- 1826 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Dominant kaynana.(1.BLM)
Sevgili okurlarım, sizlerle paylaştığım bu hikâye yaşanmış bir hikâyedir. Anadolu’nun bir köşesinde çarpık aile düzeni. 2000’li yıllarda hala butip aile düzenleri yaşanabiliyor… Hikâyemizin konusu: dominant bir anne oğlu, gelini ve eşi üzerindeki aile içindeki baskınlığı, bir türlü tatmin olmayan egosuyla, çektirdikleridir. Görünüşte sert mizaca sahip, aslında annenin güdümünde bir baba olaylar karşısında sadece annenin sözünden dışarı çıkamamaktadır.[bol]
Otoritesini koyması gerekirken; annenin dolduruşuna gelerek anlamsız göz yazlarıyla oğluna ve gelinine, eşinin bir türlü tatmin olmayan egosu yüzünden çile çektirmektedir.
15 bölümden oluşacak olan bu hikâyemizi sevkle okuyacağınızdan eminim…
Ailenin en küçük çocuğuydum ben, erkek evlat işte son kesen derler ya, işte o bendim, üç kardeştik biz iki büyük ablam vardı. Aramızda iki şer yaş farkı vardı. Babam o devirlerde at arabası kullanırdı; dede mesleği, dedem de fayton kullanırmış. Baya bir kalabalık bir aileye sahipmiş dedemler; yedi kardeş. Dedem, sert görünümlü, aksi bir adammış, babaannemse onun aksine uysal ve yumuşak. Annemleri çocukluğumda hatırlıyorum da, üç kardeş bir araziyi satın almışlar ve yan yana ev yapmışlar. Yengelerim çok lafçı ve geçimsizlerdi tabi annemde onlardan kalmazdı yani ama benim annem olduğu için; benim annem iyidir derdim hep, annemi çok severdim.
Kim bilir annemde öğleydi de ben farkında değildim büyüdükçe evlenince anladım. Amcalarım çok iyi insanlardı ama kadın dırdırı önce amcamı sonra babamı yedi bitirdi, ikisi de kalpten vefat ettiler. Kavga için konu ne mi, onlar buluyorlar canım, onlar için, herşey kavga sebebi insanın içine şeytan girmeye görsün yeter ki. O dürtüyor yengemler ve annem harekete geçiyorlar üçü birden başlıyorlar kavgaya. Babam, erkek evlat diye tutturmuş ve ben olmuşum, nerden olduysam. Küçükken ablalarım yumurta yemezlermiş daha doğrusu annem vermezmiş o erkek, o yiyecek kızlar yemez dermiş, daha o zamanlardan ayrımcılığı annem uygulamış ve içlerimize aşılamış...
Peki, ben onlarında evladı değil miydim? Annem hiç mi bilmiyordu bizim bir birimize kin bağlayabileceğimizi... Kardeşlerimle aram o zamanlardan açıkmış da ben farkında olmamışım. Anlayacağınız evlenene kadar poh pohlanmışım. Evleneceğim kızı çok sevdim, hem de pek çok. Bir insan acılarını, sevinçlerini kime anlatır, annesine değil mi. Anneme açıldım onu çok sevdiğimi ve benim için istemesini söyledim. Ne mi yaptı, hiç ummazdım annemin böyle bir şeye sebep olacağını, bir arkadaşına önermiş, sevdiğim kızı, oda gidip oğluna istemiş, sevdiğim kızı...
Sevdiğim kızı, başkasına göstermişti annem bunu bana nasıl yapmıştı anlam veremedim ama sevdiğim kız kabul etmemiş, onlara benim sevdiğim var demiş... Duyunca inanamadım, bunu annem mi planladı dedim, annemin umurunda değildi, vurdumduymaz tavırlar takınmaya başladı. Derken bir gün, anne dedim: bak, sen benim canımsın, kanımsın ne olur bunu bana yapma, onu bana iste dedim, ısrar ettim. Onu almazsanız kıyarım canıma, önce annem ve ablam biz bir konuşalım dediler gittiler.
Kız tarafı mendil vereceği günü söylemiş. Annem ne mi yaptı yine yapacağı yaptı, eve geldi: onlar haber verecek acele etmeyin dedi.
Kız tarafı hazırlanıyor bekliyor, biz de tabi haber bekliyoruz, daha doğrusu ben ve babam bekliyorduk haberi... Annemin lafına sözüne güvendik, nerden bilebilirdim ki böyle olacağını, insan kime güvenir en yakın annesine değil mi? Kız beni aradı: bir daha karşıma çıkma ,
hem geleceğiz dedi annenler, hem de gelmediler. Nasıl iş bu böyle, rezil oldum aileme dedi.
Devamı Diğer bölümde