ya da benim azınlıklarım nasıl düşünür acaba diye kaygıları zaten bulunmamaktaydı. 17. yüzyılda aydınlanma ile birlikte, ve (özellikle daha öncesinden ingiltereden başlayarak) devlet yönetimlerine halkın da katılması fikri doğdu. sonrasında demokrasi ve cumhuriyet, kuvvetler ayrımı vs.
özetlemek gerekirse, hıristiyanlık ve islamiyet öncesi türk toplulukları ya da devletlerinde milliyete dayanan bir devlet dışında bunun tersi olan liberal-çokkültürlü-sosyal devletlerden bahsetmek zaten mümkün değildi.
sonuç olarak, günümüzde iletişimin ve haberleşmenin daha rahat kontrol edilebilindiği, uluşılabilir ve kullanılabilir olduğu bir dönemde, BİREYSEL insan hakları ve özgürlükleri kavramlarına daha çok önem verilmeli, bunlar anayasaların temeline yerleştirilmelidir. tükiye açısından da, demokratik açılım türü dünyaya ayak uydurma çabaları bireysel özgürlükleri geliştirdiği için desteklenmeli.
(PKK türü şiddet ve ölüm odakllı organizasyonlara tabi ki taviz verilemez bu konuda.)
saygılarımla.
TunçAY tarafından 12/19/2009 9:01:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
TunçAY tarafından 12/19/2009 9:02:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Siz Bedewi, hani diyorum düşüncelerinizi sadece söyleseniz de hakaretlerinizi içinizde tutsanız ya da gidip başka yere kussanız daha iyi olmaz mı? Benim yazımın altında herkes yorum yapabilir ve düşünceleri ne kadar farklı olursa olsun söyleyebilir ama bunu yaparken başkalarına hakeret etmek, saldırmak hiç de normal bir davranış değildir...Ortada bir kurşun sıkılıyorsa ki sıkılıyor bu hem dağdakine hem askerlere hem sokaktakilere hem de evdekilere sıkılıyor Bedewi... Bence öncelikle o kurşunları ortadan kaldırmak lazım bir de böylesi cahil düşünceleri ki bu da okumakla mümkün Bedewi iyi okumakla...
İnsanlar gitmiş aya biz kaldık mı yaya?...
Sevgili Güldane harika bir yazı ve gerçeklerdi....
YORUMSUZ
İnşallah kısmet olursa bu yazıya yorum yazmak için dönerim.
Renkleri kirletmeyelim...
Renkler tabiatımızın güzide ve cennetsel yansımasıdır...
Renkler hayatımızı kolaylaştıran sembolerdir...
Ve renksiz bir dünya düşünülemez...
Selam ve dua ile
Her yazıyı okumak gerekmiyor ama eğitimden bahsederken dağdaki salyalılarıda eğitseniz diyorum.utanmazlığın bu kadarıda fazla zaten.bu ülkede yaşayıp bu ülkeye ve halka kurşun sıkanları savunabilmek için vatan haini olmak gerekmiyor demokrasi aşıkları o kadar demokratikseniz berdelleri,başlık parası adı altında 12-13 yaşında ki kız çocuklarını 60 yaşındaki adamlara satan gündoğuluları da yazın sn.demokrasi havarileri bu ülkenin gençlerine kurşun sıkıp barıştan demokrasiden ve medeniyetten bahsediyorsunuz utanmazlığın başka bir türü de bu olsa gerek.Bir sözümde TunçAy denen kişiye evet Bedewi gibiler varken siz ve sizin gibi hainler bu ülkede yeşeremeyecek.bir daha bu mide bulandırıcı sayfaya uğramayacağıma emin olabilirsiniz..NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
Burjuvazi 1789 Devrim'inden sonra yani monarşi kaldırılınca yerine neyi koyacaktı? Tabiki milliyet kavramını... Aynı dili konuşan, aynı dine ya da mezhebe inanan, aynı duyguları paylaşan insanlar kitlesi. Buruvazi bu devrimi tek başına kendisi yapmadığı içindir ki yüce sadakat odağına milleti yerleştirmiş ve kendilerini de bu milletin temsilcileri durumuna getirmiştir dedikten sonra ben kısaca şunu söyleyebilirim ki onların düşünceleri '' sabitlik'' kavramı üzerine oturduğu için günümüz modern toplumlarındaki çok çeşitliliğe tahammülleri yoktur ve bundan dolayı da bocalamaktadırlar hele sol blok'un çökmesinden sonra palazlanır gibi görünseler de günümüz itibarı ile milliyetçilik artık '' demode'' olmuş bir düşünce biçimidir ama günümüz Türkiye'sinde hala canlılığını korumaktadır ki bana göre milliyetçilik, ırkçılık insanlığın gelişmesi, çok kültürlülük, bir arada yaşama ve bir şeyler üretme açısından da büyük engel teşkil etmektedir ve bilim dışı kavramlardır...
sevgil TunçAY mini araştırman hoş ve doğru ama bence biraz eksik...saka türklerine kadar araştır bakalım ne göreceksin...tarihte türklerin her zaman için vatan millet sevgisiyle yoğrulduğunu, toprak kavramının, türklük kavramının onlar için ne kadar üstün olduğunu bir gözlemle bakalım. osmanlı çok uluslu bir devlet olmasına karşın padişah asıl ordusunu bile türkler arasından seçmiştir.
bu faşistlik midir? bilmem...tarihin her döneminde sığındığı dost kabul ttiği bir dünya topluluk tarafından sırtından vurulmasını hesaba katarsak bence çok da yanlış bir politika değil...
göç destanını oku bakalım...
kitabeleri ya da diğer pek çok tarihi belgeyi...
milliyetçilik kavramını fransız ihtilaline bağlamak ne derece doğru bunu kendin farkedeceksin...
ırkçılık bambaşka bir şey ve elbette asla kabullenilemez. ancak vatan millet bayrak svegisi de asla yadsınamaz.
bu arada dünyanın hemen hemen pek çok ülkesinde ulus devlet fikri önceliklidir.bulgaristanda yaşayan türklerin durumunu da araştırmak gerekir diye düşünüyorum...verilen haklar, ya da yapılan haksızlıklar konusnnda sevgiler...
Bana kalırsa mesele zihniyet anlayışlarımızın çağımızın gereklerini yerine getirememesinden kaynaklanıyor.
1.Dünya savaşınan sonra ülkeler gerçekten de milliyetlere göre, yani sınırlara göre çizilmişti. Wilson'un ilkeleri de bunun resimi belgesi sayılabilir. tüm Avrupa'da sınırlar yeniden çizildi, ve imparatorluklar dağıldı. imparatorlukların dağılmasının nedeni de zaten bu Fransız ihtilalinden kaynaklanan MLLİYETÇİLİK AKIMI ydı.
(bu nokta sevgili Enrique'nin kısa ama çok özlü yorumuyla örtüşür niteliktedir)
1. DÜnya savaşında esasında yenişemeyen ve hırsını alamayan ülkeler 2. dünya savaşına girişti. ancak bu sefer büyük bir farkla. IRKÇILIK çirkin yüzünü özellikle Naziler eliyle gösteriyordu. bir diğerini kabul edemeyen milletler savaştı ve savaş birincisinin aksine siperde değil şehirlerde yaşandı.( müttefiklerin toplam kaybı:65,000,000 kişi, ve mihverlerin kaybı: 34,000,000 kişi)
yani devletler de komutanlar da insanlar da ne derece vahşete yol açtıklarını anladılar ve SOYAL devlet politikaları hız kazandı. çünkü milliyetçilik(Tabi sömürgecilikten ayırmamak gerekir) savaş getirmişti. insan haklarına verilen önem ciddi anlamda gelişti.
doğal olarak genellemek ve kısaltmak gerekirse sosyal devlet politikaları ve komunism güç kazandı. ta ki 80lere kadar.
Tek kutuplu dünyaya dönülmesiyle birklikte, küreselleşmenin de hız kazanmasıyla birlikte Liberal politikalar dünya geneline yayıldı. küreselleşme ve liberalizmin insan ilişkilerindeki gereği ise birbirine saygı duymak, başka olanı başka olduğu gibi kabul etmek, ve bir çok kültürlülük oldu.
en nihayetinde küreselleşme, bir ülkeden başka birine bu kadar kolay seyahat edebilme, insanların ve kültürlerin birbirlerine çok daha yakınlık kurabilmesi ASLINDA BİRBİRLERİNDEN ÇOK DA KORKACK BİR DURUMDA OLMADIKLAIRINI, AYNI GEMİDE GİDEN ANCAK FARKLI KOLTUKLARDA OTURAN AYNI TÜR, YANİ AYNEN İNSAN OLDUKLARI GERÇEĞİNİ görülebilir hale getirdi.
(Hatırlayın ÇANAKKALE savaşında Osmanlılar Anzaklara esirleri diri diri yiyen vahşiler olarak tanıtılmıştı.
Velhasıl zaman değişti. Mustafa Kemal (1934'ten sonra ATATÜRK eklenebilir)zamanında 2. dünya savaşı olmadan ve dünyanın modasında milliyetçilik olduğu için Mustafa Kemal'in milliyetçi söylemlerinin olması son derece normaldir, ancak o şartlar altında değiliz. O, GÜNÜNÜN GEREKLERİNİ DEĞERLENDİRMİŞ VE ONA GÖRE POLİTİKALAR BELİRLEMİŞTİ.
YANİ KISACASI ATATÜRK DÜNYAYLA UYUM İÇERİSİNDEYDİ.
TIPKI BİZİM ÜLKE OLARAK ŞİMDİ OLMAMIZ GEREKTİĞİ GİBİ...
bunların birincil çareleri de (Bana göre ve bunların hepsi benim kendi düşüncelerimdir)
-82 Anayasasını(Sözde Anayasa) değiştirmek,
-Demoktatik açlılım türünden aynı ülkenin insanlarını birbirlerine tanıtmak...birbirini kabul edebilmek.
-Ulus devlet fikrini ortdan kaldırmak.(Çünkü tek ırka dayalı ulus devlet hiç bir zaman mümkün değildir.)
Güldane Dal hanıma bunları düşündürttüğü için teşekkürlerimi sunuyorum. keşke bir 10 puan verme hakkım daha olsaydı...
_____________________
naçizane kaynaklarım:
Ulus devletle ilgili makale: http://www.hurfikirler.org/akademik-yazilar/204-mustafa-erdoan-cemaat-cemiyet-ve-ulus-devlet
ve
http://www.stargazete.com/mobil/gazete/yazar/mustafa-erdogan/ulus-devlet-ve-uygarlik-haber-211431.mob
2.dünyas savaşı genel bilgi: http://tr.wikipedia.org/wiki/II._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1
Wilson'un ilkeleri detaylı bilgi: http://en.wikipedia.org/wiki/Fourteen_Points
kürt pilavı,lahmacun,kirve kültürü,halay çekmek,kürtlerde daha sık görülen akraba bağlılığı, müzikler, yöresel kıyafetler,türküler vs evet tüm bunlar birer zenginliktir.
ama pkk bayrağını elimize alıp halay çekesek ve bunun adına da zenginlik diyeceksek şahsım adına ömür boyu fakirlik içinde sürünmeye razıyım...
biz hiç bir zaman amerika olmadık, biz hiç bir zaman avrupa olmadık..
köpekler ve yahudiler giremz! yazarken birileri dükkanlarının kapılarına biz yüzyıllar boyu kardeşçe elele yaşadık.evlendik, kız aldık verdik, iç içe geçtik.
kimseyi inanışından dolayı, ırkından dolayı dışlamadık ama maalesef bir türlü anlaşılamadık...
evet ne mutlu insanım diyene...
ama elimi kana bulamadan insan olmayı başarabildim diyene...
Farklı renkleri ne zaman bir zenginlik olarak göreceğiz?
Ülkemizde yaşayan farklı ulustan insanlarımızı ne zaman kendi renkleriyle, diliyle, diniyle, kültürüyle bağrımıza basıp ’sizler bizlerin kardeşisiniz’ diyeceğiz? Ne zaman onların renklerini ellerimize alıp onlarla birlikte halaylar çekeceğiz?
Ölümle barışın sağlanamayacağını ne zaman öğreneceğiz?
Hepinize çok renkli günler dileği ile...
saygıyla eğildim bu yazı karşısında.
yüreğine sağlık güldane dostum.
bu sayfayı okumayı her zaman severim,
hem gülümserim, hem düşünürüm, hem de üzülürüm çünkü burada,
yorumlar farklı farklı olsada aslında söylenmek istenen şu ki ; bazen öküzün altında buzağı arıyoruz sahiden...
önyargılarımız yıkamıyoruz, kendimizi aşamıyoruz, farklı düşünemiyoruz,
türküm evet, ama bunu söylerken hiç neden mutluyum diye düşünmedim, gerek duymadım çünkü,
bunu söyleyen Ata da eminim düşünmemiştir, bilseydi ki bir gün ülkede, türkler bu sözü kürt kardeşlerine üstünlük olarak kullanacak, söylemezdi belki de...
kabullenmeyi, hazmetmeyi öğrenmeliyiz, toplumda yaşamanın ana esası budur...
ne olur ki şimdiye gelen huzuru korumak adına, bir adım da biz atsak,
rengine, diline, dinine, ırkına bakmadan kucaklaşsak ne olur?
hepimiz gökkışağı olabilsek ne olur?
..................
tebrikler ve teşekkürler güldane hanım, her yazınız içimizde kilerin dışarıya taşmasını sağlıyor çünkü...
sağlıklı ve huzur dolu bir gün diliyorum...
Ressamım. 100'ün üzerinde yağlı boya tablom var. Diğer çalışmaları söylemiyorum.
Allah razı olsun.
Keşke Güneş yelpazesi hakkında da bir şeyler öğretseydiniz.
Sayfanıza daha rahatsızlık vermeyeceğim. Bu gün için...:)
Yazmak serbest.
Gerçekten bu mecraya gelsin de istemezdim.
Fakat hazımlı olmak erdemdir.
Müsafirperverliğinize teşekkür ederim.
Saygılar efendim.
Ölümle barışın sağlanamayacağını ne zaman öğreneceğiz?
TÜRKİYE CUMHURİYETİ TOPRAĞI VE BAYRAĞI ALTINDA YAŞAYAN HER YÜREK TURKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞIDIR SAYIN DAL...
BAYRAĞI TARİHİNDEKİ ONURLA GURURLA HAKKIYLA ALINAN BİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA HAK İDDİA ETMEK VE SUKUTU BOZUP DAĞLARDA ÇIĞLIKLAR ATMAK BARIŞI BOZAN İLK ADIMDIR Kİ...
Kİ ATALARIMIZ VE BİZLER GEÇMİŞTE DE ŞİMDİ DE ZATEN AYRI RENKLERDEN GÖKKUŞAĞI OLUŞTURDUK...
GÖKKUŞAĞINI ATEŞE ATMAYA ÇALIŞAN HUZURU BOZMAYA ÇALIŞAN OYUN BOZANLARDIR...
...!!!
.....
İbadetler bile amallere göredir.
Renkler masumdur elbette. Fakat o renklere manalar yüklemek ve çok şeyler ifade ettirmek mümkündür. Kırmızı beyaz yada kırmızı yeşil sarı renkleri mendil edip ulu orta burun silen biri mutlaka saldırıya uğrar.
Yine yasal olmayan bir gösteride ay yıldızlı kırmızı beyaz bayrağımız yakılırken aynı adamlar kırmızı yeşil sarı olan terör örgütü simgesini öpüp yüceltiyordular.
Hangi renkten olursa olsun türban yasaklanıyordu.
Burada sorun renkler yada bezler değil yüklenilen anlamlardı.
Her fikir masum mudur? Elbette değildir. Renklre masumdur diyerek renklere yüklenilen masum olmayan fikirleri de mantık oyunu ile masum göstemezsiniz.
Göstersenizde yazıdaki gibi sırıtır.
Bu arada yasa dışılıklara karşı olmakla özgürlüğe kardeşliğe karşı olmak da aynı kefeye konulamaz. O da sırıtır.
Örtülü propaganda teknikleri de sırıtır.
Nazik bir insansınız. İnandığınız fikirleri yazınızda gayet ikna edici anlatmışşınız. Bu açıdan yazınız başarılı sayılabilir.
Son parağraf ve son cümle ile maskeleme, yansıtma ve barışa kuvvetli vurgu yapmışsınız.
Pekiyi bunu 35 bin kişinin katili eli silahlı bir örgüte nasıl anlatacaksınız?
Niye hep Türk kamaoyuna bu ikna turları?
Bir elinde molotof diğerinde taş ve tabanca olan insanlarla mı el ele tutuşacağız da halay çekeceğiz? Hangi elini tutacağım?
Şimdiye kadar yazdığım bütün yazılarda barışı vurguladım.
Yine aynı yerdeyim. Fakat karşısındakini sürekli kerizlemeye çalışıp ben zekiyim sen salaksın diye düşünmek de gayri ahlakidir.
Amacım kimse ile tartışma çıkartmak değil ve tartışmıyorum da.
Lakin barışçı görünüp barışa nasıl dinamit konulduğunu da göstermeden edemiyorum. Samimi insan öncelikle kendini eleştirir. Hem de en acımasızından. Bu günkü yazımı okuyun lütfen.
Sizinle ve tüm samimi Kürt kardeşlerimle halaya her zaman varım. Maskeler inecek, silahlar bırakılacak ve samimi olunacak.
İslam kardeşliği bizi zaten perçinliyor.
Ne olur öz eleştiri yapın ve samimiyetinizi sorgulayın.
Eminim daha kolay anlaşacağız.
Yazınızda katılmadığım unsurları yazmaya gerek yok. Herkes anlamıştır.
Demekki söylenmesede yazıkmasa da bir şeyler bir şeyleri çağrıştırıyor.
Bu noktada suçlu ; çağrışıma ve tepkiye sebep olan mıdır yoksa anladığı yönde tepki veren?
Saygılar.
Bilgisayarımda oluşan hatadan dolayı konuya ait foroğrafı ekleyemedim malesef ama sorunu giderdiğim anda eklemeyi düşünüyorum...
Benim yazımda her hangi bir örgüte övgü yoktur eğer biraz daha dikkatli okunursa bu görülecektir. Anlatmak istediğimi tekrar anlatmak istemiyorum çünkü yazım gayet açık ve net ama yazımı her zamanki gibi başka yönlere çekmek isteyen arkadaşların bence kendi kafalarında çözemediği bazı sorunlar var ki olumsuz yönde açıklamalar yapmış olmalarını yadırgamıyorum açıkçası...
Dağlarda Ceyalan'lar öldürüldü sevgili aysegulguncan ve askerlerimiz de öldürüldü. Önemli olan her ikisinin de olmaması değil mi?
Hastanedeki renkler sorunu değil bu ÜZÜMKARASI, insanlarımızın gözlerini kin, nefret bürüme hali... Yani üç renk bir araya geldiğinde bile insan kafasının şartlanmışlık hali... Ötekileştirme hali... Kendinden başkasını sevmeme hali...
Siz Bedewi, düşüncelerinizi beyan ederken fazlasıyla ahlakınıza ihanet ediyorsunuz, önce siz kendinizi biraz eğitin sonra gelin sayfama yoksa anlamakta çoook zorluk çekeceksiniz...
Evet sevgili TunçAy bence de toplumumuzda bir çok insanımız bazı paranoyalardan sıyrılmak zorundadır gerçekleri daha iyi anlamak adına... Ölüme teslim etmiyeceğiz bu güzel ülkemizi ve barış horonları çekeceğiz hep birlikte...Teşekkürler güzel yorumunuz için...
Evren rengarenk sevgili Münir ve daha da renklenecektir sizin gibi aydın düşünen insanlar sayesinde...
Sevgilerimle...
şimdi diğer yorumları da okudum da, acayip şeyler söyleyenler olmuş. bence, kırmızı sarı ve yeşil den korkmadığımız zaman gerçek büyük ülke olacağız. travmatik, paranoyak bir toplum olmanın işareti hastanedeki olay.tektiplik Türkiye'nin yaklaşık 80 senelik demokratik değil de otokratik olan bir yönetim rejiminin bizlerim damarlarımıza işlediği bir karakteristik. özgür toplum olmalıyız. demokrasi, çağdaşlık vedünya devletleri arasında en yüce yerimizi alabilmek için...
teşekkürler.
"Farklı renkleri ne zaman bir zenginlik olarak göreceğiz?"
tam puan!!!
yukarıdaki Bedewi gibi insanlar olduğu sürece bu rezalet sürecektir, ama sizin gibi düşünen insanların artması yeni umutların filizlenmesine neden oluyor içimizde.
Demokratik açılım bu yüzden var, birbirimizden korkmadan, farklılıklarımızı zenginlik olarak görebilelim diye...
teşekkür ediyorum eendim,
edebiyatla kalın...
Ölümle barışın sağlanamayacağını ne zaman öğreneceğiz?..
Demişsiniz,arsızlık bu olsa gerek,ayrım isteyen kim,bu ülkenin evlatlarına kurşun sıkan kim,yakıp yıkıp talan eden kim? Hala utanmadan siz ve sizin gibiler çıkıp demokrasiden şundan bundan bahsediyorsunuz.Ayıptır ayıp,tabii ki ayıp insan olan içindir..NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE..
Güldane Hanım, bir şeyi unutmuşunuz! sarı kırmızı yeşil, 50 bin kişin katili terörist örgütün renkleri, simgesi.
Galatasaray sarı kırmızıymış yeşil çimlerde oynuyormuş ne alaka! kel alaka!
Türkiye'de her sorun bitmişte bir tek hastahanede renkli işaretlerin kaldırılması sorunu kalmış...
ÜZÜMKARASI tarafından 12/19/2009 7:59:56 AM zamanında düzenlenmiştir.
yazının bir kısmına katılıyorum, bir kısmına katılmıyorum.
hastane olayı evet gerçekten trajikomik bir hadise olmuş, aynı şekilde verdiğiniz galatasaray ve trafik lambaları örneği de gayet güzel...
ama renklerin de temsil ettiği duygular, nesneler ya da daha ötesi devletler yok dğeildir. siyah hepimizde hüznü, beyaz masumiyeti, mavi umudu vs çağrıştırıyor ise; birisi geçip bana kırmızı-beyaz dediği anda anında gözün rahatlığıyla BAYRAĞIM diyebilirim.
şimdi öncelikle şu soruya cevap vermek laızm. tüm kürtler pkk mıdır? şahsi fikrim olmadıkları yönünde.. dlayısıyla onları tenzih ediyorum. biz bize bunca kötülüğü yapmış bir örgütü nasıl kabullenebiliriz sevgili güldane? barış diyorlar, kardeşlik diyorlar, kan dursun diyorlar...tabi ki bunları tüm halkımız istiyor. ailesinden 3 şehit vermiş olan ben de dahil.
ancak barış gelecekse, kardeşlik gelecekse, kan dökülmeyecekse vs. bunlar asla taviz vermek suretiyle olamaz, olmamalıdır.türk halkının kürtlerle sorunu yok. kürtleri temsil ettiğini söyleyen bir yasa dışı terör örgütü ile sorunu var.ve tabi ki renklerine de, taleplerine de, ortaya attığı fikirere de herşeylerine tepkili yaklaşacaktır.
dil de kabullenilir, kültür de, din de...ama tüm bunlar talep edilirken belirli hukuki yönergelere uyulması zaruridir.biileri türkiyenin dört bir yanını ateşe verirken, birileri otobüslerde serapların canına kastederken, birileri terör örgütünün lehine propagandalar yaparken, 7 şehit verirken bir başkaları nasıl elimize alacağız o renkleri ve halay çekeceğiz güldane?
neyse...ben bunları yazdım ya, bir şekilde tepkimi dile getirdim ya, ergenekoncuya çıkmazsa adım iyidir...
paylaşım adına teşekkürler...
ama unutmadık henüz ölen ceylanların yasını tutarken biz; ölen yedi arslanımızın acısını paylaşmayan herkesi...bu samimiyetsizlik değil de nedir?
sayglar sunuyorum
sevgili Gül...
hepimizin her gün gördüğü ama asla düşünmediği trafik ışıklarının terörisliğini gözler önüne serdiğiniz için sonsuz teşekkürler. Bu trafik ışıklarının renlerini öneren ve o direklere asanları asmalı canım. beslemeyelim..! doğanın renkleriyle kafalarını bozanlara ne diyelim bilmiyorum.Bunlar başka bir evrende mi yaşıyorlar ki..Yaşadıkları evren renksiz mi yoksa ...biz bırakalım onları kendi düşleriyle baş,başa ve gerçeklere bakalım kardeşçe insanca. Sevgiyle. Tekrar sonsuz teşekkürler güll.. ışık her zaman kör gözlerimize.