- 1159 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ER ŞEHADETİ GÖRÜLMÜŞTÜR
"Er Mektubu Görülmüştür" olacaktı haddizatında, eğitim ve içtimadan sonra eline kalem kâğıt alacak kantine koşacak bir de çay veya kola kapıp şöyle kısa bir anlığına kışla ile ilgili her şeyden soyutlanıp içli bir mektup yazacaktı, Mübarek Anacığına, Aziz Babacığına, kardeşine, bacısına, nişanlısına veyahut yavuklusuna…
"Sizi çok özledim, hep gözümde tütüyorsunuz ama az kaldı geleceğim, mahsus büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum beni önce Allah"ıma sonra komutanlarıma emanet etmiştiniz. İyiyim çok şükür, çok rahatım burada, tek düşüncem sizlersiniz, vatan borcudur, ibadet gibidir vatanıma Milletime layık olmaya çalışıyorum"
Sonra o mektubu öpüp yüzüne sürecek ve komutanlarına emanet edecek bir an önce ulaşsın için dua edecekti. Nemli ve umut dolu gözlerle… Şimdi hala mektup yazan Mehmetçiklerimiz var mı bilmiyorum ama mutlaka vardır.
Şayet mektup yazmıyorlarsa "Er telefonu görülmüştür" "Er mesajı görülmüştür" olacaktı, ama olmadı.
Hain bir pusu bekliyordu onları sisli ve puslu bir havanın ortasında…
Bir manga askerdiler, on taze fidandılar, kalleş kurşunlar yağdı ansızın üstlerine. Zaten hep hain ve sinsi pusular karşılardı onları. Erkekçe çıkıp vuruşan bir düşmanları yoktu hiçbir zaman, mertçe savaşan birileri çıkmazdı karşılarına.
Şahadet şerbetini içtiler, şehit olanların arasında öyle birisi vardı ki haberlerde işitince benim de yüreğimi Richterüstü bir zelzeleyle fena sarsmıştı…
Yolda kendisini yaralı bir halde bulan şoföre "ABİ ÇOK KAN KAYBEDİYORUM POLİSİ 155" i ARAR MISIN?" Diyordu.
Şoförün yapabileceği hiç bir şey yoktu aslında zira hain kurşun yüreğinin bir ucundan girmiş diğer ucundan çıkmıştı. Artık mukadder olan şahadetti, yani Peygamber"in (SAV) açılmış aguşuna koşmaktı…
Başka bir kahraman Mehmetçiğimiz de ayrı yürek burkan bir hususiyetiyle anılıyordu. Kendilerine aileleri tarafından para yollanan arkadaşlarının aksine o tam tersi Askerde kendisine tahsis edilen mütevazı maaşını çok yoksul ailesine yolluyordu.
Kim bilir o çok cüzi maaşını mağdur ailesine yollarken ne çok mutlu oluyordu. Yolladığı para miktarının bir yaraya merhem olmayacağını bilse de kendisi yolluyordu onlara, az da verse veren el kendisi oluyordu hani…
Bir başka Mehmet"imizin öksüz kalan iki küçük çocuğunun bir dedesinin, öteki Annesinin kucağındaydı. Babasının resmine bakıp "BABA" diyordu büyük olanı…
Bütün Türkiye ekran başında ağlıyordu. Bütün Türkiye her zaman olduğu gibi teröre lanet okuyordu… Bütün Türkiye yıllardır akan kardeş kanının durdurulmasını istiyordu.
Terör bir kez daha çirkin yüzünü göstermiş tam da kardeş kanını durdurmak için harcanan yoğun çabaların tam meyvelerini vermeye başladığı bir zamanda yeniden bir kaos ortamı yaratmak için istikrarsızlık ateşinin fitilini ateşlemişti.
Kaostan ve kandan nemalanan darbe heveslilerinin, kan emicilerin, yeniyetme cuntacıların ve çete artıklarının, içerde ve dışarıda bizi birbirimize kırdırmak isteyen vatan hainlerinin beyhude çabaları istediklerini elde etmeye yetmeyecektir, İnşallah.
Akan kan behemhal duracaktır! Kandan rant sağlayanlar ve servet umanları şehitlerimizin kanları boğacaktır! Bundan kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın. Yetmiş iki milyon Türk insanı yurduna göz diken kalleş eşkıyaları ve onların hamilerini ayağının altında zavallı haşereler gibi ezecektir!
Gene yetmiş iki milyon Anadolu insanı, ezeli ve ebedi düşmanlarımız olan İstiklal Savaşımızda unutulmaz bir ders verdiğimiz için şimdi intikam amacıyla PKK terör örgütünü gizli gizli finanse eden ve onlara tonlarca mayın ve para yollayan başta sinsi Avrupa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu"da gün yüzüne çıkmamış umman misali zengin petrol yataklarını kontrol etmek ve ileride el koymak amacıyla ilk Körfez Hareketinden beri o bölgelerimizde karmaşa ve kaos ortamları yaratarak bölgeye yatırımları engellemeye çalışan ve bölge insanımızı etnik köken kışkırtmalarıyla devlete karşı kalkışmaya örgütleyen iki yüzlü ABD olmak üzere Güneydoğu Anadolu"muza nicedir göz diken ve Şanlı Urfa"mızı kendi Arzı Mevut sınırları içinde sayarak bizden koparmaya çalışan, bununla da yetinmeyip Mübarek Anadolu topraklarından bir bölümünü içine alan sözde bir Kürdistan haritasını bazı kamu kurumlarına asmakta bir sakınca görmeyen Siyonist İsrail"in hain ve sinsi emellerini kursağında bırakacaktır!
Yeter ki biz düşmanlarımızın sinsi emellerinin idrakinde olup birbirimize daha sıkı sarılalım ve yekvücut olalım…
İşte o zaman onların bütün oyunları boşa çıkacak, derin bir hüsrana uğrayıp zillete düşeceklerdir!
Sözlerimi nihayete erdirirken, ateşe körükle gitmeye çalışan DTP Milletvekillerine de bir çift sözüm olacak!
Ey DPT"li vekiller! Kendinize gelin. Hükümetimizin Kaf Dağının ardındaki meşaleyi söndürmeden getirmek kadar zor olan bir projesine yani kardeş kanını durdurma çabalarına destek olmak yerine köstek oluyor, resmen ateşle oynuyorsunuz! Kürt kökenli halkımızı, size Meclisin kutsal çatısı altında kucak açan, bol miktar maaş veren ve her türlü imkân sağlayan kendi devletinize karşı alenen kışkırtma cüretinde bulunuyorsunuz! Provoke edilmeye müsait eylemlerde en önde siz yürüyorsunuz. İyi ile kötüyü ayırt etmeye henüz aklı ermeyen çocuklarını sokaklara salan ailelerle nasihatte bulunacağınıza o çocukların askerimizi, polisimizi taşlamalarına ses çıkarmıyorsunuz, onların kamu malına ve özel mülkiyet mallarına verdikleri milyonlarca liralık zararlara, bu vebale günaha siz ortak oluyorsunuz.
Seçilmiş insanlarsınız amenna sandıktan çıktınız, ama unutmayınız ki seçilmiş olmak size masum insanlara ve devlet malına zarar verdirme arıca terör örgütüne bu kadar candan empati kurma hakkı sağlamaz ve sağlamamalı…
Daha dün İstanbul"da Sokak gösterilerinde gözü dönmüş küçük şakilerin bir kamu aracına bir belediye otobüsüne Molotof kokteyli atmaları sonucu dershaneden evine dönen henüz on yedisinde masum bir genç kızcağız hayatını kaybetti.
Peki, soruyorum size, sizin demokratik eylem saydığınız bu tedhiş olaylarda ve yanarak feci bir şekilde hayatını yitiren bu genç kızımızın ölümüne sebebiyet vermekte sizin de bir payınız var mı yok mu?
Son olarak da şu can alıcı soruyu yöneltiyorum size, lütfen ellerinizi vicdanınıza koyup öyle cevap verin;
Sizin yere göğe sığdıramadığınız Apo" nun hücresi dar da en az otuz bin kişinin ölümüne ve yüz milyarlarca kaynağın heba olmasına sebebiyet veren VİCDANI ÇOK MU GENİŞ?
Tokat"ın Reşadiye ilçesinde hain bir pusu akabinde şehit olan kahraman Mehmetçiklerimize Yüce Allahtan rahmet ve mağfiret başta kederli aileleri olmak üzere, Aziz Milletimize başsağlığı dilerim…