aşk'A deneme...
Adam ayağa kalkar ve onun masasına doğru gider, cebinden çıkardığı kırmızı gülü kadının masasına bırakır. Kapıdan çıkmadan önce son kez dönüp arkasına bakar, bir iç geçirir ve gider...
- Dur, kalkarsan düşersin
- Ama o gidiyor…
- Zaten gitmeyecek miydi?
- Ama belki son kez görürüm onu
- Ne için?
- Son kez gözlerine bakarım, ellerini tutarım, yüreğine değerim belki son kez, belki anlar…
- Öyle olsaydı şimdiye kadar anlamaz mıydı zaten?
- Belki de ben anlatamadım tam anlamıyla.
- Yapma otur, öleceksin.
- Yaşıyor muyum sanıyorsun?
- Yapma böyle, hem ya mutluysa…
- Hayır, biliyorum değil, onu tanıyorum değil! Gitmeliyim yanına, gerçek sanıyor ama değil, yine aynı şey olacak ve üzülecek sonunda, uyarmalıyım onu.
- Tıpkı seni sandığı gibi değil mi?
- Nasıl yani?
- Seni arkadaşı sanmıştı hatırlasana, sen ne yaptın oysa ona âşık oldun.
- Ama ben…
- Çok mu sevdim diyeceksin? Güldürme beni. Onu birazcık sevseydin susardın, üzüldüğünde yanında olurdun, istemezdin, verirdin. Sen kendini sevdin.
- Haksızlık ediyorsun bana.
- Sen kendine haksızlık ediyorsun, şimdi sus ve sadece mutlu olmasını dile.
- Peki, mutludur ama demi?
- Dedim ya mutlu o.
- O zaman biraz daha yatayım, hem göğsümde çok ağrıyor. Halimde yok, sen de üşüyor musun?
- Gözlerini kapat geçer şimdi…
Kadın :
Aşk konusunda bir adım öteye gidebilmiş değilim : ( .......’la görüşmüyoruz artık gerçi epey oldu..en sonunda anladık biz yapamayacağız !!
neyse, sen benim bu hallerimi zaten iyi biliyorsun, takılıyorum kendi kafama göre..insanlar beni nasıl anlamak isterlerse öyle anlıyorlar..ama benim anlatmak istediklerim onarın anladıklarından çoook uzakta !!
İnsan bazen tepkilerini ya da hırsarını kontrol edemiyor malesef.Bizim aramızda yaşanan da bundan ibaretti aslında..Her şey o kadar basitti ki aslında :) basitlikten kastım kolay çözülebilir olması !!
Neyse, velasıl ben seni anlayamamış olsamda, anladığımda yanlış yorumlasamda kitaplığımda masama bıraktığın gül duruyor hala..belki anlamını bildiğimden..
işte böylee...
Adam:
Haklsın sanırım, hırslar ve arzular bazen basit olanı çok kolay kördüğüm haline getirebiliyor. Bu yüzden de yalın olanı görmekte zorlanıyoruz belki de. Anlatmaya çalışmak anlamaya çalışmaktan daha önemli olmuş hayatımızda. İşte bu anlatım sırasında kaybediyoruz aslında sahip olduğumuzu. Her iki lafımızdan biri ’’ben ’’ olmaya yüz tutmuş. İstediğimiz, hayal ettiğimiz hatta planladığımız gibi sevmek, sevilmek istiyoruz.
Keşke var olmuş olabilseydi içinde ’ben’ olmayan bir ’seni seviyorum’. Ama aşk biraz da bu sanırım; Mutluluk diyarının engebeli yolu. Zor olmasaydı güzel olur muydu sence?
Şair ne güzel ifade etmiş kendini oysa;
Seviyorum seni ’yaşıyoruz çok şükür’ der gibi...
Bu arada, ......? Özlemişim sanırım seni...
Kadın:
derin..zor..karmaşık..zorlayıcı aşk. Ama bir yandan da haz mı verici ??
Aşka dair bir şey hissetmiyorum artık. Dedim ya herkes onun neyi olmamı istiyorlarsa oyum ben.. kiminin sevgilisi kiminin aşkı..ama ben kimsenin hiçbir şeyi değilim. Ne acı ki olmak ta istemiyorum..
Kendi hallerim bunlar benim : (( biraz dertlenmiş miyim ne ??
ya biz kavga etmediğimiz zamanlarda ne çok eğleniyorduk hatırlasana ? saçma sapan gülüp çok eğleniyorduk :)) çok iyi davranıyordun sen bana, torpil geçiyordun sanırım ama neyse..
velasıl bir zaman gelir gönül kırgınlığın geçerse bana karşı, ben yine seninle görüşebilmeyi isterim .....Yıllar sonra Türkiye ye dönsen bile...
Adam :
En zor aşklar savaşlarda olurmuş eskiden. Kanlı savaş meydanın ortasında çıkarır bakarmış sevgilinin resmine aşık. Toplar, gülleler ne de başının üstünden geçen mermiler erteleyebilirmiş sevgilisine bir kez daha bakmanın verdiği hazzı. Şimdi böyle şeyler yok ama biz kendimiz savaş meydanına çeviriyoruz aşkı, sürüklüyoruz adeta sevdiğimizi savaşmaya, bazen atıyoruz zırhımızı, tüfeğimizi; güya sevdiğimizden yapıyoruz, oysa en çok bu zamanlarda yaralıyoruz, yara alıyoruz. O kadar çok inanadırmışız ki kendimizi buna, bunun için bir söz bile yapmışız; ’kumarda kaybeden aşkta kazanır’. Oysa aşk ne oyundur ne de savaştır, bi kazanan olmak zorunda değildir.
Aşka karşı bir şeyler hissetmek zorunda değilsin, bırak insanlar neleri olmanı istiyorsalar öyle olduğunu düşünsünler. Farkeder mi, eninde sonunda anlarlar onlar da; senin hiç kimsenin bir şeyi olmadığını. Acı falan değil ayrıca, kızıdrma beni(!), sen olmak istediğinsin zaten. Biraz dertlenmiş misin ne?
Biz, biz kavga etmediğimiz zamanlarda gülerdik, Sultan Ahmet’ e giderdik tranvayla, sen tavla oynamak isterdin hep, zorla oynatırdın bana da; çoğu zaman yarım kalırdı. En son sen mi yenmiştin ? Sen etrafın resimlerini çekmeyi çok severdin, bense senin. Biz kavga etmediğimiz zamanlarda gülerdik, bazen alışverişe giderdik, sen çok severdin bir şeylere bakmayı, bense sana bakmayı. Hep bir şeyler söylerdin benim giyim zevkime, hiç beğenmezdin, en sonun da bana da bir şeyler alırdık. Biz kavga etmediğimiz zamanlar da gülerdik, öylece gülerdik sadece, bir sebep bulmamıza gerek olmazdı hiç. Sen gülmeyi severdin, bense seni güldürmeyi. Seninle gülmeyi daha çok...
İşte bu yüzden özledim seni...Şimdi kalkmışsın gönül kırıklığın geçerse diyorsun, ben sana hiç kırılmadım ki ......
oysa kırılmıştı adam...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.