İKİ GÖNÜL BİR OLUNCA, SAMANLIK SEYRAN OLUR MU ? OLMAZ MI?
"İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur." der eskiler. Gel de buna inan şimdi.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyor her daim. Alın size teori havada kaldı.
Söylenen sözler, bir zaman geliyor, geçerliliğini kaybediyor bazen.
Lafı dağıtmadan gelelim saadete. Saadet dedikse, o anlamdaki sadete değil lafım, mutluluk anlamındaki saadet.
Farzedelim iki gönül bir.Samanlığı seyran yapmak gerekiyor. Nasıl olacak bu iş?
Asgari ücret:400 ytl.
Kuru fasülye: bilmem kaç ytl. Neymiş efendim: " iki gönül bir olunca, samanlık seyran oluyormuş. Yok deve!
Çok gördük, " Samanlık seyran olur" deyip sevdalananları. Ama samanlık, saman alevi gibi yanıp gidiyor sonra tabi. Kimilerine de samanlık cehennem oluyorda, yeri değil şimdi...
"Samanlık seyran olur" deyip, alnına da tüfeği dayayıp:
"Ana, bana Haticeyi istemezsen, önce önce kendimi, sonra da seni vururum " diyen, manyak aşıkları da biliriz biz...
Nasıl olacaksa o iş?
Be akıllı... Önce kendini vurursan, anana nasıl sıra gelecek?
Bre aklıllı...Ananı öldürürsen, haticeyi kim isteyecek sonra?
Ben derim ki bu işte bir terslik var, yani şu:
"İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur" işinde...
Yahu kardeşim...Ya gönüller gönüldü eskiden, ya da samanlıklar da samanlık...
Gönül işinden anlamam ama şu samanlık işinden az çok anlarım.
Bizim buralarda, samanın kilosu çok para etmez.
Kilosu, elli kuruş ya vardır, ya yoktur.
O kadar yani...
Hele bir de kalitesiz bir samansa, yak gitsin...
Kerem’ ler vardı. Aslı’ lar, Şirin’ ler...
Şirin dedikse, şu bizim, çizgi film " Şirinler " değil.
Yoksa, biz kim ? gönül kim?
Samanlığı seyran edenler, onlardı işte...
Ferhat’lar, Şirin’ler...
Şimdikiler, bir bilezik için, samanlığı ateşe verirler ateşe!
"Aşkım, Gülüm, Canım, Cicim..."
" Ne önemi vardı hayatım? Mühim olan aşkımız..." Deyip, üç gün sonra eve ekmek getirme sen...Gör o zaman, samanı, seyranı...
Başlar kavga, gürültü...
Oldu mu şimdi bu iş?
Zaman geçtikçe , aşklar da çürüyor. Tıpkı domates gibi...
Güzelim aşklar, heba oluyor bazen...
Lafta kalıyor her şey...
Aşk dediğimiz şey, samanın saplarına karışıp gidiyor bir zaman sonra.
Matematik ağır basıyor beraberliklere, birliktelere...
Acı ama gerçek, çok gördük, cebinde kuruşu yok, saçlar büryantinli, köşe bucak, kız bekleyen delikanlıları...
Çok gördük, mantıksız, çarşıda, pazarda, kısmet bekleyen , permalı genç kızlarımızı...
Samanlığa doğru giden...
Ya sonra...?
Şapka düşer, kel görünür bir vakit sonra...
Her daim samanlığın seyran olmadığını anlarız ama biraz geç...
Zengin kız- fakir erkek, fakir kız- zengin erkek...
Olur sonrası , THE END...
" Bohçanı al, bu gece seni kaçıracağım Hatice " diyip, sadece aklını kaçıranları da çok gördük, biliriz ...
İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur mu ? olmaz mı?
Orasını da siz düşünün artık...
YORUMLAR
"Matematik ağır basıyor beraberliklere, birliktelere..."
Budur işte gerçeğin aynasındaki görüntü.
Görüntüler asık yüzlü ve umutsuz artık aşka dair, sevdaya dair ne varsa...
Günümüzün sevda gerçeğini anlatan samimi ve latif bir yazı.
Ve yine budur işte dedirten bir yazı usta kaleminizle .
Kutluyorum, her zaman sevgi ve saygıyla..