- 613 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
CAN DOSTLARI
CAN DOSTLARI
“İşlediği bir hırsızlık suçundan altı yıl ceza almıştı. Buradaki hayat zordu. Parası olanlar burada da ağa paşa gibiydiler. Gözlerini dört açmış inceliyor, öğreniyor ve ayak uydurmaya çabalıyordu.
Altıncı ayında yakın arkadaşlar edinmişti. Onlar da ipsiz sapsız, parasız pulsuz insanlardı. Dostluklar çok kaypaktı burada. Ama üç kafadar can dostu olmuş kader birliği yapmışlardı. Selim ve Sinan sayesinde her müşkülünü çözmüş, biraz huzur bulmuştu gönlü.
Aile tarafı da fakirdi Bahadır’ın. El uzatacak hiçbir yakını toktu. Köyü ile de ilişiğini yıllar önce kesmişti. Koca İstanbul da hamile eşini yapa yalınız koyup hapis’e girmişti. Eşi, bir yuva çocuğuydu ve Bahadırdan da talihsizdi. Onun bunun yardımları ile bir süre idare ettikten sonra ve çocuğu dünyaya gelir gelmez, bir ay içinde bir işe girmişti. Bahadır’a bazen harçlık bile getiriyordu. Bu paralar dişten tırnaktan artıyordu.
Bahadır çok pişmanlık çekiyordu içerde. Cezası beş buçuk yıldı. Aylar bazen yıl gibi geliyordu.
SELİM ve Sinan sevinçten uçuyordu. Afla gelen indirimle bir ay içinde tahliye edileceklerdi. Onlar adına sevinse de Bahadır mutsuz ve buruktu. Can dostlarını kaybedecekti. Çıkanların içerdekileri unuttuğunu hep duyardı. Bahadır’ın üzgün halini gören arkadaşları onu günlerce teselli etti. Çıkınca işleri bile hazırmış. Kendisini ziyarete geleceklermiş. Onu hiç unutmayacaklarmış. O da çıktığında yanlarında işinin hazır olduğunu bilmeliymiş. Buna benzer güzel vaatlerle kavilleşmişler.
Kardeşten ileri olduklarını düşünen can dostları Bahadır’ın eşi ve çocuğu ile de ilgilenme sözü vermişler. Yeminler etmişler. Tahliye günü Esma’ya, Bahadırdan bir mektup almışlar teslim etmek üzere.
Bir hafta sonra Sinan, Selim, Esma ve bebek ile Görüşte kavuşmuştu.
Sevdiği dört insan da yanındaydı ve sözlerini tutup ailesiyle bile çokça ilgilenmiştiler. Bahadır’ın artık gözü arkada kalmayacaktı.
Aradan üç ay geçmişti ve ziyaretine gelen giden olmamıştı. Bir sıkıntı olduğunu düşünüyor ama can dostlarının varlığı ile huzur buluyordu. Her zamanki gibi televizyon seyretmek için salona geçti. Bütün kanallar söz birliği etmiş gibi aynı adli haberi geçiyorlardı:
Bir vatandaş, arabanın arka koltuğunda ağlayan dokuz aylık bir çocuğu görmüş ve ailesini bulmaya çalışmış. B u sırada diskodan çıkan iki adam duruma müdahale edip çocuğu susturmaya çabalamış. Susturamayınca komaya sokarcasına dövmüş. Hastanede polis adamları ve anneyi tutuklamış. Kadın ifadesinde; “Evim yoktu. Yanın da kaldığım iki erkek arkadaşımla diskoda eğleniyorduk. Çocuğu arabada bırakmıştık. Ağladığını haber alınca “ biz uyutur geliriz” dediler. Ben suçsuzum” demiş.
Kameralar, tutuklanan iki genç adama ve kadına doğru çevriliyordu.
Bahadır birden ayağa fırlıyordu. Gözleri televizyon ekranında büyüdükçe büyüyordu. “ Sinan!!!! Selim!!!! Bu Nasıl Kardeşlik lannnnn!
Esma!!!!! Esmaaaaa! Bu nasıl kalleşlik lannnnnn!” diye haykırarak salonu inletiyordu.