- 1346 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DESPİNA
Selanik’te güneş nereden doğar Despina. Sizde tütün, buğday mı ekersiniz topraklarınıza ilk yazda.
Sizde de sarı sarı boy verir mi günçiçekleri. Pınarlar denizlere mi akar, anlatsana?
Üfür üfür savuranda martı kokan, mercan kokan saçlarını yel, ne getirir size buralardan? Neyin titreşimleridir ansızın sabahlarını sevgiye batıran? Öyle içli, öyle sıcak söylerken türkülerimizi, neleri duyumsarsın? Ağlama, görür gibiyim tomur tomur süzülen yaşlarını.
Parmağın yine haritada biliyor musun Despina? Gider gelirsin İzmir-Selanik arasını. Yasa tanımaz, sınır tanımaz yüreğinle. Gider gelirsin yıllar boyu. Hıçkırığın düğümlenirken boğazında suskun bakarsın. Ben mavi kelebekler gibi çoğalsın isterim bakışların Despina; ömrün nehirler gibi uzun olsun.
“Dizlerim romatizmalı, parmaklarım kurudu, eskisi gibi halayda çekemiyorum.” diyorsun saldığın haberde. Çabuk yoruluyormuşsun kovalarken torunlarını. Ve sardunyaların turuncusuna bayılırmışsın hala; “Tohumu Bornova’dan” dermişsin.
Eski bir sandala dayanır buzuka çalarmışsın her günbatımı. Yüzün bizim kıyılara dönük, umut üretirmişsin durmadan. Söyler misin Despina, doğrumu, bayraklarımızı yan yana asışın baş ucuna; iki ülkenin fanatiklerine inat; “Emiz imaste filo!” deyişin doğrumu can kardeşim?
Anası hastalandığında, bebeğimi ilk emziren kadın Despina! Oğullarımız savaşmasın istiyorum bir daha. Ağıt yakmasın analar ve kimse sürülmesin topraklarından uzaklara…