Lassie
Televizyonun taşraya hızla yayılmaya başladığı zamanlardı...
İzlediğimiz Amerikan filmleri yaşadığımız hayatın kıyısından geçmiyordu.
O yıllarda toplum olarak akşam sofralarından sonra Lassie’yi doyururduk...
Ne Karabaşın kapısını çaldık, ne de halini hatırını sorduk.
Villa dolu Amerikan filmleriyle düşüncelerimizi doldurduk da, 90’lı yılların çocuklarına Amerikan yaşam tarzını aşıladık...
Freddy’nin kabusları ile kültürümüzdeki kabus yılları başlamış oldu!
Lassie hayranlığı evlerimizdeki kilimlere kadar geldi...
Kuyruğunu salladıkça, bacakları arasına kıstırdıkça, gizliden gizliye Anadolu’da toplum olarak izlerimiz silinmeye başladı.
Ekranlardaki bu tehlikeli uçurum, Erciyes’in, Toroslar’ın Kaz Dağları’nın yüreğindeki kudreti kırdı...
Yaşam tarzları buruşmuş Hollywood filmleri ile genlerimiz topallaştı.
Lüks hayatlara imrenir olduk da, komşuluk muhasebesinden kaldık...
Bakışlarımızdaki misafirperverlik can çekişmeye başladı.
Lassie’ye ’’otur, kalk’’ emirleri verildikçe biz de emir almaya alışır olduk!
’’Havlar ama ısırmaz’’ dediler, o havladıkça köklerimizdeki tohumları öldürdü...
O günler Amerikan filosunun evlerimize demir attığı günler...
Hollywood filmleri ile değerlerimizin serseme dönmeye başladığı günler...
Yıllarca süren bu psikolojik harekatı, akşam sofralarında karnımız doyduktan sonra izlediğimiz için anlayamadık!
Borç verdiler, yanında bir de Lassie hediye ettiler...
90’lı yılların çocukları Lassie’yi izledikçe Tepebaşından Amerikan rüyası kurdular...
Hüdaverdi yetim kaldı...
Sezercik hala yokluk içinde...
Küçük Emrah aşağılanıyor...
Karabaş çöplüklerde kısmetini arıyor...
Lassie madde dünyasında sultanlığını yaşamaya devam ediyor...
Şimdi yaşadığımız huzursuzluklarla, izlediğimiz Hollywood filmlerinin cezasını çekiyoruz da
Ne dövecek kızımız var ne de dizimiz!
Koray Demirkılıç