- 1553 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Demokratik kapalım
Bir parti kapatıldı.
Genel başkanı da siyasetten men edildi.
Daha doğrusu ‘ham’ edildi; ama hadım edildi mi belli değil!
Ankara’dan bizim oralara bakınca tam görünmüyor coğrafyamız.
Olabilir!
Mevsim kış… Kar tam dökmese de sisli oluyor akşamlar.
Bilen bilir, bu köşede zaman zaman ahkâm kesen kişi asla adadaki ferdin adını anmaz burada; ama şimdi o zatı-ı muhterimin ağzı kulaklarında, elleri havada şükrediyordur tanrısına!
Ellerini açıp Avrupa’ya, dualarına devam ediyordur.
Dağlarda dolaşanlar da “amin” diye katılıyordur hocalarına.
Buyurun cenaze namazına!
Pardon!... Buyurun dağlara!
Memleketimizin siyasi geçmişine baktığımızda hangi parti kapatılmışsa daha da güçlenerek çıkmıştır piyasaya.
Kim yasaklanmışsa o Türkiye Cumhuriyeti yönetiminde etkin olmuştur.
İster şiir okuduğu için yatsın damda, isterse başka nedenlerden girsin ranzalı hücresine; ama janjanlı olarak her zaman bu siyasiler gelip çıkmıştır meydana.
Basit bir piyes oynanıyor sanki!
Ya da bilinen bir filmin bilmem kaçıncı gösterimi!
Filmi daha önceden izlemiş olan bir fırlatma, filmin en heyecanlı yerinde herkes kasılmış beyaz perdeye bakarken, birden patlatıyor bombayı.
“Esas oğlan sonunda ölecek!”
Sineme salonunda bir mırıltı, bir hırıltı yükselip kaybolduktan sonra yine herkes filme dalıyor!
Şimdi de aynı ses yükseliyor işi bilenlerin içinden.
“Demokrasi denen nazlı kız sonunda ölecek!”
(Aslında kız değil, yedi gürbüz doğurmuş yedi kocalı Hürmüz’dür o!”
Yine bir hırıltı, bir mırıltı… Ve devam izlemeye!
Ne oldu da birden şahlandı bu şahsiyetsiz terör…
İllegal olan büyük rantın kaygısı mı; yoksa bin dokuyuz seksenden sonra ilmik ilmik örülen bir yaygıyı mı seriyorlar yolluk diye bu yola!
Son günlerdeki hain ve şerefsiz saldırı!
Haydi göreyim sizi!
Bu son saldırının olduğu bölgede de getirin koruculuk sistemini; geliştirin isterseniz!
Ben kendi adıma, “Para Koyan Kazanır” örgütünün bu kadar güçlü olduğuna inanlardan değilim.
Külahıma anlatsınlar benim.
Halkın arasında halktan biri olarak konuşup, değerlendiriyoruz bu kara günleri.
Sonuç mu?
Çoğunluğun fikri, “muhalefet ve hükümet bir hareket ederek bu oyunu bitirsinler,” diye düşünüyor!
Ama sadece düşünüyor!
Söylemeye korkuyor yurdumun çoğu insanı.
Çünkü, kimin eli kimin cebinde belli değil!
Çünkü, korkak bir halk oluşturduk.
Konuşma!..Karışma!.. Diyerek bu günlere getirdik bu memleketi.
Kimse yanılmasın!
Siyasette bazı olanlar ve olaylar asla göründüğü gibi değildir.
Yersen, derler..
Bazıları yer, bazıları da yemezler.
Ben yemeyenlerdenim.
Şunu düşünmek abes mi acaba!
Ülkemde demokrasi olduğu, yani halkın sesi yükseldiği sürece hiçbir egemen devlet bu ülkeyi ve halkını kendi çıkarları uğruna kullanamadı..
Yoksa yakında ABD kaynaklı bir İran saldırısı mı var!
Ne bileyim işte.
Şeytan bu!
Dürtüp duruyor.
Haksız da değil yani!
Seksen darbesinin hemen ardından Yunanistan’ın Nato’ya girmesinin onayı falan!..
Buyurun beyler!
Siyasette güçlü olanlar her zaman ailece döndü köşeyi!
Gazete, gemi…
Gemi, demişken… Dönen olmuyor ki seferinden… Götüren götürüyor işte…
Darbe mi?
Zaten alışkınız bizler.
Bir darbe de sizden yesek ne çıkar!
Not:
Vallahi billahi bir parti adı geçmiyor... Sevgili Ansızın, ansızın silerse bu yazıyı küserim ...
YORUMLAR
yazınızı okudum,bir de siz benden okuyun.
Hedef Türkiye mi ?
….Bundan beş altı yıl önceydi, hatta Irak’ın işgalinden de önceydi sanırım, Prf. Oktay Sinanoğlu’nun kitablarını okuduğum, ve bunların içinde biri var dı ki “HEDEF TÜRKİYE “bu kitabı okurken çok etkilenmiştim.
….Yıllarını Amerika’da öğrenim yaparak geçirmiş 23 yaşında üç dalda profosör olmuş müthiş Türk, PRF.Oktay Sinanoğlu sanki bu günlerin geleceğine işaret ediyordu da bizleri uyarıyordu daha o zaman yazdığı kitaplarında da, da ve çok iyi bildiği Amerikan’ın iç yüzünü anlatıyordu,ve hedeflerini anlatıyordu. Bizlere gelecekteki olması muhtemel tehlikeleri gösteriyordu kitabında.
….Bu gün şu olup bitenleri, görsel ve yazılı medyadan bakıp izliyorum da sanki bir garip esrarengiz bir pazılın taşları birer, birer yaşadığımız zaman içinde oturuyor gibi geliyordur bana.
….Önce izlediğimiz kadarıyla şu anlı şanlı Türk ordusunun adeta zayıf düşürülmesi moralin bozulması gibi görünen olaylar,yıpratılması sanki askerlik mesleğini seçtiklerine bin pişman eder gibi dışarıdan görünen yapılan olaylar daha sonra da hukuk alanındaki ya da, devletin diğer kendi içindeki bizlere medyadan yansıyan olaylar, ve bir de büyük Kürdistan,için uğraşanları adeta görmemezlikten gelircesine yapılanlar.
….Bir vatandaş olarak, her televizyon izlediğimde her ne zaman bir gazete okuduğumda şahsen benim içim ürperiyor oldu, ve çoluk çocuğumun geleceğindeki Türkiye manzarasından korkar oldum.Her ne kadar her şey Türkiye ‘de normal günlük gülüstanlık olma yolunda atılan birer güzel adımmış gibi gösterilse de,söylense de.
….Deniyor ki bu vatan açılımla falan bölünmez böldürtmeyiz nereden çıkarıyorsunuz siz bunları, ben bir vatandaş olarak dışarıdan izlediğim kadarıyla şahsen hiç de,öyle düşünmüyorum bu gidişle bölünmez diye bir şey olamaz amaç doğuda büyük Kürdistan hayali değilse,vede Amerika bunu gerçekten istemiyorsa,şu Suriye uyruklu Kürtlerin, ya da İran uyruklu Kürtlerin dağlarda bize karşı olan terörde ne işleri var, neden bizim ülkemize karşı onlar terör yapıyorlar.
….Ben bir vatandaş olarak asla açılımla bu işlerin biteceğine inanmıyorum çünkü onlar buz gibi, ileride büyük Kürdistan’ın kurulmasına temel olacak eyalet sistemine geçerek, doğunun ve güney doğunun bir Kürt eyaleti olması istiyorlar.
….Bu benim nacizane şahsi bir fikrimdir, okuduğum izlediğim olaylardan ve medyadan anladığım kadarıyla.
….Benim fikrime göre ortada birileri tarafından yapılmakta olan pazıldaki taşlar yavaş, yavaş da olsa, birer, birer yerine oturtuluyor görünüyor. Bakalım bu esrarengiz pazıl bitince, karşımıza hangi manzara çıkacak,her ne kadar bizler bu pazılı göremez isek de.
….Dilerim ve yanılırım da, bu pazıl bitince kötü bir manzara çıkmaz, ve bu günlerimizden daha güzel daha iyi görünen bir manzara çıkar ortaya.
….Ha bir de şu devlet sırrı var ki o daha da kafa karıştırıcı Allah o sırların başkasının ellerine geçmesinden memleketimizi korusun.
….Kafalar karışık, inşallah, hedef Türkiye doğru değildir.
yazıyı okudum yorumları da..derin üzüntü içindeyim çok derin..kaş yapayım derken göz çıkarmaklar barış dileklerinin öncesinde öfkeler hakim..ne acı..hesap sormak değil hesapları kapatmak vaktidir vakit..yaşanan her ne olursa olsun yanlışların üstünü çizmek ve de ders çıkarmak vaktidir..
elbette demokrasi susturulmamalı..ama demokrasinin temsilcisi olan bir kurum kuruluş ya da bir teba temsil ettiklerinin sorumluluğunu unutmayaral ait olduğu vatanı kendi sesinin yükseldiği mecliste tehdit etmemelidir..
bakınız merkez sağda da hukukun değil ama halkın susturduğu "yeter artık" dediği nice partiler oldu..isimleri tarihe karıştı..keşke aynı şeyi yine o partinin sesi olan halk yapsaydı..tehditlere tepkisini koyabilseydi..neye kızdığımızı bilelim..yanlışlar kapanır doğrular açılır..teröre destek vermek hatta destek imasında bulunmak ne insanlıkla ne de demokrasiyle bağdaştırılabilinir..
lütfen biraz sağduyu..
hak hukuk illegal söylemlerle yerini bulmaz eylemlerle bulmadığı gibi..
ben inanıyorum ki birgün farklılıklar kabul görecek yüreğimizde..ama öfkeyle değil..hoş görüyle..
selamlarımla eli kalem tutan herkese..
Yorumumda kimseyi direkt olarak hedef almadım, ama sanırım bedewi arkadaşın sorusu bana yöneltilmiş bir soruydu..Çünkü Ali Kemal ismi sadece benim yazımda geçiyor..
Arkadaşım;
aslında sizin gibi niyet okuyabilen insanlardan uzak durmaya çalışırım, çünkü genelde ön yargılı olurlar..
Mademki yazdıklarımızı ilkokul çocukları bile biliyor.. Herkesin bildiği bir şey de sizi bu kadar rahatsız eden ne oldu merak ettim doğrusu, ama yazma zahmetine katlanmayın lütfen.
Açıkcası üslubunuz sizi muhatap almamam gerektiğini haykırıyor ! adeta...
O isim size dokunmuş anlaşılan...
Sadece;
Yarası olan gocunur diyorum ve küfür bile etseniz, size bir kelime dahi yazmayacağımın sözünü veriyorum..
üstadım yazınız silinirse ben de küserim..
Türk tarihini bilmek,dilini düzgün kullanmakla başlar.Ve benim dilim,Türk'ün dili dabılyu (?) içermez sayın bedeWi.
üstadım paylaşımınız için kaleminize sağlık öncelikle.
''Bugün itibariyle kapatılan partiye mensup milletvekilleri bağımsız milletvekili haline gelmişlerdir. Yüce Mahkeme'nin bu kararını herkes saygıyla karşılamalı ve içinden geçmekte olduğumuz nazik dönemde bölücü terörün amaçlarına hizmet edecek tartışmalardan özenle kaçınmalıdır.''der 3 büyüklerden biri.
Kaçınmalıdır. Kaçınmalıdır tabii.Terörün amacına hizmet etmekten kaçınmalı..ama gözünüzün önünden geçen,başka bir karakola gidip baskın yapacaklarını bildiğiniz terörist grubu,sindirmek-söndürmek için emir vermeyenler yüzünden ölmekten kaçınmamalı. Değil mi sayın büyüklerim?
“Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararını açıklamasının ardından Diyarbakır, Hakkari ve İstanbul'da izinsiz gösteriler düzenlendi.
Kararın hemen ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli polislerin mesailerine devam edecekleri telsizlerinden iletildi. İstanbul'da ise polislerin çelik yelek giymeleri istendi.”
çelik yeleği demokrasi denilen nazlı kıza giydirmek için daha kaç parti kurulup kapatılacak ?
Kara CUMA !
""Bize ümit haram.
Bize hayal haram.
Bize barış haram.
Hangi Kürt genci bir daha bu ülkeye güvenir?
Hangi Kürt insanı bir daha adalete güvenir?
Her şeyin bir kandırmaca, bir yalan, bir aldatmaca olduğunu düşünmez mi?
Böyle düşünmekte haklı olmaz mı?
Barışın, huzurun, mutluluğun kıyısına kadar gelmiştik, parmaklarımızla dokunabilmiştik bir umuda.
Siyasetten, adaletten umudunu kesen Kürt gençleri ne yapacak şimdi?
Onlar akın akın dağa giderse bundan kim sorumlu olacak?
Kim onları, Türkiye’de adaletin onların hakkını da gözettiğine inandıracak, kim onlara güven verecek?
Türk olmak bu mu?
Türk olmak, kendi hukukuna uymamak, kendi vatandaşlarını sahipsiz bırakmak, kendi ülkeni silahların egemenliğine terk etmek mi?
Eğer Türklük buysa ben böyle Türklükten utanıyorum.
Anayasa Mahkemesi “oybirliğiyle” karar vermiş.
Mahkeme değil kararı veren, oradaki “Türk” yargıçlar.
Türk yargıçlar, Kürtleri siyasetten attılar, bütün Kürtler bunu böyle görecek.
Haksızlar mı böyle görmekte?
“Ben Kürdüm” diyen bir yargıç var mı Anayasa Mahkemesi’nde, aralarında bir tane bile “ben Kürdüm” diyen bir üyenin olmadığı mahkeme, Kürtler hakkında adil bir karar verebilir mi?
Kürtler bu ülkenin vatandaşıysa, neden Anayasa Mahkemesi’nde “ben Kürdüm” diyen bir yargıç yok?
Kürtler bu ülkenin vatandaşı değil, zaten sorun da bu, Türkler bu ülkenin vatandaşı, Kürtler “hem Kürt hem vatandaş” olamıyorlar.
Öyle bir zorluyorlar ki o insanları, ya Kürtlükten vazgeçecekler ya vatandaşlıktan.
Kürtlükten vazgeçmezler.
Neden vazgeçsinler?
Türkler Türk olmaktan vazgeçmiyorsa Kürtler neden vazgeçsin?
O zaman onları vatandaşlıktan vazgeçmeye zorluyorsunuz, siz yapıyorsunuz bunu, siz bölüyorsunuz, siz onları dışlıyorsunuz, siz onlara “gidin” diyorsunuz.
Siyasetin yolunu kapatıyorsunuz, hukukun yolunu kapatıyorsunuz, dağdan başka bir yol bırakmıyorsunuz o insanların önünde.
“Ya benim dediğimi kabul eder Türk olursun ya da dağlarda ölürsün”, söylediğiniz bu işte Kürtlere.
Sonra da neden dağa çıktılar diye bir de onlara kızıyorsunuz.
Kürtler isteklerini, taleplerini kime, nasıl, nerede anlatacaklar?
Nerede çıkacak onların sesi?
“Sesleri çıkmasın” diyorsunuz.
Bir halkı susturamazsınız, ne hakkınız, ne gücünüz var buna.
Barışı öldürüyorsunuz.
Bir Kürdüm ben bugün, içim ölü evi gibi, ümidim, hayalim, ışıksız odalar gibi kapkaranlık, oturacağım, direneceğim, önce kendi içimde bir mum yakacağım.
Titrek, küçük, zayıf bir ışık.
Ve sonra diğer ışıkları görmek için bekleyeceğim.
Her vicdanda bir ışık yanacak ve biz o küçücük titrek ışıklardan yeni bir aydınlık, yeni bir umut, yeni bir hayal yaratacağız.
Siz öldürdükçe biz yaşatacağız."" (Ahmet Altan)
..............................
Her zaman her yerde ve daima ve birlikte BARIS diyorum ben de...
Sevgilerimle Ömer Nazmi...
Bir parti kapatıldı.
Genel başkanı da siyasetten men edildi.
Daha doğrusu ‘ham’ edildi; ama hadım edildi mi belli değil!..
Sizin asıl niyetiniz belli,yazdıklarınızın gerisi sıradan şeyler bilgiçlik taslamışsınız ama,o söylediklerinizi ilkokul çocukları bile biliyorlar.Ali Kemal le kan bağınız var mı?.
Türk milleti bu tür ihanetlere alışıktır ve geçip gidecek bugünlerde yeterki sabırlar taşıp halk sokaklara dökülmesin hergün şehitler yetmiyormuş gibi birde PKK denen uyuşturucu tüccarlarının legal uzantıları TBMM de bu halka küfür eder gibi demeçler vermesi,cehaletleri ve çirkinlikleri yüzlerine ve dillerine vurmuş aşağılıkların meclisten atılmaları ne getirecek daha fazla güçleneceklermiş güçlenseler ne olur ki?..Birtakım korkaklara kalsaydı eğer bu gün bu devlet olmazdı.Türk tarihini iyi okumalısınız...
Değerli üstadım,
yazınız silinirse küsen sadece siz olmazsınız, vallahi bende küserim...Ben bu sayfalarda şeriat yanlısı yazılar, Atatürk'e, kemalizme hakaret eden şiirler okudum. Onlar silinmiyorsa sizin masumane yazınızın kesinlikle silinmemesi gerekir...
Hani derizya hep; 'kardeşim memleket te demokrasi var'..
Bence tam olarak yok aslında...Sorunlar zaten demokrasimizin yarım yamalak bir şey olmasından kaynaklanıyor...
Demokratik ülkelerde politikacılar seçimlerden önce yaptıkları konuşmalardan ve verdikleri sözlerden sorumlu tutulurlar, ve o ülkelerin halkları da bizim gibi balık hafızalı değildir..Ve demokratik ülkelerde milletvekili dokunulmazlığı diye bir şey yoktur..
Mesela normal bir polis alkollü diye eyaletin trafikten sorumlu bakanının ehliyetini gözünü kırpmadan alabilir, hem de o bakandan 'sen benim kim olduğu mu biliyormusun' teraneleri dinlemeden..Bu, ikamet ettiğim eyalette yaşanmış bir olaydır...
En büyük sorun daha fazla değil, 4-5 sene önce aylığım ile geçinemiyorum diye yakınan bir başbakanın, aradan geçen kısa süre içinde mal varlığının ve nakitinin milyar dolarlarla ifade edildiği halde yurdum insanının kafasında en ufak soru işareti oluşmamasında..Ki zamanında çalmayan başka bir başbakanı 'ya adamın kendine faydası yok' diye eleştirenleri kendi kulaklarımla duydum...
Bir açılımdır gitti uzun süre...
Neyin açılımı ?
İlk başta adını başka koydular, sonra baktılar olmuyor, adına demokrasi açılımı demeye başladılar...İyi hoş ta kendisi demokrasiyi amaç değil, araç olarak gören biri nasıl bir demokrasi açacak ki ? Bu açılımın arkasında ABD'yi görememek için sanırım kör olmak gerekir. Amerika kesinlikle bizdeki bu terörü bitirmek istemiyor, burası gayet açık..
Menderes zamanında bile ABD'ye bu kadar göbekten bağlı değildik diye düşünüyorum...
Resmen Amerika'nın kuklası olmuş bir haldeyiz ve şahsen durumumuzu kurtuluş savaşı öncesinden daha vahim görüyorum...Çünkü ikinci bir Atatürk asla gelmeyecek...
Bende sizin gibi yemeyenlerdenim üstadım, ve bizim gibi daha milyonlarca yemeyenler olduğunu biliyorum. Fakat bir türlü hırsızlara, kompradorlara, üç kağıtçı din tacirlerine karşı birlik olamıyoruz. Her şeyden önemlisi emperyalist Amerika'ya karşı birlik beraberlik içinde olmamıyoruz.
Fakat biz kurtuluş savaşında büyük komutan Mustafa Kemal öncülüğünde kahramanlık destanları yazdığımız günlerde bile aynı zamanda Ali Kemal'ler de yetiştirmiş bir milletiz...Ve o Ali Kemaller şimdi çok çoğaldılar ve arkalarındaki emperyalist Amerika nın desteğiyle büyük bir maddi güce de sahipler..
Aslında her şey o kadar açık ve net ortada ki..
Adam ilkokul mezunu, ağlamak ve nabıza göre şerbet vermek dışında fazla da bir meziyeti yok. Ama Vatikanda papa tarafından muhatap alınıyor.
Neden ?
Amaç ne ?
Vatikan ki, yeri geldiğinde önemli devlet adamlarına bile randevu vermez..
Adam, Amerika larda kendisine tahsis edilen çiftlik te yaşıyor. Hasta olduğu için gittiği söylendi. Aradan kaç sene geçti..
Hani yalan konuşan birine demişler; 'yalan konuşuyorsun, bari doğru yalan konuş' diye. Bunlarınkide o hesap..Nasıl bir hastalıksa...Amerikan uşaklığı yapıyor diyecek halleri yok, onlarda haklı..!
Tüm bunları Amerika masum müslümanların tepelerine bomba yağdırırken yapıyor. Ama hala Allah'tan, Kuran'dan, İslam'dan bahsediyor...
Soruyorum kendime, yahu bu kadar açık olan bir şeyi insanlar neden görmüyor ?
Neden hala bu adama inanıyorlar ? Bir yanıt bulamıyorum. Televizyon kanallarında boy gösteren bazılarına bakıyorum, isimlerinin önünde prof., dr. filan yazıyor, fakat konuşmaya başladığında kalbinin Amerika nın bilmem ne eyaletinde, sulu gözlü adamın yanında attığı belli oluyor..
Nasıl düşünmezler ?
Kendilerine neden sormazlar ? Aklım almaz...
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki..
Yurdum insanı atasözlerine oldum olası çok rağbet gösterir, çoğu zaman yol belirleyici olarak kullanır...
Bir söz vardı; 'ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz' diye.
En başta neyin sözünü vermişti diğer zat-ı muhterem seçim meydanlarında ?
İlk olarak milletvekili dokunulmazlığını kaldıracaktı...
Bunu yapabilmek için yeterli milletvekili sayısına sahip mi ? Sahip..
Sözünü tutmayana ne deniyordu ???
..........................!!!!!
Baştan da söylediğim gibi, ilk sorunumuz demokrasimizin oturmamış olması...
Parti kapatılmasına bende karşıyım tabi ki.
Yalnız demokrasi kendisini yıkmaya yönelik her türlü oluşuma karşıda çıkmalı, çıkabilmeli...
Büyük halk yığınlarının istediği ve seçimi değildir her zaman demokrasi...
Unutmayalım ki Adolf Hitler'ide halk seçti...
Bizde nedense, kapatılan bir parti dediğiniz gibi daha da güçlenerek geliyor...
Bu durumda bize özgü ve sosyologların araştırması gereken bir durum...
Zayıftan yana olma kültürü diyeceğim, öyle bir şeyde söz konusu değil...
Çünkü padişah karşısında el etek öpme gibi bir geleneğe de sahiptik yıllarca...
Neyse uzadıkça uzatmayayım daha çok..
Gelecek için açıkcası pek umutlu değilim.
Umarım yanılırım..
Saygılarımla...
üstadım yeminle ASLA öyle bir şey düiünmedim... sizi sevdiğim için LATİFE babında öyle yazdım... Efendim ne haddimize sizin gibi değerli üstadımıza karşı ...
yanlış anlaşılmamdan ötürü sizden çzür dilerim üstadım...
ben onu yazarken neden yazdığımı aslında çıkarırdın. Din ,. iman adına konuşanların artık itimat edilemezler olduğunu bilmek lazım anlamınıda taşıyordu..
saygılar üstadım..
Aşkolsun sevgili direniş... oradiki "yemeyenlerdeniz" derken ben yutmayız, kanmayız... anlamında söyledim.
Bunu anlamış olmalısınız...
Yorumunuzda galiba dalga geçmişsiniz.
Olsun..
Yazdığım gazete için olan bu yazıyı burada da paylaşmak istedim.
Galiba ayıp ettim.
Saygılarımla.