- 1299 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eczaneler Yaşama Mücadelesi Veriyor
ECZANELER AYAKTA KALMANIN MÜCADELESİNİ VERİYOR
A.SARGIN: Sayın Lekesiz, Türkiye Eczaneler Birliği ile siyasi iktidar bir anlaşmazlık yaşıyor.
Bu anlaşmazlık sizleri bir günlük iş bırakma eylemine kadar götürüldü. Bu konuları genişçe değerlendirmek üzere sizinle görüşmeye geldik. Öncelikle sizi ileri okuyucularına tanıtmak istiyoruz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
H.LEKESİZ: 1974 Yozgat doğumluyum. İlk orta ve lise tahsilimi Yozgat’ta yaptım. 1996 yılında Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. 1998 yılında Yozgat’ta eczanemi açtım. 2001 yılında Kayseri Eczacılar Odası Yozgat temsilcisi olarak göreve başladım. 2005 yılında Kayseri Eczacılar Odası yönetim kurulu üyeliğine seçildim. 2007 yılında Yozgat Eczacılar Odasını kurduk, şuan Yozgat Eczacılar odası başkanlığı görevini yürütmekteyim. İl Merkezinde bir eczanem var.
A.SARGIN: Sayın Lekesiz, Sağlık konusu toplumun en ciddi sorunu, Sağlık Bakanlığımız sağlıkta “değişim” yaptık diyor. Genel anlamda sağlık sistemimizi değerlendirir misiniz; Sizce sağlıkta bir değişim başladı mı?
H. LEKESİZ: Ak parti 2005 yılından başlayarak sağlıkta bir dönüşüm projesini hayata geçirdi. Eczanelerin görevi arttırıldı. SSK eczaneleri kapatılarak buraların yükün bize aktarıldı. SSK-Bağ-Kur, Yeşil kartlılara hizmet vermeye başladık. Eczaneler de reçete ve hizmet artışı oldu. Ancak bu artış eczacıların gelirine yansımadı.
2005 yılı öncesi hastalarımız (Özellikle SSK ve Bağ-Kurlu hastalar) utana-sıkıla eczanelere gelip elindeki reçeteyle ilaç alıp - almayacaklarını sorarlardı. Bir çoğunun talebini karşılar kendilerine bir maliyet çıkarırdık. Faturayı görenlerin bir kısmı ilaç almadan gider mahcubiyetlerini ifade ederlerdi. Bunların durumu bizim vicdanımızı sızlatırdı. Bugün eczanelerimiz toplumun büyük bir kesimine sağlık hizmeti veriyor.
Sağlık hizmetlerinin 2005 yılından itibaren geliştiğini söyleyebiliriz. SSK, Bağ-Kur, Yeşil kartlıların hasta reçeteleri artışı maalesef eczanelerimize gelir anlamında yansımadı. Bugün ülkemizde sağlık hizmetlerinin bel kemiğini oluşturan eczanelerimiz sıkıntılı durumda.
Hastalar doktoruna sormadıkları mahrem konularını eczacılarına soruyorlar. Hangi doktora gitmesi gerektiğini soruyor, ilaç alırken nasıl kullanacağını soruyor, ilaç’dan sonra da tedavisi için nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bizimle paylaşıyor. Eczaneler bu topluma hizmet için açılmış olan kurumlardır. 2005 yılı itibariyle hizmet alanı artmıştır, ancak Sağlık Bakanlığımızın açılımı bizi mutlu etmemiştir.
A.SARGIN: Harun bey, hizmet alımınız artmışsa, geliriniz de artmış olması gerekiyor. Siz ısrarla “Eczaneler Can Çekişiyor!” diyorsunuz. Bu gelişmelerden niçin mutlu değilsiniz? İlaç da ucuzluğu istiyor musunuz?
H.LEKESİZ: Biz şunu savunuyoruz. İlaçlar ucuzlamalı, vatandaşlarımız sağlık hizmetlerinden yetince faydalanmalı. Sağlık Bakanlığı ilaçlarda bir fiyat indirimi yaptı. Önceleri ilaç sanayi üreticileri ilaç fiyatlarını ayarlıyor, Sağlık Bakanlığımızda bu fiyatları onaylıyordu. Bu uygulamadan vazgeçildi, ilaç fiyatları indirildi.
AB’ye girmeyi hedefleyen bir ülkeyiz. Bir ilacı AB’nin en ucuz ülkesine göre fiyatlandırmamız gerekir. Bir anda ilaç üreticileri ile anlaşılarak fiyat düşüşü yapıldı. Ancak ilaç firmaları (üretici firmalar) korunurken asil yok eczanelere yüklenmiş oldu. Yani fedakârlık yapmak eczacılara düştü. Bunun adına fedakârlık denirse.
Diyoruz ki, etkin, ulaşılabilir, ucuz ilaç temininde bir bedel ödememiz gerekiyorsa; toplumun sağlık erişimine katkıda bulunmakta bizim katkılarımız olsun buna sesimizi çıkarmayız. Ancak bütün fedakârlık bizden beklenmesin. Herkes eşit-adil oranda bir bedel ödemeye talip olsun. Devlette, ilaç sanayicisi de eczanelerde korunsun, herkes elini taşın altına koyuversin. Bugüne kadar yapılan değişikliklerde hiç sesimizi çıkardık mı?
Bakın eş değer ilaç konusu gündeme geldi. Devlet aynı tür ilaçlardan en ucuzunu ödemeye başladı. Aradaki farkı vatandaşın kendisinin ödemesi gerekir dedi. Vatandaş mağdur edildi.
Bu anlamda ilaç fiyatlarında yeni bir düşüş yaşandı. Biz bunlara da katlandık. Asla bizim gelirimizde bir artış yaşanmadı. 2004’den bugüne kadar ilaçlar yüzde 40 oranında ucuzladı. Bu farkı biz stoklarımızdan karşıladık. Bugüne kadar neden böyle yapıyorsunuz diye bir tepkimiz olmadı. Ama bizim gelirlerimiz sürekli azaldı.
A.SARGIN: Sayın Lekesiz, ilaçlar ucuzluyor, vatandaş yüzde ödemeye başlıyor, sağlık kurumları vatandaştan bir ücret talebinde bulunmuyor. Emeklinin üç kuruşluk maaşından kesinti yapılıyor, ama siz eylem yapıyorsunuz? 4 Aralık eylemini neden yaptınız, amacınız neydi?
H.LEKESİZ: 4 Aralık 2009’da “Yeter Artık” dedik. Tüm fedakarlığı bizden beklemeyin, eczaneler kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak, arkadaşlarımızın bir kısmı dükkanlarını kapatma noktasına gelecek, dedik ve hükümete bir uyarıda bulunduk.
Eczanelerimizi bir günlük kapatma eylemine neden olan hadise: Bakanlar Kurulu kararı ile hasta muayene ücreti hastalara da yansıtılmaya başlanıldı. Anayasaya aykırı olması hasabiyle Anayasa Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı çıktı. 18 Eylül 2009 tarihi itibariyle ilaç fiyatlarında bir değişim yaşandı ve yüzde 20 oranında bir düşüş yapıldı.
Türk eczacılar birliği Odası olarak ilaçlardaki fiyat düşüşlerini takdirle karşılıyoruz. ancak bunun eczanelere yansıması olmalı diyoruz. Gelin bunun çözümünü birlikte düşünelim. Evet devlet 3,3 milyar TL tasarruf yaptı. Bu tasarrufun sonucunu da toplam sayısı 24 bin olan eczaneler 700 milyon TL gelir kaybına uğratıldı. Yani giderimiz aynı kaldı ama gelirimiz de 700 milyon TL azalma meydana geldi.
Bizim haklı bir talebimiz oldu, dedik ki, bu 700 milyon TL’lik azalmanın 300 milyon TL’sini Eczaneler karşılasın ancak 400 milyon TL’lik kısmını da Sosyal Güvenlik Kurumu bizlere Meslek Hakkı olarak geri ödesin. 200 milyon TL ilaç sanayicilerinden alınsın bu da eczanelere kaynak olarak aktarılsın. Siyasi İradenin yaptığı şu; “Ben yaptım oldu!” Bu mantıkla bir yere varılmaz, muhataplarınızın talebini de değerlendirmek zorundasınız. Aldığınız kararlar eczaneleri bitirme noktasına götürüyor.
4 Aralık 2009 tarihine kadar bunun uğraşını verdik. Ancak taleplerimiz dikkate alınmadı, Eczanelerin sağlık hizmeti yok sayıldı. 24 bin eczaneye 200 milyon TL’yi çok gören İktidar ilaç sanayicilerine (devletle anlaşması sonucu olarak) 900 milyon TL’yi 50 (küsür) ilaç sanayicisine bağışladı. 24 bin Eczane (yaklaşık 100 bin çalışanı ile) yok sayıldı.
A.SARGIN: Sayın Lekesiz, sürekli eczane açılıyor, Eczacılar devlete bir vergi ödüyor, ekonomiye de ciddi katkıda bulunuyorlar. Hepsinden önemlisi sağlık hizmetine yardımcı olan kurumlardır.Şöyle sorsam beni yanlış anlar mısınız; Eczaneler çok para kazanıyorlar mı?
H.LEKESİZ: Biliyorsunuz ki, bir yerde rastgele eczane açılmıyor. Eczacı arkadaşımız yılların emeğinden sonra gelip, belirlediği bir yerde sağlık hizmetine katkıda bulunmak üzere bir eczane açıyor. Kirası var, giderleri var, çalışanları var, vergileri var. Bunlar bildiğiniz giderlerdir. Ortalama aylık 10 bin TL’nin üzerinde gideri olan kurumlarız. Eczacılar Sağlık Bakanlığının belirlediği oranda ilaç üzerinde kar temin eden kurumlardır.0-100 TL arası ilaç bedelinden yüzde 25, 100-200 TL arası ilaç bedelinden yüzde 20, 200 TL üzerinden yüzde 15’lik (ortalama yüzde 22,3’lük) bir gelirimiz vardır.(Bu gelir satılan ilaç bedeli üzerinden hesaplanıyor.)
Türkiye’de ilaç tüketimi toplamı 15.5 milyon TL civarındadır. Ortalama bir eczanenin aylık cirosu 54 bin TL eder. Bunu yüzde 22.3’lük kar oranı ile eşitlediğiniz de aylık gelirimiz 12 bin TL olarak hesaplanabilir. Arkadaşlarımızın en düşük gideri 7 bin TL olsa çıkardığınız da geriye kalabilecek rakam 5-6 bin TL olarak gözükür. Varın bu rakamın neye eşit olacağını siz değerlendirin. İlaçlarda ki düşüş ve yanlış politikaların sonucu bu gelir oranı pek çok arkadaşımızda 2 yada 3 bin TL’ye düşecektir. Küçük yerleşim birimlerini, eczaneleri bulundukları mekanı göz önüne getirdiğinizde bu rakamların ne olabileceğini siz hesap edin.
Şunu özellikle ifade etmeliyim, 24 bin eczanenin içerisinde 200 eczane toplam gelirin yüzde 27’sini almaktadır. Ülkemizde aylık toplam 40 bin TL’nin altında cirosu olan 7 bin eczane var. İşte Sağlık Bakanlığının aldığı tedbirlerde en çok bu arkadaşlarımızı etkiliyor. Sonuçta bu arkadaşlarımız evlerine bin veya 500 TL gelir götürmek durumunda kalacak, çoğu eczanesini kapatacak yeni bir iş istihdamı aramanın peşine düşeceklerdir.
A.SARGIN: Harun Bey, sıkıntılarınızı anladık, tepkilerinizde de haklılık payınız var. Ancak vatandaşımız şunu soruyor, eczacılar ucuz ilaç satışına mı karşı çıkıyorlar?
H.LEKESİZ: Biz Eczacılar olarak yıllardır ilacın etkin, ucuz ve kolay erişilebilir olmasını savunduk. İlaçlarımıza zam yapın, vatandaş pahalı ilaç alsın demiyoruz.Çünkü bu bizim işimize gelmez, bizim kazancımızı da etkilemez. İlaç etkin, ucuz, erişilebilir olmalı fikrini benimsiyoruz. İktidarın son aldığı kararlar eczacıları iflasın işiğine getirdi. Eczanelerin kapanması demek halk sağlığının sorunlu hale gelmesi demektir. 7 binin üzerinde ki eczanelerimiz bu olayların sonunda kapanmakla karşı karşıya gelecek diyoruz.
İlaçları ucuzlatın, ancak aynı oranda eczanelerin gelirini artırın, biz eczanelerin ayakta kalmasını istiyoruz. Bu konuyu halkımıza yanlış aksettiriyorlar. Biz ucuz ilaca karşı değiliz, ilaç sanayicilerini korurken eczane sahiplerini de unutmayın diyoruz.
Ortalama bir hesap yaptığınız da bugün 24 bin eczane 100 bin insanı istihdam ediyor. Kiranız, sigortanız, vergileriniz, stopajınız derken ekonomide ciddi bir canlılık sağlıyorsunuz. Sonuçta insan sağlığına hizmet veren kurumlarız; biz göz ardı edilemeyiz, edilmemeliyiz. Ben yaptım oldu, dayatmacı mantığına karşı çıkmaya çalışıyoruz. Ahmet bey işte sonuz ortada…
A. SARGIN: 4 Aralık kepenk kapama eylemi ile hükümete bir uyarıda bulundunuz. Bunun devamı da gelecek diyorsunuz. Anladığım kadarıyla kapanma tehlikesi yaşayan binin üzerinde eczacı arkadaşımızın hakkını savunuyoruz ve bunu yüksek sesle duyurmaya çalışıyorsunuz.
Siz hükümetten ne talebinde bulunuyorsunuz, sizin için bunun çözümü nedir?
H.LEKESİZ: Biz eczaneler olarak tamamen veya kısmen ilaç fiyatlarının bağımsızlaşmasını istiyoruz. Meslek hakkı verilerek bu işletmelerin devam ettirilmesini talep ediyoruz. İlaç sanayicilerini koruduğunuz kadarıyla eczanelere de sahip çıkın diyoruz.
AB ülkelerinde olduğu gibi meslek hakkımızdan yararlanmak istiyoruz.
Eczaneler birer sağlık merkezileridir diyoruz. Sağlıktan tasarruf edilmez. İlaç harcamalarını kısalım, devlet tasarruf etsin derken bir kesimi yok etmek yanlış olur. Tasarrufun yükü sadece eczanelere bırakılmasın diyoruz. Bizim taleplerimiz bunlar.
Ülkemizde toplam sağlık harcamalarına ayrılan para 45 milyar TL dolayında, ancak bunu 15 milyar TL’sini ilaca ayırıyorsunuz. Ülkemizde koruyucu tedbirlere hız vermemiz gerekiyor. Koruyucu tedbirler daha çok önem arz ediyor. Koruyucu tedbirlerde biz eczaneler olarak etkin görev üstlenebiliriz talebinde bulunuyoruz.
Eczacılar olarak hasta-vatandaşla sıkı diyalogumuzla, sıcak görüşmelerimizle tedavide daha etkin görev üstlenebiliriz. Koruyucu tedbirlere önem vermeli ve eczacılar koruyucu tedbirlere önem vermeli ve eczacılar koruyucu tedbirlerde görevlendirilmeli. İlaç kullanımı sürekli artıyor, bunu maliyeti sadece vatandaşa ve eczanelere yüklenmesin diyoruz.
Siyasi iktidara diyoruz ki: bize meslek hakkını verin, bizi koruyucu hizmet tedavisinde kullanın, bizim başımızdan muayene ücreti belasını alın, bizi vatandaşlar, hastalarla karşı karşıya getirmeyin. Sürekli değişen mevzuat belasından kurtarın. Biz zamanımızı hastalarımıza ve sağlığa ayıralım istiyoruz. Kendimizi bu manada geliştirmek istiyoruz. Para tahsilatını bize bırakmayın, reçete onay sistemi sıkıntısından bizi kurtarın.
Biz bunlarla uğraşıyoruz, Ahmet bey… insanlarla ilgilenmeye hastalara ayırmaya zamanımız kalmıyor.
A. SARGIN: Harun bey, sıkıntılarınızı ve haklı taleplerinizi anladık. Hükümeti uyarırken vatandaşı da mağdur etmemelisiniz. Sağlık ciddi bir konu, ihmale gelmez. İnsanımızın çoğu ilaca mahkum hale geldi. Uyarı eylemlerinde bulunun ama vatandaşı da mağdur etmeyin deriz; Peki bu uyarı eylemleriniz devam edecek mi?
H.LEKESİZ: Ahmet bey, elbette vatandaşımız mağdur edilmemeli. Uyarı eylemlerinde bulunurken biz önlemlerimizi aldık, nöbetçi eczane sistemi devreye koyduk. Vatandaşımız mağdur olmadı, ama biraz sıkıntılı ilaç aldı. Bu uyarılarımız vatandaşa değil, siyasi iradeyedir.
4 Aralık 2009’da gerçekleştirilen eylem bir uyarı eylemiydi. Yaptığımız icraatla 7 bin eczanenin kapanmasına vesile olacaksınız, bunu duyun, bilin dedik. Arkadaşlarımız sağ olsunlar bu uyarıda büyük bir katılım gerçekleştirdiler.
Uyarı eylemlerimiz devam edecek, vatandaşlarımız mağdur edilmeyecek, onun tedbirini alacağız.
Önümüzdeki hafta Türk Eczacılar Birliğinin olağan büyük kongresi var. Türkiye genelinden katılacak delegelerle bundan sonraki süreçte ne gibi metotlar çerçevesinde uyarı eylemlerimiz devam edecek, haklı talebimizi ve sesimizi duyurmaya çalışacağız.
Sağlığa yapılan harcamalar asla ve asla bütçe açığı olarak değerlendirilmemeli, tabi ki tasarruf tedbirleri almak zorundasınız ama bu akılcı, bilime dayalı sağlık politikaları uygulamakla sağlanır. Vatandaşı mağdur etmekle eczaneleri kapatmakla bu olmaz. Tasarruf tedbirleriniz akılcı olmalı, ekonomik olmalıdır. Emeklinin, işçinin üç kuruşluk maaşından muayene yada ilaç yardımı kesmekle tasarruf olmaz, vatandaşınız, mağdur etmiş olursunuz. Bu tür haklı çıkışlarımız ve haklı uyarı eylerimize devam edeceğiz.
A.SARGIN: Sayın Lekesiz, size ve tüm eczacılarımıza hayırlı işler diliyor, çalışmalarınız da başarılı olmanızı temenni ediyoruz. Bu güzel röportajdan dolayı da gazetemiz adına size teşekkür ediyorum.
H.LEKESİZ: Ahmet bey, asıl ben teşekkür ederim, bize kendimizi anlatma, sesimizi duyurma fırsatı verdiğiniz için son olarak şunu söyleyelim, uyarı eylemlerimiz devam edecek ama hastalarımız mağdur edilmeyecektir. Biz halkla iç içe olan insanlarız, onların sıkıntılarını da çok iyi biliyoruz. Yanlış politikalara kurban edilmeyelim, diyoruz.
YORUMLAR
cok onemli bir konuyu ele almıssınız;bendeniz istanbulda yapılan 4.aralık mitingine katılanlardanım,dolayısı ile bu tür eylemlere katılmak zorunda oldugumuzu hissedenlerdenim illaki o meslek gurubundan olmak sart degil neticede hepimizi ilgilendiren bir konu bu,kısacası bu tur haklı eylemlere istirak etmeliyiz,
sizi tebrik ediyorum...