- 603 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
50 YIL SONRAKİ TARİH KİTABI
Biz Mü’minler ferasetle bakmak ve çalışmakla görevliyiz. Gerekli çalışmaları yaparak, geleceğe ümitle bakmak zorundayız.
Hep iyi şeylerin olacağına inanmak isteriz. Hem şahsımız, hem ailemiz, hem ülkemiz hem de dünya insanlığı hakkında.. Tembellik yapıp sonra da ümit kesmek bize göre değildir.
Bu günler önemli günler. Çok değişik olaylar cereyan ediyor. Medyaya bilmem kaç punto, sürmanşet geçen olaylar. Ama geleceği düşündüğümüzde, bu gün belki bizi ümitsizliğe sevk eden, bazı önemli gibi gözüken olaylar, tarihin akışında bir nokta kadar bile yeri olamayabilecek olan olaylardır. Hatırlayalım, Refah Partisi’nin kapatılması üzerine üyelere sükunet çağrısı yapan, Partinin lideri Sayın Erbakan şu cümleyi kurarak ortalığı yatıştırmıştı:
“Sakın taşkınlık ve kanunsuzluk yapmayın!Bu alınmış olan kapatma kararı, bir kere daha ifade ediyorum, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadan ibarettir.”
Bu çok önemsediğim cümleden de hareket ederek, bundan 50 yıl sonrasında bugünleri anlatan tarih kitabını eline alan torunlarımızın torunları acaba neler okuyacaklar?
Ümidimi tahminle karıştırarak, 50 yıl sonra okunacak olan bu günün tarihini kısaca ben yazmak istiyorum:
“1909 yılında İttihat Ve Terakkiciler tarafından 2.Abdülhamit Han’a yapılanlar 90 yıl aradan sonra, bu defa Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’a yapılmıştır. Nasıl Abdülhamit Han kadere rıza göstermişse, aynı şekilde Erbakan da olanları tevekkülle karşılamış ama, mücadeleyi bırakmamış, sonunda Milli Görüş hareketi O’nun gösterdiği yolda Türkiye’de etkin mevkiye yükselme başarısını göstermiştir.
O günün silah ve teknoloji gücü yüksek, ama gücünü zayıf milletlere zulüm aracı olarak kullanan ABD ve Avrupa devletlerince yönlendirilen ikinci İttihat Ve Terakki hareketi, İslam Dünyası’nın birleşmesini ve zalim batı karşısında ikinci kutup oluşturmasını engelleme çalışmaları başlattıysa da, kısa süre sonra söz konusu birlik, onlara rağmen gerçekleşmişti. Böylece tek kutuplu dünyada emperyalistlerin Büyük Ortadoğu Projesi ile yürütmek istedikleri sömürü planı, İslam dünyasının uyanması üzerine önlenmişti. Böylece güçlü ekonomik ve siyasi birliklerini kuran İslam ülkeleri, kendi kendilerine yeterli güce sahip olmalarından başka, petrol ve diğer enerji kaynaklarını kontrol etmekle dünyada istikrarı da sağlamış oldular. Bu birliğin lideri konumundaki Türkiye Cumhuriyeti, 21.yüzyılın ikinci yarısına girdiğimiz bu yıllarda dünya ekonomi ve siyasetini yönlendirme başarısını göstermiştir.
21.Yüzyıl’ın başlarında Türkiye’de yapılmak istenen bazı uygulamalar ise çeşitli mizah yazar ve yapımcılarına konu teşkil edecek cinstendi. Türkiye’deki o günkü egemen güçler, kendi halkının çocuklarının tahsil hayatını baltalayacak uygulamalara imza atıyorlardı. Kız öğrencileri okullardan uzaklaştırmak, üniversitelerin kapılarını Anadolu’dan gelecek öğrencilere kapalı tutmak, kendi öz değerlerinin okullarda öğrenilmesini engellemek gibi… Ama modern anlayış kısa süre sonra galip gelmiş, kıyafetinden veya inancından dolayı önleri kesilip tahsil hayatından menedilen gençler, bu insani haklarına kavuşmuşlardı. Türkiye’de o yıllarda hukuk istismar edilerek yapılan bu uygulamalar uzun yıllar mizah edebiyatına konu olmuştur.
Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri gıda üretimi ve teknolojiye gerekli önemi vermişler, yerli kaynaklarını harekete geçirerek, kendi kendine yeterli olan üretim seviyesine erişmişlerdir. Bu sayede dışa bağımlı olan orduları da, bu bağımlılıklarını azaltarak dünyanın en caydırıcı askeri kuvveti olma başarısını göstermişlerdir.
21.Yüzyılın başlarında, dışa bağımlı politikalar yüzünden bölünmenin eşiğine gelmiş olan Türkiye Cumhuriyeti, halkın ortak öz değerlerde buluşmasını sağlayarak bu bölünme tehlikesini kazasız belasız atlatmayı bilmiştir. Böylece 20. Yüzyılın başlarına Osmanlı Devleti’nin uğramış olduğu akibet göz önüne alınarak, tarihin tekerrür etmesi de önlenmiştir.
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğu liderlik konumunun yanında halkıyla bütünleşmiş, fırsat eşitliğini sağlamış, kendi kaynaklarını kullanarak büyük bir sanayi devi haline gelmiş, dünyada herkesin gıptayla baktığı adalet sistemini oturtmuş, dünya dengelerinin onsuz oluşmadığı, kendi modern araçlarını üretmekten başka, dünyanın bir çok ülkesine sanayi mamullerini satan müreffeh ve güçlü bir ülkedir.”
Evet ümit ve hayal karışımı bir tarih kitabı.
Neden olmasın?
Yeter ki uyanalım ve gereğini yapalım.
www.ekremsama.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.