- 1435 Okunma
- 10 Yorum
- 2 Beğeni
ŞİİRDE BAŞARI
Bir arkadaşım şiirde başarıya ulaşmanın yollarını sormuştu ona verdiğim cevabı edebiyat Defterindeki dostlarla da paylaşmak istedim.
Öncelikle ne kadar başarılı olduğumu zaman ve okuyucu belirleyecektir ki, bunun olması da sesimi duyurabilmemle mümkündür. Yoksa kıyıda köşede kalmış, bir çok iyi şair vardır, bir kısmı ancak öldükten sonra tanınmış ve sevilmiştir. Onlardan birisi de olabilirim.
VE CEVABIM:
Edebi bir geçmişim yok, çok fazla ilmi bir cevap veremiyeceğim. Sadece düşüncelerimi paylaşacağım ki bu da istediğiniz cevap olur mu bilmem.
Şiir yazmak için elbette yetenek gerekir. Ama bunun dışında kendimden örnekler vererek olması gerekenleri söylemek istiyorum.
1. Aşırı derecede duygusal birisiyim. Belki bir yaradılış hatası daha doğrusu bunun bir sakatlık olduğu da söylenebilir, asla mantığımla hareket edemem. Hayatımı duygularım yönlendirir, bunun içindir ki çok yanılır, çok pişman olurum. Bana göre şiirin öz kaynağı da üzüntü, hüzün, pişmanlık, dargınlık gibi duygulardır. Ve bu duyguları son derece yoğun olarak yaşamaktır.çok fazla sevgi şiiri yazamamam bundandır.
2. Severim, her şeyi canlı cansız görebildiğim, hissedebildiğim herşeyi. Elime aldığım taşın bile kalp atışlarını hissettiğim zamanlar olmuştur. Yürürken toprağı incittiğimi düşünürüm kimi zaman. Ve bu hislerim sayesinde şiirlerimde teşhis sanatına çok yer veririm. En çok insanları tanıdığım için hepsini insan gibi düşündürür, insan gibi davranışlar biçimine sokmaya çalışırım.
3. Zamanında şiir haricinde çok fazla kitap okudum. Hafızamın elverdiği ölçüde kelime haznem geniştir. Tahsilimin fazla olmaması yüzünden Arapça ve Farsça zamanında kullanılmış kelimeleri kullanamasam da dağarcığım çoklarına göre geniş sayılır. Yani okumak gerektiğini düşünürüm.
4. Şiire başladığımdan beri ki, çok zaman olmadı ciddi anlamda sadece 3 yıldır ilgileniyorum, okuduğum her kitapta, izlediğim filmlerde, dinlediğim müziklerde sadece kelimelere yoğunlaşırım. Bunun içindir ki defalarca dinlemezsem , izlemezsem, okumazsam eserin konusunu bile hatırlamam. Beni çeken sadece kelimelerdir.
5. Gözlemciyim, insanların doğanın hareketlerini gözlemlerim her zaman. Bir yaprağın titremesinden yüzlerce mâna çıkarttığım olur.
6. Kendimi duygusal olarak kendim gibi yaşamam. Gördüğüm her kişi benim içimde yer alır, onun gibi düşünür, onun hissettiklerini hisseder, daha doğrusu o olmaya gayret ederim. Hiç yaşamadığım bir mekânı, hiç olmadığım bir kişiliği benmişim gibi anlatabilirim.
7. Ahengi severim, rüzgârın esişinde bile duyduğum müziktir, yağmurun sesinde... Okuduğum şiirlerde öncelikle ahengi aramam bu yüzdendir. Zaten şiiri düz yazıdan ayıran şey ahenk değil midir? Duygular düşünceler her şekilde ifade edilebilir, ama şiir olması için yetmez. Ahengi oluşturmaya en çok katkı sağlayansa hece sayısı, durak ve kafiyedir bana göre. Alitersyon, cinas gibi değişik sanatlar da olmalıdır. Şiiri şiir yapan sadece bunlar mıdır, hayır o zamanda şiir değil manzume olur. Sadece şekil şiir değildir. Bu yüzden yazmasam da serbest şiirlerin bir bölümünü seviyorum.
8. Şiirde olması gereken en önemli özelliklerden birisi de imgeleme denilen, (ki bunun asırlar öncesinden de örnekleri vardır adı başka olmasına rağmen) edebi tamlamalardır. Defalarca söylenmiş olanlarına simge, hiç söylenmemişine, ya da duyulmamışına imge denilen bu tamlamalar şiiri somut bir dünyadan soyutluğa götürür ki şiirin güzelliği buradadır. Daha önce üstte yazdığım duygusal durumum yüzünden bunu yapmam kolay geliyor. Çünkü hiç birşey bana başkasına göründüğü gibi görünmüyor, ya da görmek istemiyorum, görmekten hoşlanmıyorum. Şiirlerinde yoğun olarak güzel imgeler bulan insanların sadece düşünerek bulduklarını da sanmıyorum, onlar da benim gibi hissediyorlardır.
9. Bazı arkadaşlar şiir kalıplara sığdırılmamalı derler, onlara katılmıyorum. Özgürlük gibi hiç bir değer yoktur (ki benim de önem verdiğim bir değerdir). Ama her özgürlüğün de bir sınırı olması gerektiğini düşünüyorum. Şiirde de sınırlarımı milli değerlerimize duyduğum saygıdan dolayı koyuyorum. Yani dar sınırlar içinde özgürce yaşamanın keyfini hissede hissede yazıyorum. Binlerce yıllık geçmişimizi bir anda yok sayıp yarım asırlık bir akımın doğruluğu tezini savunmam ve ona destek vermem kişiliğime uymaz.
Sonuç olarak maddelediklerim doğrultusunda şiirde başarıyı sağlayan en önemli şeyler, sevgi, duygusallık, çok okumaktır. Şairin kendisini başkalarımın yerine koyması, yani empati, gözlemdir. Ayrıca anlatılana değil, kelimelere yoğunlaşmak da gerekir.
Kendi düşüncelerimi kendimden örnekler vererek açıklamaya çalıştım, katılan da olabilir katılmayan da, her düşünceye saygılıyım. Ama benim de katılmamak gibi bir lüksüm olabilir. Saygılarımla...
YORUMLAR
Şiir yazmak bence her yaratılanın elinde olmayan bir duygudur
Şiir yazan insan öncelikle duygusal ve sevmesini bilen sevinde yüreğinde hissedendir
Kelimeleri alt alta sıralamak şairlik değil olsa olsa o sanat olur
Şairlik se yüreğinde hissetmek hissettiğini kaleminde dile getirmektir
Kıscası yüreğinde sevgi olmayan sevmesini bilmeyen asla şiir yazamaz
küçücükte olsa yüreğinde duygu damlacıkları olan şiir yazabilir
Kutlarım yüreğine sağlık yürek damlalarını paylaştıgın için teşekkürler
kalemin daim yüreğin sevgi dolsun dileklerimle
begenilerimi bırakıyorum
Severim, her şeyi canlı cansız görebildiğim, hissedebildiğim herşeyi. Elime aldığım taşın bile kalp atışlarını hissettiğim zamanlar olmuştur. Yürürken toprağı incittiğimi düşünürüm kimi zaman.
alıntı yaptım ama gerçekten çok hoş bir ifade şekliydi bu bölüm...
özellikle, Hz.Peygamberin taşlarla iletişim kurması,yıllarca üzerinde sohbet verdiği ağaçtan olma kütüğün,ondan ayrıldığı vakit ardından nasılda ağladığını düşünmüş olursak,insan olmanın en büyük başarısıdır tefekkür noktasına ulaşıp,onu kalben hissetmek ve içlenmek derim naçizane...
ne mutlu o insana ki, ruhsuz olan maddenin,canlı kalp atışını keşfedip duygusunu pay etmiş kendi iç alemi ile...ve akıtı vermiş sayfalara kalbi Kelamı ile...
kutladım duyarlı yüreğinizi...
Hicr-i yılınızı kutlar,Rabbi Rahimden esenlikler dilerim.....
selam ve duamla....
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 12/17/2009 2:59:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Tekrar merhaba Sayın Kırat,
cevabınız için teşekkür ediyorum. Yazım durumları için söylediğimin anlam bulması açısından bu yorumu yazıyorum.
Öncelikle yazıda satırlar arası boşluksuzluk göz kalabalığına ve daraltıcılığına sebep oluyor. Wordde 1.5 satır aralığını uygun görenlerdenim lâkin burada imkan kısıtlı diyebiliriz ama en azından sıraladığınız maddeler arası boşluk olsaydı daha iyi olurdu.
" Yoksa kıyıda köşede kalmış, bir çok iyi şair vardır, "
burada ilk virgül yersiz , gereksiz onu kullanmasa idiniz akış dengesi olurdu çünkü soluklanılması gereken yer değil ve ikinci virgül yerine de nokta olmalıydı yok o da olmuyorsa noktalı virgül kullanılmalıydı. Çünkü sonum bildiren bir ifade o zaman ya bitmiştir ya da devamıyla sadece bağlılık vardır nefeslenilmesi gereken durum değil.
"olarak yaşamaktır.çok fazla sevgi şiiri yazamamam bundandır. "
burada da - yaşamaktır. çoktan - noktadan sonra küçük harfle başlanılmış bir daha bakın isterseniz.
"Şiire başladığımdan beri ki, çok zaman "
burada da ki ' den sonra virgül tamamıyla okurun sekmesine sebep oluyor bir daha düşünün derim.
"Alitersyon, cinas gibi değişik sanatlar da olmalıdır"
alitersyon değil de bu aliterasyon olmalıydı.
"söylenmemişine, ya da duyulmamışına "
ya da öncesi virgül kullanımı sanırım yine bakmanız gereken bir husus.
"Çünkü hiç birşey bana başkasına göründüğü gibi görünmüyor, ya da görmek istemiyorum, görmekten hoşlanmıyorum."
hiç birşey...Tamamıyla hatalı yazım. Hiçbir şey olmalıydı bence buna da bakın. Ayrıca burada da ya da öncesi virgül var. Bağlaç öncesi virgül kullanımı olmaz ki her ikisi de aynı görevde bulunuyorlar tekrar sırıtıyor bu sebeple.
"Özgürlük gibi hiç bir değer yoktur "
hiç bir ...bu birleşik yazılır..hiçbir...
" Şairin kendisini başkalarımın yerine koyması"
başkalarımın değil başkalarının burada da bir klavye sürçmesi mi olmuş diyelim...
Ayrıca parantez kullanımlarına bakın ve bir de kısa çizgi kullanımlarına. Burada ne demek istediğimi de anlayacağınızı ümid ediyorum.
Ayrıca belirtmeden geçmemem gereken bir durum daha var. Cümlelerinizde kısalık var evet kısa cümle gayet normaldir ama kesip atmak gibi durmamalarına özen göstermeliydiniz. Burada bir metni paylaşıyoruz ve hem edebi zenginliği olmalı hem de değer zenginliği…
Bunları önceki yorumumda belirtmememin sebebi bir kez daha itina ile baktığında görebilen bir kalem olduğunuzu düşünmemden kaynaklanıyor. Zira gerçekten öğrenmeye değer veren bir kalemsiniz bunun ve ayrıca yorum çok uzun olup sıkıcı olacaktı...
" Ama bunun yanında şiirsel ifadeleri kalıplar içinde yeterince kullanılmış hece şiirlerini daha çok seviyorum. "
böyle demişsiniz. Bakın ben beğeniye dair eleştirisel bakmam asla buna hakkım yok ki. Ne yani herkes aynı şeyi mi beğenmeli yok böyle bir şey. Benim ifade ettiğim sevilenin savunulması değildir - bu elbette olağan bir durumdur - sadece geniş açılardan bakmak istenmediğidir. Okumuyor olabilirim, beğenmiyor olabilirim ama yiğidi öldür hakkını yeme derler ya bu hesap.
Velhasıl kelam edebiyat defteri işte bunun için edebiyata hizmet veriyor diyorum. İstişare dinimizin hak gördüğüdür ki bakın ne güzelliklere sebebiyet veriyor..
Mutlu oldum umuyorum ki faydam olur.
Sevgiyle kalın efendim.
**Havin_** tarafından 12/17/2009 1:47:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Havin, öncelikle yazdıklarımı okuyup değerlendirdiğin için teşekkür ederim. Ben kendim için asla başarılıyım demedim. Bana bir soru soruldu bildiğim kadarıyla, kendimden örnekler de vererek başarılı olmanın yollarını anlatmaya çalıştım. Yeterli mi değildir elbet. Konuyu açtım herkes düşüncelerini aktarsa daha iyi olmaz mı?
Serbeste yan bakmıyorum, severek okuduğum serbest şiirler olduğunu zaten yazmıştım. Serbeste ulaşmanın yolunun heceden geçtiği de bir anlamda doğru olabilir. İyi hece yazan ustalarımızın daha sonra serbest şiirde ön plana çıktıklarına şahit olduk.
Ama şiire heceyle başlamak iyi hece şairi olmak demek değildir. Sadece kalıplara riayet edilmesinin şiir yapmayacağını da söyledim. Sizin küçükken yazdıklarınızın ne kadar şiirsel ifadelerle yüklü olduğunu bilmiyorum ama biraz hece kalıplarına uyarak manzumeler yazanların şiiri bulmak için, rahatça ifade edebilmek için serbeste döndüklerini de biliyoruz.
Ahengi, duygusu, akıcılığı, bütünlüğü, anlamı yerinde olan serbest şiirleri zevkle okuyorum. Ama bunun yanında şiirsel ifadeleri kalıplar içinde yeterince kullanılmış hece şiirlerini daha çok seviyorum. Sevgi, beğeni göreceli bir şeydir. Bana doğru gelen başkasına yanlış gelebilir. Herkesin düşüncesine de saygılıyım. Başkaları da benim düşüncelerime saygı göstermek zorundadır. Aynı ülkede değişik milletler nasıl birlik içinde birbirlerinin haklarına saygı göstererek yaşamak zorundaysa bizler de aynı şeyi yapmalıyız.
Bu arada eleştiriye karşı değilim. Ama kurallara karşı geldiysem, hatalar yaptıysam eleştirilmeliyim. Duygularım ve düşüncelerim eleştirilebilir ama kendimi savunma durumuna geçebilirim. Her şeyi bildiğimi iddia edemem, ama bildiklerimi de kendime saklayacak kadar bencil değilim. Tezgahımı kurmuşum, yaptıklarımı, bildiklerimi sergiliyorum. Alan alır almayan almaz. Karşılığında maddi bir beklentim olmadığı için de almayanlara kızmam.
Siz eleştirilerine değer verdiğim bir şairsiniz, yazımda hatalarım olduğunu söylemişsiniz. Bunu ben yapmazdım işte, hatalarınız var dersem nerelerde olduğunu açıklar, hatta becerebiliyorsam öneriler de sunardım. Zaten bana kızmaları bu sebeptendir. Bana atıfta bulunan sert şiirleri yorumları bu yüzden alıyorum. Bazen üzülüyorum, tepki verdiğim de oluyor ama çok çabuk unutan bir insanım. İnancıma göre 3 günü aşan dargınlık imanıma zarar verebilir. Kimseye dargın değilim bana kızanlar varsa da günahları boynuna.
Nesir konusunda zaten hiç iddialı değilim, yorum yazmak bile zor gelirken bu kadar uzun bir yazıyı hatasız yazdığımı zaten düşünmem. Hatalı yerleri bildirirseniz sevinirim.
Bu arada yazımı okuyan düşüncelerini ifade eden tüm arkadaşlara teşekkürlerimi iletirim.
Güzel bir tafirti. Lâkin şöyle düşünürüm ;
yemeğin tarifi olabilir, ders çalışmanın da olabilir, hatta hayat için de bazı taktikler önerilebilir ama şiir için böyle bir şeyin sadece teknen mümkün olduğunu düşünürüm. Şiir gibi hissedemeyenin aklına asırlarca şiir kazılsa da hiçbir verimi olmaz diye düşünürüm. Yine de arada uğraşılırsa olur ama kalem hissiyatı bilmiyorsa buz gibi donukluğu hisseder okur mutlaka bir dizede fire verir. Çok bariz bir örnek verebilirim lâkin saygıyı bilirim bu sebeple en ustasına bile hoşgörüyle bakmak gerekir derim...
Şiir için ne yapılabilirliğe gelince. Benim aklıma tek bir öneri dahi gelmiyor. Hissetmek de yetmeyebiliyor bazen hiç okumayan, bakmayan, görmeyen, düşünmeyen yazamaz derim ama bunu asil şiir için derim - empati evet güçlü bir kaynak olabilir fakat asla ama asla yetmez ve yetmeyecektir de-. Ha ne oluyor ben çok iyi bir kalemim de mi söylüyorum bunu asla böyle bir düşüncem yok sadece şiiri su gibi görebilmemden kaynaklanıyor bu düşüncem.
Ve sizin de değindiğiniz bir duruma dikkat çekmek istiyorum bir serbestçi olarak . Evet hece, aruz ve kurallar...Bizim edebiyatımızın başlangıcının temelleri denilebilir ve çok başarılı sanatkarlar da vardır bu giysiyle edebiyata hizmet veren. Lâkin hececilerin , kuralcıların serbeste neden yan baktıklarına anlam veremiyorum ve asla da vereceğim tek bir nokta olamaz haklılık payına...İlk başladığımda hece yazmıştım çok küçüktüm o zamanlar ama şimdi görüyorum ki serbest yazmak heceden geçiyor yani hecenin kendini tamamladığı yerdir bence...Zira hece yazmayan bir kalemden başarılı serbest görmek olanaksızdır bence. Neden mi...Çünkü ahenk nasıl yakalanır bu bilinmez. Ve hece yazan bir kalem eğer ki şiiri biliyor , şiire şiir için değil de başka kalbi durumlar için bakabiliyorsa onun son şiiri serbest olur bunun altına altı çizili imza bırakıyorum. Evet serbest rahatlıktır , özgürlüktür belki ki Sayın Kırat böyle demiş ama en zor kuralcılık serbesttedir. Serbestte kalbi, kalemi dizginlemek kolay mıdır ?
-DEĞİLDİR...
Emeğe saygının olması gerektiğine sonuna dek inanan biriyim fakat serbestte emek adına saygı gibi dar bir görüş çerçevesine sığmayacak kadar da büyüktür benim yüreğimin hissettiği.
Sadede gelirsek bu yazı bazı yazım hataları dışında ahenkli bir tabloydu. Şiirde nasıl olmalıya gelince de sadece yaşamak derim, yaşamı hakkıyla yaşayabilmek derim.
"Saltanatla şiir yazılamaz zira...."
Sevgimle...