Kontrolsüz Tepki ve Kurtların Sloganizmi
Doğan Hızlan, bir yazısında alıntılamıştı Çehov’un genç bir yazara öğüdünü (29 Kasım 2009, Hürriyet) Yazmaya ilgisi olan; ama gayreti noktasında tezat biri için hayli tetikleyici olduğunu düşündüğüm o cümleleri kulağıma küpe olsun ve aklımdan hiç gitmesin diye iri puntolarda yazarak bilgisayarımın masaüstüne yerleştirdim. Ve her bilgisayarımı açışımda o öğüdü okuyorum: “Her gün mutlaka yaz! Yazacak bir şeyin olmasa da, yazacak bir şey olmadığını yaz, ama yaz.”
Sürekli bir şeyler yazma isteğim olmasına karşın zihnimde deveran ettirdiklerimi yazıya dökemiyorum tembelliğimden dolayı. Onca gereksiz işler için elimi klavyeye götürüyorum; fakat iş, içimde cebelleşenleri formata sokmaya gelince nefsin ağır tazyikleriyle baş başa kalıyorum… Zihnimde belki de her ânı seyyalede yazılmayı hak eden bir konu belirliyorum. Konunun içini dolduracak unsurları zihin taraması yaparak ortaya çıkarıyorum. Giriş, gelişme ve sonuç kısımlarını belirliyorum. Tam zihnimde oluşturduklarımı görülebilir ve herkesçe okunabilir kılmak için bilgisayarımın karşısına oturuyorum ki şeytanın oyununa geliyorum ve aynı işleyişi, içeriğini değiştirerek tekrarlıyorum.
Hal böyle olunca ortaya ürün namına hiç bir şey çıkmıyor. Çamura saplanan arabanın tekerleri gibi durmadan patinaj yapmak hali çıkıyor ortaya. Ama onca efora karşı kat edilen mesafe çok az. Karşılığını bulmayacak düzeyde…
Bu zamana kadar ki yazdığım tüm yazılar da bu patinaja maruz kalmış yazılar. Yani kafamda belirlediğim bir konuyu ilk anda yazıya dökmeyi beceremedim daha.
Çehov’un genç yazara söylediği öğüdü kendime söylenmiş kabul ediyorum. Her gün yazmalısın diyorum kendime. Yazacak bir şeyim olmasa dahi yazmalıyım.
Gerçi yazacak bir şeyimin olmayacak olmasını da biliyorum. Çünkü; güzel ülkem, yazma konusunda kimseyi aç bırakmıyor. Talepleri geri çevirmiyor. Siz yeter ki yazmak isteyin!
Yaşanan kavgalara, kargaşalara, düzensizliklere karşı gösterebileceğim kontrolsüz tepkimi yazarak dizginleyebiliyorum. Bir reklam sloganı olarak zihinlerimize kazınan “kontrolsüz güç, güç değildir” sözünü kontrolsüz tepki, tepki değildir diye değiştirmek istiyorum. Olay anında ve olay mahallinde atacağım sıcak adımların karşılığı, paçalarıma bulaşabilecek çamur pisliklerinden öte bir pislik olacağı için sarı çizgilere yanaşmamak en iyisi. Çünkü böyle hengâmelerin yaşandığı zamanlarda, sonrasında kendimizin bile tasvip etmeyeceği türden orantısız tepki vermemek içten bile değil…
Kurtlar puslu havayı severmiş. Hava şartlarının puslaştırılmaya çalışıldığı bir dönem geçiriyoruz. Bu nedenden dolayı saldırmaya tetikte bekleyen kurtlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Fanatik taraftarların geliştirdiği ve sloganizmin pitbull cinsi söylemi olan “vur, kır, parçala; bu maçı kazan” sloganı puslu havayı gözetleyen kurtların iştahını kabartıyor.
Ne zaman ve nereden geleceği belli olmayacak saldırıların şafak vaktini yaşıyoruz.
Gösterilecek kontrolsüz tepkiler, havayı giderek kurtların istediği kıvama getirecektir. Ve bu puslu havada, kurtların uluması ile yaşanacak tedirginlik ve korku, hareket alanımızı sınırlamaya yöneliktir.
Geçmişte örnekleriyle beraber puslu havada yaşanabilecek ne türden bir dram varsa hafızalarımızda canlandırmaya çalışalım. Çünkü önceki yaşanan puslu havalar son bulduğunda, yüz üstü cansız bir şekilde yerde yatanlar arasında kurtlar olmadığı gibi; bugün hazırlanan senaryoda kurgu, kurtların filmin sonuna dek yaşatılması yönündedir. Filmden erken ayrılacaklar ise hazin bir şekilde birbirlerine kırdırılan kardeşler olacaktır.
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
Teşekkürler, uyarı niteliğinde güzel bir paylaşımdı..
Yalnız, bana aşağıdaki paragrafta sanki söylemek istediğinizin tam karşıtı bir şey yazmışsınız gibi geldi.
Llütfen tekrar okurmusunuz...
"Gerçi yazacak bir şeyimin olmayacak olmasını da biliyorum. Çünkü; güzel ülkem, yazma konusunda kimseyi aç bırakmıyor. Talepleri geri çevirmiyor. Siz yeter ki yazmak isteyin! "
Burada; " yazacak bir şeyim olmayacak gibi bir durum hiç olmayacak, ya da; yazacak bir şeyimin olmaması mümkün olmayacak" türü bir şey yazılması gerekmez miydi ?
Yoksa ben mi yanılıyorum ?
Saygılarımla...