5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1433
Okunma
EMPERYALİZMİN HEDEFİ
Bir Devletin kendi sınırları dışında yaşayan halkları ve milletleri onların rızası dışında kontrol altına alma, dolaylı yönetme, ve milli kültürünü bozarak milli varlığını zaafa uğratmasıdır EMPERYALİZM.
ÜÇE AYRILIR
1- 16.yüzyıla kadar uzanan imparatorlukların gelişme dönemini kapsar.
2- Keşiflerle devam eden ve 19 yüzyıla kadar devam emperyalizmdir.
3- 1880 ler de başlayıp hedefteki Osmanlıyı parçalayarak, hem Afrika’yı paylaşma hem de İsrail’in kurulmasını hedef olarak seçmiş ve buna göre TAKTİK, ve STRATEJİ geliştirmişlerdir.
Saydığımız Emperyalizmin 2. Evresinin tamamlanmasıyla, Dünyada sermayenin en büyüğüne sahip “İLLİMUNATİ” adlı bir örgütlenmeyle öncelikle Amerika ya akın etmişler oradan da Dünyayı yönetmeyi ve köleleştirmeyi hedeflemişlerdir. Bu Dünyanın en büyük Yahudi yapılanmasının maddi büyüklüğünü şöyle ifade edersek durum daha iyi anlaşılır.
Birleşmiş milletlere kayıtlı 290 a yakın devletin gayrı safi milli hasılası 40 trilyon dolardır.bunun 26 trilyon doları İLLİMUNATİ ye aittir ve bunlar 14 büyük Yahudi ailesidir. Afganistan’ın milli geliri 5 milyar dolar olduğu gerçeğinden yola çıkarsak ekonomik büyüklüğünü anlamış oluruz.
Hem kendi imparatorluklarını devam ettirme , hem de dünyayı köleleştirerek “ARZ-U MAUT” denilen Yahudi ritüeline hizmet etmekteler. Hepimizde biliyoruz ki yakın siyasi tarihimizde iki kutuplu bir dünyada milletler mücadelesini yaşadık.iki süper güçten Rusya’nın dağılmasıyla AMERİKA süper güç haline gelmiş ve dünya tek kutuplu bir hal almış ve çekilmez hale gelmiştir.Karşı koyacak hiçbir güç olmayınca güçlünün yanında olmak ,onun yanında saf tutmak gibi onursuz bir milletler topluluğu oluşmuştur.
Dünyada bütün enerji kaynaklarını, petrol ve petrol ürünleriyle yer altı kaynaklarını tamamıyla benimsemiş, sanki tek sahibi kendisi gibi oralara bahaneden operasyonlar tertip ederek ele geçirme planları yapmışlardır. Günümüzde bunları Afganistan, Kuveyt, ırak gibi ülkelerde yaşayarak gördük.bahanesi özgürlük ve barış getirmek oldu ama ne yazık ki barış şöyle dursun zulümden başka , tecavüzden başka, sömürüden başka, yağmadan başka hiçbir şey getirmediler. Barış getireceğiz derken de operasyon yapacakları ülkelerde önce huzuru bozuyorlar, huzursuzluk hakim olunca halk yılıyor ve barış getirmek adına EMPERYALİZMİN aktörleri devreye girer.
Bu taktik ve strateji bize biraz yakından tanıdık gelmiyor mu.
“DEMOKRATİKLEŞME, AÇILIM” DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK gibi bahaneler le ülkemiz de bu operasyonun gizli tehdidi altına girmiştir.
Bu tehdit bize 12 eylül darbesiyle gelmiştir.
Dünya’ mız iki çelişki yaşamaktadır.
Birincisi
İki kutuplu dünyanın sınıf mücadelesi ki bu bizim ülkemizde
Sağ ve sol olarak yaşanmıştır. Tarafları ise sol kesimde “DEVRİMCİLER” sağ kesimde ise “ÜLKÜCÜLER” dir. İki kesiminde vatanı büyük ölçüde sevdiği akıllardan çıkmamalıdır. İki kesiminde ortak yanlarından birisi Amerikan emperyalizmi ne karşı duruşlarıdır. Teşkilat yapıları gereği milli kültür ağırlıklı eğitim süreci “Halk Evleri ve Ülkü Ocakları’”nda hızla devam ederken bir anda sokak çatışmaları organize edilerek bu eğitim ve bilinçlenme sürecinin tamamlanmasının önüne geçilmiştir. Kardeş kanının aktığı bu olaylarla yetinilmemiş toplu katliamlara sebeb olacak büyük provokasyon larla alevi – sünni çatışmaları çıkarılmış oluk oluk kanın akmasına vesile olunmuştur. Bu olaylarda Emperyalistlerin gizli amaçları Rusların sıcak denizlere inmesini engellerken, Rusya korkusu üzerinden ülkelere askeri üsler kurarak orerasyona açık hale getirmek, ikinci hedefte o ülkelerde milli iradeyi zaafa düşürerek aciz hale getirmek.
Türkiye de süper Nato operasyonları halen bitmemiştir.
Dünyamızın ikinci çelişkisi
Küreselcilik ve ulusalcılık
Rusya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan devletlerin güç birliği yapması ve petrolü kontrol altına alması Amerika ve emperyalistler için büyük tehtitti. Onun için avrupadan çine uzanan ipek yolunda ki bütün ülkelerde operasyonlar yapılmalıydı. Bu ülkelerde etnik , kültürel, meshep sel farklılıklar kaşınarak ayrışmanın tohumları atılmalıydı. Bunun uygulanabilirliğini görmek için pilot ülke seçilmeliydi. Ve bulundu YOĞOSLAVYA. İşte bu taktik ve stratejiler sonunda yoğoslavya 7 parçaya bölündü.
O zaman hedefteki ülkelerde bölünebilirdi. Peki hedefte olan ülkeler hangileriydi. Tabiî ki bunu Samuel HANTİĞTON “medeniyetler çatışması” adlı teziyle ortaya koymuştur.
İRAN, IRAK, SURİYE ve TÜRKİYE etnik , kültürel dinsel ve meshepsel yönden bir birinin aynısı olan ülkelerden IRAK’ta olanları görmekteyiz. Kuzeyinde Kürtlere kurmaya çalıştıkları filende kurdukları kukla kürt devletinin adı “GÜNEY KÜRDİSTAN” peki düşündükmü hiç bu ülke bozuntusuna güney Kürdistan denirse, bunun kuzeyinde kim var. Küzey Kürdistan hangi ülkenin toprakları üzerinde hedefleniyor. Doğusu batısıyla bu ülkeler tehdit altındadır. İran a biyolojik silah üretiyor derken, suriyeye başka bahane Türkiye ye de ıraka benzer daha ayrı bahane üretmesi an meselesi.” ERGENEKON” diye isim taktıkları
Yapılanma da hayali bir örgüt üzerinde milli duruşu olan ulusalcı kesime bir gözdağıdır.
Rusya’nın dağılmasıyla hem oluşacak BÜYÜK OĞUZ BİRLİĞİ ne engel olmak, hemde bu ideallerden Türk gençliğini uzak tutmak için daha önceleri Brezilya, Filipinler ve Arjantin’de başarıyla uygulanan “F.F. F” yani “üç F” uygulamasını Türkiye ve Türk Gençliği üzerinde uygulamaya başladılar.
Günümüzde dünyanın gidişatını okumanın formülü olan bu üç F yi şu şekilde anlatmalıyız.
1. F : FUHUŞ
2. F : FAŞİNG
3. F : FUTBOL
Günümüz gençliğini kıskacı arasında yok edecek duruma gelen bu üç F biraz açalım.
FUHUŞ 1820 yılında Mora’da ki isyanda çıkan mektupta grigoryus Türkler için ne demişti.
“Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Önları harici fikirlere alıştırmak şart. Türkler yardımı reddederler haysiyet duyguları buna manidir” diyordu. İşte bu duyguları Türk gençliği sağlam aile yapısından almakta idi. Fuhuş önce aile yapısında tahrifatlar yapacağı için fuhuş ülkemizde desteklendi.
Hatta öyle desteklendi ki hukuken suç olmaktan dahi çıkarıldı.
Sokak ortasında adabı maşeret kurallarına karşı bir çok kişiyi gördüğümüz halde yadırgamayacak hale geldik.
Önceleri ülkemizden uzak tutmaya çalıştığımız fuhuş un ilimize girmesine engel olamayınca bari mahalleme girmesin fikrine kapıldı insanlar, mahalleye de girdi. İyi kira veren komşunun fuhuş yaptığını bilmemiz tepkisiz kalmamıza neden oldu. Daha sonra sokağımıza girdi biz yine sessizken oturduğumuz apartmana da girdi. Şimdi gayretimiz Allah esirgesin evimizden uzak tutmak içindir.Tepkisizliğimiz bizi nerelere getirmiştir görüyoruz.
FAŞİNG eğlence demektir, hemde futursuz eğlence, kuralsız yasaksız eğlence, zevk almak üzerine kurulmuş bir eğlence. Bu eğlence mekanları birahaneler, barlar diskolar, pavyonlar derken kalabalıkta toplu eğlence sektörü ortaya çıktı . bu mekanlarda önce içki ile başlayan eğlence zamanla hap esrar eroin ve kokain e kadar çıktı. Tabiî ki burada da yine ekonomik kesimlerin sınıf farkı çıkıyor. Varoşlardan bu işe soyunanlar kokain yerine sentetik haplarla idare etmek zorundalar. Para sorun olunca hap esrar satışı devreye giriyor. Bu seferde kızların parasızlığına Fuhuş yetişiyor. Bedenini hap ve esrar için satan gençlikten hangi milli refleksi bekleye biliriz. Tabişki bekleyemeyiz. Örnek olarak Brezilya Arjantin ve Filipin i vermiştik. Milli geliri beyaz kadın ticareti olan Filipin en çarpıcı örnektir.
FUTBOL bu tuzaklardan uzak kalmayı başaran gençlik içinde ortada daha masum muş gibi görünen FUTBOL tuzağı vardır.
Futbol spor dalı olmasına rağmen Türkiye de hızla profösyönel
Futbol a geçilmiştir. Milli ruhtan uzak sadece para amaçlı bir hale gelen futbol sayesinde gençlik enerjisini boşaltıyor
Fanatizmin etki alanına sokarak onları dahi ayrıştırdığı kabullenilecek vakadır. Taraftarların maça gelirken üzerinden çıkan sopa, bıçak, kama, keici ve delici aletler siyasi mitinge gelenlerde çıkmamaktadır. Buda bize ne kadar vahim hal aldığının bir göstergesidir.
Bu operasyonların etkisi altına alınan ülkelerde işbirlikçiler aracılığıyla, satın alınmış kalemler aracılığıyla, dahası iş başına emperyalist güçlerin gizli operasyonlarıyla gelen siyasiler sayesinde zemin hazırlanır. Bu nu en iyi şekilde günümüzün siyasi gelişmelerinde görüyoruz.Terör örgütünü açık açık savunan bir yönetimi tokattaki saldırıyı dahi onlar yapmadı Ergenekon yapmıştır imasıyla ne kadar küreselcilerin hizmet/karı oldukları ortadadır. Türk gençliğini bu tertip ve operasyonlara karşı uyanık olmaya davet ediyorum.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE