- 996 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SIĞINDıĞIM LİMAN'IM
Sevgiliye Mektuplar / SIĞINDıĞIM LİMAN’IM
............... Serüvensiz seferlerden yorgun düşüp, dalgaların dansında alaboralar yaşayan, huzur, sevgi, sıcak, korunaklı limanına demirlemek isteyen serseri, dipsiz bir tekneyim.. Bandırası olmayan, güvertesinde ateşböceği ışıltısında yaşayacağı aşka, yıldızların altında valsa susamış..
............... Ege’den zeytin, Akdeniz’in portakal çiçekli kokuları var, kaptan köşkümün gizlediğim sır vermeyen bölmelerinde, lirik Venedik şişenin mantarı açılmamış diplerinde… Martılar ötüşürken sabah alacasında kahvaltın, kızıllığında batarken güneş akşam sefa çayların olmalıyım, sonrasında çekilen nikotinlere ortak, üflenen dumanlara hasret, izmarite serçe parmağında dokunuşlarım..
............... Vadileri uçsuz bucaksız, yollarının keşfedilmediği, egzotik, dalgasız, sahildeki tonlarının renkten renge raks ettiği mini bir koy, o koyda sessiz, dipsiz iskele olmalısın, kıyına sadece benim yanaşacağım, diğer ve yabanıl teknecikler olmamalı yakınında, uzağında, dürbün mesafesinde…
............... Tentelerim param parça açıkta beklemekten, pusulam yanlış yönlendirdi dümenimi, sahipsiz, kıyısız ıssız, tenhalara sürükledi yelkenlerim, rüzgarı yanlış algılayıp tersine rotalar düşürdüm güverteme.. Oysa mülteci yalnızlıklarımı yazdığım kâğıtları, doldurup her gece içtiğim galon şarap şişesine koymalı, atmalıydım çoktan denize, sahilde ulaşır diye belki sevdası yüreğinde gizli sevdalılara…
............... Akdeniz, sıcak deniz, yordu beni efkâr basan gecelerin yaz sıcağında volümsüz arabesk çığlıklarıyla, Müslüm babanın ’’Akdeniz Akşamları Bir Başka Oluyor Hele Birde Aylardan Temmuz İse ’’ yi yorumlaması da Tuz-biber oluyordu parasız üniversite yıllarımda ekonomik olsun diye içtiğim Arjantin bardaklı biralara serptiğim tuz gibi… Ayılmalarıma mega esriklikler yüklüyordu acılı her bir arabesk… Onlarca tekneye biniyor,
dümensiz, pusulasız, rotasız ilerliyordum bilmediğim ülkelerin yabancı denizlerinde... Ve kayboluyordum..
............... Prangalı kaçak mahkûm gibi gün ağarmalarında, dalgalar vururken yüzüme, tenime, uyanıyordum nerede olduğumu bilmeden, kumsalın denizle ahengini konuşlandırdığı noktada, ıssız adaya mı düşmüştüm geceden... Kalkıyor, silkiniyorum kum ve yosun kokularından..Sana gelirken, senin olmaya gelirken…Ada oluyorsun ıssız, sessiz sığındığım, liman oluyorsun tek kişilik iskelene yanaşmam, soluklanmam için…
Sandalı fırtınalı denizlerde
Ekvatora sürüklenmiş acemi balıkçıydım
Vapurlar yol alırken okyanusta..
Takımadalar gördüm savrulmuşluğumda
Alabora olan teknesel yüreğime
Pusulam oldun gelişlerime, yönsüzlüğümde…
- Adana
YORUMLAR
Sandalı fırtınalı denizlerde
Ekvatora sürüklenmiş acemi balıkçıydım
Vapurlar yol alırken okyanusta..
Takımadalar gördüm savrulmuşluğumda
Alabora olan teknesel yüreğime
Pusulam oldun gelişlerime, yönsüzlüğümde…
yüreğine sağlık olgun ekinci okumaktan büyük keyif aldım...