- 461 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANLATMADILAR
ANLATMADILAR
Kalbim bir havuzdu hüzün çeşmeleriyle dolan. Onu boşaltacak başka bir çeşme yoktu. Bu yüzden bütün musluklar açıldığında, kalbimin kaç saatte dolduğunu yada olması gereken fakat olmayan, havuzu boşaltması gereken musluğun kaç saatte hüzünleri boşalttığını hesaplayamadım.
Anlatmadılar.
Hayatın gerçekleriyle senin gerçeklerin kaç derecelik açıyla kesiştiklerini. Doğum ve ölüm arasındaki iki noktada bir doğru çizemedik. Oysaki iki nokta arasındaki en kısa mesafeydi doğru. Doğarken ölmek miydi doğru olan bunu hiç bilemedik. Bir çığlıkla başladık başta. Doğru olması gereken eğrilerimiz kalmıştı elimizde, biz sona vardığımızda.
Anlatmadılar.
Çok bilinmeyenli bir denklemdi hayat. Ama verdiğim değerler doğru çıkmıyordu hiçbir zaman. X e verdiğim değer Y nin olması gereken değerini göstermedi hiçbir zaman. Bir alfabenin binlerce katıydı hayatın bilinmezlikleri. Değer vermekle bulunmuyordu sonuç. Verilen değerlerde hep yanıltıyordu. Hayat denilen denklem sürekli kendini tekrarlıyordu. Bir canlının DNA sında gizli olan yaşam, önümüze çıkan engellerde neden cevapsız kalıyordu?
Anlatmadılar.
Sebebi yerçekimiydi bir gönülden düşmenin. Yada gönlünden düşürmenin. Bütün cevap daldan düşen o elmada mı gizliydi. Peki her şeye rağmen ayakta durmanın sebebini suyun kaldırma kuvveti açıklayabilir miydi? Acılarımın ağırlığını ölçemedim hiçbir zaman. Ne zaman kiloya vursam insanlar buda acımı diyordu. Bende ton olan başkasında kilo basmıyordu. Ve ne zaman acılarımı arz olarak sunsam hüzün pazarında talep olmuyordu.
Anlatmadılar
Kavim göçlerimiydi göçebe olmamıza sebep. Yürekten yüreğe geçmemiz bunun yüzünden miydi? Ateş suyu söndürebiliyorsa yürek yangınlarını söndürememesindeki çaresizlik hangi gerçekte gizliydi. Olanın olası yerini gösteren haritalar olmak istediğimiz yeri neden tarif edemiyordu?
Anlatmadılar. Yada kim bilir biz öğrenemedik. Oysa anlamadığımız zaman kalmak istedik. Oysa hayat ikmale bırakmıyordu. Ve anlatılmayan yada anlamadığımız şeylerin bir daha telafisi olmuyordu.
Ol dediler. Hep ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Bense İstanbul sancısı çeken sefil bir Konstantinapol………
Yazan Yöneten Ve Oynayan: Gökhan ALTİNTOP
YORUMLAR
''Kavim göçlerimiydi göçebe olmamıza sebep. Yürekten yüreğe geçmemiz bunun yüzünden miydi?.. ''
Kim bilir:)göçebelik bizi yüreklerde de göçebe yapmış olabilir..Ne yazık göçebe yüreklerimize...
''Ol dediler. Hep ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Bense İstanbul sancısı çeken sefil bir Konstantinapol……… ''
Bitiş ise şirimsi olmuş ve harika...Gökhan Bey ellerinize sağlık.
saygılarımla,