- 524 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Başlamak
Okuyorum. Okudum hep. Durmamacasına okudum.
Gözlük camlarımın daha bir kalın, daha bir ürkütücü olacağını bile bile okudum hatta…
Yazanlar, yazılanlar, düşünenler, düşüncelere sevk edenler, eleştirenler, eleştirilenler, okunanlar, okunmayanlar, beğenilenler, beğenilmeyenler…
Kaleminden gerçekten bal damlatanlar, bazen de bal rengi zehir saçanlar.
Baş, işaret ve orta parmağı arasına sıkıştırdığı kalemini güzel tutanlar; ama yaratanın takdiri ile mürekkebi eksik olup, “Okuyan nasıl olsa devamını kendince anlar.” diyerek o kara sıvının yettiğince yazanlar.
“Önemlilik” imajıyla, kalem yerine ucu olabildiğince aşırı mürekkeple doldurulmuş divit kullanıp, yazdıkları karışınca, “Başkaları okur ve bize anlatır.” diye bekleyerek bol bol ve karmakarışık yazanlar…
Romantizmi, realizmi, sosyalizmi, faşizmi, doğruyu, yanlışı, olayları, akışı yazanlar…
Tüm yazanlar geldi aklıma kısaca.
Heveslendim sanırım... "Neden ben de yazmayayım?" dedim sessizce.
Suskundum oysa... Ya da suskunluk görevi yüklemiştim ruhuma.
Yazmak, susmayı terk mi idi ki?
Sanmam...
Susarak da haykırılıp çığlıklar atılabilirdi.
Yazarak suskunluğa karar verdim ben de...
Müstakbel; ama henüz tanışmadığım dostlarımın, okuyanlarımın, yani yazana asıl notu verenlerin arasındayım.
Ve galiba mutluyum...
YORUMLAR
Tüm yazanlar geldi aklıma kısaca.
Heveslendim sanırım... "Neden ben de yazmayayım?" dedim sessizce.
Suskundum oysa... Ya da suskunluk görevi yüklemiştim ruhuma.
Yazmak, susmayı terk mi idi ki?
Sanmam...
Susarak da haykırılıp çığlıklar atılabilirdi.
İçerisinde bir sürü fikri barındıran, çığlıklar! Duyan çıksa?
Fikirleri bir gün bir yerde kesişirdi...
Kutluyorum kaleminizi. Sevgiler yüreğinize. Kalbiniz gülümsesin.