- 1629 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Düş/e Kabir
Seni özlüyorum,
En çokta geceleri özlüyorum.
El ayak çekiliyor köşesine, sessizliğin önünde saygıyla eğilerek çekiliyor, belki karanlıktan korktuğu için çekiliyor ama dalgaların yosun tutmuş taşlardan çekilmesi gibi bıkmış, mağlup olan ordu kadar umutsuz ve sevgilinin dudaklarından ayrılan dudaklar kadar buruk çekiliyor.
Güneş vurduğunda saçlarıma, itiraf etmeliyim aklıma düşmüyorsun hiç. Sensizlik sinsice sessizliği bekliyor gibi. Karanlıkta avlanan leş yiyici, senden arta kalanları kemiriyor beni her gardsız yakaladığında. Bütün bunlardan sıyrılıp yine de çok koşmak isterdim sana. Kahramanın olmak, düştüğü halde güçlü bir şekilde sana doğru yol alan bir kahraman. Organları eksik, yarım, hiç yok. Ama yine de koşmaya çalışırdım. Ciddiyim, inan.
Seni özlüyorum,
En çokta sana dair şeyleri özlüyorum.
Daha tutulmamış elini, bakılmamış gözlerini, sadece hayallerde dokunduğum yüzünü, yanında yaptığım delilikleri, mutluluktan harap olmayı seninle, kâğıt helvayı yüzüne gözüne bulaştıracaktım, yüzgöz olacaktık. Yıldızların altında uyuyup en sevdiğimiz şarkıların sözlerine sarılacaktık. Masallar anlatacaktım sana bir sürü, kimisi komik, sıra dışı, kıçtan uydurma. Kimisi kırılgan, hüzünlü, sonlarını beraber tamamlayacaktık bu masalların soru cevap oyunuyla. O an nasılsa ruh halimiz öyle bitecekti o masal. Bazen öldürecektik başkahramanı, bazen satılık bir beden yapacaktık, beraber küfredip hasrete gülüşecektik. Daha dudaklarım yırtılacaktı gülümsemekten, kan kusacaktım senin için ama yine sana yalan söyleyecektim – kızılcık şerbeti-. İstanbul’u gezdirecektim sana. Uzun menzilli yolları yürütecektim, yorulacaktık. Sonra bunları biriktirip ben sana şiirler yazacaktım, öyküler vs.
Seni özlüyorum,
En çokta kışları özlüyorum.
Yağmur yağarken hep aklıma gelirsin, daha çok sana anlattıklarım ve anlatmadıklarım. O yağmuru seninle izleme istençlerim. Elimizde sıcak çikolata, ağzımızdan çıkan kelimelere eşlik eden buğunun sohbeti daha tatlılaştırması… Yağmur yağarken özenle izlerim, cama değen tek bir damlayı bile kaçırmam. Yıldızlar ağlıyormuş gibi gelir hep bana. Biraz biraz hüzünlenirim en iyi dostlarımın derdine endişelenip. Bazen de kar yağar. Onu pek sevmem, beyazlığı dışında. Bir de gece kimsenin olmadığı sokaklarda rüzgârın uğultusuyla oynaşmasını. Sessiz sakin düşerken nasılda oynaşır rüzgârla. Nasılda cilveleşirler. Kim bilir belki kuytu köşelerde sevişenleri de vardır.
Seni özlüyorum,
Seni özletecek şeyleri,
Seni özleyebileceğim en ufak anları
Seni özlüyorum,
En çokta mezarındayken gözlerinin.
Hiç tahmin etmezdim doya doya baktığım gözlerinin,
Bir gün mezar taşım olabileceğini.
Olsun;
Ben ölüyken de hepinizi çok seviyorum
Düşleri, gözlerini, ellerini,
Muzipliklerimi, deliliklerimi, gözyaşlarımı
Ve
Seni…