- 842 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Haba hikayesi
Bu anlatacağım hikaye, nüfusuna kayıtlı olduğum köyde geçmiş gerçek bir hikayedir. Hikaye içinde geçen haba, yere serilen bir tür dokuma kilimdir.Gelelim hikayemize;
Bundan seneler ve seneler önce, siz deyin 60 sene, ben diyeyim 65 sene, onlar desinler 70 sene önce köyümüze dışarıdan gelip yerleşmiş bir amcamız varmış. Bu amcamız iyiymiş hoşmuş da biraz hırsızmış. Köyde canını yakmadık, malını çalmadık insan bırakmamış. Köylüyü canından bezdirmiş. Köylümüzde korktuğundan mı? Yoksa kanıtlayamadığından mı? Bu amcamıza bir türlü dokunamıyormuş.
Günlerden bir gün bu hırsız amcamızın bir komşusu evindeki tezgaha haba ardmış. Gel zaman git zaman teyzemiz habayı dokumuş, bitirmiş. Geç vakit olduğu için habayı tezgahtan daha sonra kesip çıkartırım diyerek yatmış. Aklıma gelmişken söyliyeyim haba dedikleri bir tür yere serilen yaygı. Her neyse teyzemiz yattıktan sonra, hırsız amcamız gece geç vakitte gelip, habayı yerinden biz güzel kesip çıkartmış ve evine götürmüş. Evindeki kilimin altına sererek saklamış.
Eskiden köy evlerinde şimdiki gibi büyük pencereler yokmuş. Evlerin içleri hava alsın diye ufak delikler varmış. Yazın bu deliklerden odalar havalandırılır, kışın ise yastık gibi şeylerle deliklerin ağızları tıkanarak, odanın soğuması engellenirmiş. Gelelim olayımıza, gece geçmiş, gün ağarmış. Hırsız amcamız meraklı, acaba habasını çaldığı komşusu ne yapacak diye, bahsettiğimiz bu hava deliklerden birinden, komşusunun evini gözetlemeye başlamış. Emek emek dokuduğu habasının çalındığını gören teyzemiz başlamış ilenmeye (beddua etmeye), bir yandan da yan komşusuna dert yanarmış, “Kim bu habayı çaldı” diye. Yan komşusu da kimin çaldığını tahmin edermiş, ama dille söyleyemezmiş. Ancak hırsız amcamızın evini kaşıyla gözüyle göstererek, onun çalmış olabileceğini îma etmiş. Bu kaş göz işaretini gören hırsız amcamız dellenmiş ve yanında duran hanımına dönmüş ve demiş ki;
- Ben şu kaş göz işareti yapanın canını hiç yakmadım galiba? Gece evini ziyaret edeyim de onunda bir canını yakayım bakalım demiş.
Gece olmuş, hırsız amcamız yine işe koyulmuş. Bu sefer kurbanı kaş göz yaparak kendisini gösteren komşusuymuş. Gece geç vakitte onun da evini ziyaret etmiş ve o zaman için köyümüzde değerli olan demir kazanını çalmış. Bu kazan teyzemizin tek kazanıymış. Ertesi gün hırsızlığı fark etmiş ama, iş işten geçmiş.
Hırsız amcamızın icraatları bir süre daha sürmüş. Gün gelmiş bu amcamız da ecele yenik düşmüş ve ölmüş. Köylünün yıllardır içinde biriktirdiği bir hırs varmış. Amcamızı gömmek yerine içlerindeki sinirle cesedini gidip tekkenin altındaki Gürlek denilen yere atmışlar. Ceset bir iki gün burada kalmış,kokmaya başlayınca oradan alınıp toprağa verilmiş.
Hırsız amcamızın sağ iken yaptığı tüm bu icraatları nereden mi biliyoruz? Amcamız öldükten sonra, yaptıklarını onaylamayan, ancak korkusundan ses çıkartamayan hanımı tek tek anlatmış. Çalınan haba bulunmuş, ama demir kazan sizlere ömür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.