- 494 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNELİM.
Düşünerek, varlığın var edenin ve kendi varlığının farkında olmayanın, Varlığı ile yokluğu arasında bir fark varmı?
“ Düşünüyorum öyleyse varım” diyen filozof bunu kastetmiş ise çok doğru söylemiştir.
Evet, Sevgili Dostlar!
Düşünelim!!!
Yaratıcımızı,
Yaratılışımızı,
Yaratılış sebebimizi,
Düşünelim,
Nereden geldiğimizi,
Burada ne işimiz olduğunu,
Niçin gönderildiğimizi,
Buradan nereye sevk olunup gittiğimizi.
Düşünelim!
Gücümüzün sınırlılığına rağmen,
Sınırsız imkânlara sahip oluşumuzu,
Düşünelim!
Yaşam adına yaratılmış olan her şeye muhtaç iken,
Hiç bir şeye sahip olmadığımız halde her şeyden istifade imkânına sahip oluşumuzu.
Düşünelim!
Bir mikroba bile yenik düşen biz,
Mikro ve makro âlemden gelebilecek tüm tehlikeler karşısında savunmasız halde olmamıza rağmen;
Her şeyin bize boyun eğişini,
Evet, kendimize ve olaylara soralım.
Ben KİMİM?
NEREDEN GELİYORUM?
BURADA NECİYİM?
KİM TARAFINDAN GÖNDERİLDİM?
BENİ NİÇİN YARATTI?
BENDEN NE İSTENİYOR?
BU İNSANLIK KERVANI İÇİNDE,
NEREYE GİDİYORUM.
Sanıyorum bu müşkil ve müdhiş suallere Kur-andan alacağımız makul ve mukni cevaplar HAYATIMIZA ANLAM KAZANDIRARAK, bizi tabiat ve tesadüfün oyuncağı olmaktan kurtarıp,
her bir insana kâinata denk bir kıymet kazandıracaktır.
Herkesi hayatın gerçeklerini bir daha farklı bir açıdan düşünmeye davet ediyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
YORUMLAR
KENDİ VARLIĞI DAHİL HER ŞEYDEN ŞÜPHE DUYMUŞ VE SADECE DÜŞÜNCENİN VAR OLDUĞU GERÇEĞİNDEN YOLA ÇIKARAK EVRENİ AÇIKLAMAYA ÇALIŞMIŞ DESKARTESİN SÖZÜNDEN YARADANA ULAŞMANIZ TAKTİRE DEĞER BİR ÇABA MERAK EDİYORUM DESKARTES'İ NE KADAR TANIYORSUNUZ. HANĞİ KİTABINI OKUDUNUZ.
SİZİ MÜŞKİL VE MÜDHİŞ SUALLERİNİZE ALACAĞINIZ MAKUL VE MUKNİ CEVAPLARINIZLA BAŞBAŞA BIRAKMADAN ÖNCE BENCİL,ZALİM,KISKANÇ,SAPIK İNSANLARIN DÜNYALARINI 0N YÜZ MİLYON TANRI MİLYARLARCA PEYGAMBERLE DE DONATSANIZ HAYATLARININ SOKAKTA DOLAŞAN İTİNKİNDEN DAHA ANLAMLI OLMAYACAĞINI ÜZÜNTÜYLE DİLE GETİRMEK ZORUNDALIĞIMI BELİRTMEK DURUMUNDAYIM.
DÜŞÜNMEYE VE DÜŞÜNDÜKLERİMİZİ SÖYLEMEYE SEVKETTİĞİNİZ İÇİNDE OLSA TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM. SAYGILAR EFENDİM
bugünlerde müthiş bir arayış içndeyken bu yazıyı okuyup buldum galiba kendimi...yüreğim öylesine gerçeklik ve sahtelik arasında sıkışmıştı ki onu taşıyacak gücü bulamadım kendimde..ve bu duyguyu yaşayanın sadece ben olduğunu düşnmüyorum bugünlerde..aslında bu denli anlamsız ve bi o kadarda karışık br çabalamanın içindeyken dünya, bu yazıyı hekesin okuması gerektiği kanaatindeyim.ebedi olan gerçeği bi defa daha hatırlattığınız için sağolun varolun..
İnsanın üzerinde yaratıldığı günden beri insanlık üzerinde yaşadığı dünyayı hatta imkânların el verdiği nispette dünyanın içinde bulunduğu uzayı tanımaya ve tanımlamaya çalışıyor.
Amma maalesef bütün bunlara rağmen kendisini tanımayı düşünmüyor, buna da hiç niyeti yok, çünkü işine gelmiyor.
İnsan mikro alemi tanımaya çalıştı, cansızlarda atom, canlılarda hücreye dayandı.
Makro aleme yöneldi; büyük zan ettiği güneşin bile yanında çöldeki kum tanesi, veya okyanusta damla kadar küçük kaldığı büyük yıldızlarla tanıştı.
Oysa bütün bunların onun hafızasında çöle nispetle bir kum tanesi kadar bile yer tutamadığının farkında değil.
O küçücük göz penceresinden bir kâinatın içeriye girmekte zorlanmadığının farkına bile varmadı..
Evet insan dünyayı düşünmeli!!
Sizin düşünülmesini istediğiniz şekilde düşünmek ancak ahiret ( Öteki dünya ) inancı disiplini içinde gerçekleştirilebilir.
Önce var olanı yaşamayı teklif ediyorsunuz, mevcut hayalde mevhum olur.
Önemli olan gelecek ve geleceğe yönelik düşünmek ve yaşamaktır.
Bana geleceği düşünmeden yaşayan tek bir akıl sahibi gösterebilirmisiniz?
İnsan geçmişi bilir, anı yaşar, geleceği düşünür.
Sınırsız hafıza, sonsuz hayal gücüne sahip, yine sonsuz arzu, sınırsız istek sahibi bir yaratık için bir RAMAKTAN ibaret olan bu hayat için rahim ile kabir arsına sıkıştırılmış olan bu dünya gerçek manada gelecek olabilirmi?
Sonra Yaratan herkesindir.
O’nu düşünmek, hayatını O’nunla irtibatlandırmak, tavır, düşünce ve davranışlarını inancına göre düzenlemek herkesin en temel hakkıdır.
Ve herkes hesabını O’na kendisi adına bizzat kendisi verecek.
Kimse kimse adına karar veremez. Düşünce paylaşımı ayrıdır, düşündüğünü dayatmak apayrıdır.
Dikkat ederseniz dünyayı yaşanmaz hale getirenler diğer dünyayı düşünenler değil!!!
Bilakis unutanlar veya düşünmek istemeyenlerdir.
Uzayı, denizleri, karaları kirletip canlı hayatını tehdit edenler,
Atom enerjisini keşfedip bomba üreterek bir anda milyonlarla insan,
Rakamlar ile ifade edilemeyecek kadar hayvan ve bitkinin canına kıyanlar,
Ahiret inancı ile adımını atarken görmeden bir karıncayı ezebilirim endişesi yaşayanlar değildir sanıyorum.
Siz bu dünyayı REZİ EDİP YAŞANMAZ HALE GETİRENLERİ ÖTEKİ DÜNYAYA İNANAN VE ONU DÜŞÜNENLERİN İÇİN DE DEĞİL; YAŞAMI SADECE KENDİLERİNE HAK GÖREN, ALLAHA VE AHİRETE İNANMAYIP, YAPTIKLARININ HESABINI VERMEYECEĞİNE İNANLARIN ARASINDA ARASANIZ SANIYORUM BULMA ŞANSINIZ DAHA KUVVETİLİ OLUR.
Saygılarımla.
Necdet EREM tarafından 12/12/2009 2:36:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Güzel hoş da,Bir de şöyle düşünsek üstadım;Biz üstünde yaşadığımız dünyayı daha tanıyamazken,onu koruyup kollayamazken her seferinde kırıp döküp kirletip tahrip ederken diğer dünyayı düşünsek ne olur ki?.Önce var olanı yaşamak lazım.Ancak ne yazık ki günümüzde moda olmuş herkes Yüce Yaradan adına ahkamlar kesip kararlar veriyor.Bu dünyayı rezil ederken diğer dünyayı düşünmek sizce de nafile hayaller değil mi?
Saygılarımla..