- 947 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYANIN EN GÜZEL GÖZLERİ
DÜNYANIN EN GÜZEL GÖZLERİ
Onu tanıdığımda,19 yaşımdaydım.Dayımlara gitmiştim.Nur yengem,canım sıkılmasın,kuzenlerimle vakit geçireyim diye,beni kendi evlerine götürmüştü.Akşam,hep birlikte televizyon seyrederken,komşuları geldi.Şükran teyzeyi,gündüz tanımıştım.Akşam eşiyle geldiklerinde ise,Şükran teyzeyi öpmüş,amcanın da elini sıkmıştım.Pek ilgilenmemiştim.Amca arkamdaki koltuğa oturmuştu.Konuşmaların odağı olmuştum.Herkes,benim ne kadar harika olduğumu anlatıyordu.Utanıyordum.Susuyor,yerimde büzüldükçe büzülüyordum.Amca,ilgimi çeken,çok güzel şeyler söylemeye başlamıştı.”Kim bu?”diye düşünerek,yavaşça arkama döndüm.Hiç abartısız,tutunmasam düşecektim.Başım dönüyordu,ayaklarım yerden kesilmişti.İçime,evrenin tüm güneşleri dolmuştu sanki.Sevgi dolu,ışıl ışıl,bir çift lacivert göz bana bakıyordu.Güzel yüzünü,başının üzerinde,hafif mavimsi,bembeyaz-yoğun saçları süslüyordu.Gülümsedim ona.Konuşmaya başladık.Yaşamıma,geleceğime dair bana çok güzel şeyler söylüyordu.O sevgiyle yanan gözler,yüreğime-beynime kazınmıştı.Dayımlarda kaldığım süre içinde,her gün yanıma geldi.Benimle çok ilgileniyordu.Bir gün konuşmalarımız sırasında,”Sen hayatta çok başarılı olacaksın.”dedi.Hafifçe dalga geçerek,”Nereden biliyorsun?”diye sordum.”Çünkü önce gülmeyi öğrenmişsin.”Yanıtını aldım.Sustum.Ne anlama geldiğini?Tam kavrayamamıştım.Sonra bir gün yine,”Sen çok zekisin,İngilizce öğrenebilirsin.Hemen öğren.”dedi.Tamam,söz yanıtını verdim şaşkınlıkla.Eve döndüğümde anneme,İhsan amcamı anlattım ve İngilizce öğrenebileceğim bir kitap istedim.Kitabı aldı annem.Alfabesinden başlayarak,öğrenmeye başladım.Tekrar dayımlara gittiğimde,kitabı ve çalıştığım yerleri gösterdim.Sınav yaptı beni.Gözlerinden damlalar düştü.Üzüldün mü?diye sordum.”Hayır,sen çok başarılısın.Ben de çok mutlu oldum.İnsan mutlu olunca da duygulanır.”Diyerek,koluyla omuzumu sardı ve öptü yanağımdan.Uçmuştum sevincimden.Onun yanında kendimi çok güçlü,daha bir insan ve mutlu duyumsuyordum.O benim,manevi babamdı.Keşke gerçek babam olsaydı,düşünceleri takılıyordu usuma.Ona sık sık telefon ediyordum.Çok işi olsa bile,her arayışımda,beni sevgiyle,sevinçle karşılıyordu.Tatlı sevgilim,güzelim gibi sözler söylüyordu.Kitabımı çıkarttığımda,benimle birlikte mutlu oldu.Kardeşim evlenecekti.Ben onca işin,karmaşanın arasında,İstanbula gidemeyecek,nikaha katılamayacaktım.Annem beni,çok eski bir tanıdığımıza bırakacaktı.Gündüz,Şükran teyzemi aradım.Bize gelsene Nilgün dedi.Çünkü dayımlar da nikaha gidecekti.Sorun olmaz mıyım teyzeciğim?dedim.Hayır,Figen’le sana bakarız.Hem o da çok sevinir dedi.Figen kızlarıydı ve benim de arkadaşımdı.Serdar ve Amerikadaki oğulları da arkadaşımdı.Tereddütlüydüm.Onları yormak istemiyordum.Akşamüzeri,İhsan amcamı aradım,kısa süreliğine veda etmek için.Hayır,hiçbir yere gitmiyorsun,bize geliyorsun dedi.Biliyor musun?Şükran teyzem de çağırdı beni.Tamam gelirim dedim.O bir şey söyleyecek ve ben yapmayacaktım.Olanaksız bir şeydi bu.Gittim.Hayatımın en güzel 18 gününü geçirmeye.Bir haftalığına gitmiştim.Annemler dönünce de beni bırakmadı.İstediğin kadar kal dedi bana.O aileyle ben birbirimizi öylesine benimsemiştik ki.İhsan amcam,telefonu bile yanıma koyuyor,sen bak telefonlara diyordu.Telefonu açıp,buyurun ben kızlarıyım diyordum.Figen sanıyorlardı,hayır ben Nilgün’üm diye açıklama yapıyordum.Figen evliydi.Sabah yanıma geliyor,akşam eşiyle dönüyordu evine.Sanki,asıl ailemin yanındaydım.Şükran teyzemin komşularıyla,Figen’in arkadaşlarıyla,çok güzel vakit geçiriyordum.Ama en güzel zamanım,İhsan amcamla geçiyordu.Akşam yorgun geliyordu.Cin-tonik bardağını alıp yanıma oturuyordu.Konuşuyorduk.Kahkahalarla gülüyorduk.Ben seviyorum diye,her gün bana,çikolata getiriyordu.Ben çocuk muyum?getirme diyordum.Yalnız çocuklar yemez ki.Kilolu olmasam,ben de yerim.Sen çikolata seviyorsun,ben de seni yanıtını veriyordu.Sonra da,kimin daha çok sevdiğine dair,tatlı bir yarışma başlıyordu aramızda.dinlenmek için kanepeye uzanırdı ve uyurdu.Sanki soluk bile almazdım.Sessizce otururdum.Keşke,başını kucağıma alabilsem ve onu ben uyutsam diye geçirirdim içimden.Komşulara ve başka gezmelere giderdik.Çok,çok mutluydum o evde.Hiç dönmek istemesem de,benim başka bir ailem ve evim vardı.Yüreğimde sonsuz sıcaklıklar ve bi dolu anıyla döndüm eve.FONO Mektupla Öğretimin İngilizce bölümüne Baş vurdum.İlkokul diploması gerekiyormuş.Dışarıdan sınavlara girerek,aldım diplomayı.Sonra İngilizce kursuna başladım.Bir yıllık dersi,6 ayda aldım.Son 8 dersi alamadan,sınava gittim.Kalemle yazamadığım için,kursa başvuru yaparken,yardımcı öğretmen istemiştim.Sınav günü,bana öğretmen vermediler.Benden daha az bilen birini verdiler yanıma.Ayrı bir odadaydık ama süre aynıydı.Zaman,zaman harf harf yazdırarak,soruları yaptım.Tüm haksızlıkları,eşitsizlikleri aşarak,on üzerinden 8’le almıştım ilk sertifikayı.Son 8 dersi de çalışabilseydim,kesinlikle on olacaktı notum.Kursta tek engelli bendim.Başaramadığı için ağlayanlar vardı.Ben çok mutluydum.İhsan babam için başarmıştım.Ankaraya,eve döner dönmez,müjdeyi verdim.Çok mutlu oldu.Bu daha başlangıç,sen çok şey başaracaksın dedi.İkinci kursu normal süresinde aldım.Bitirme kursunda,en iyiler sınıfındaydım.Doktorlar,mühendisler,üniversite öğrencileri,çeşitli mesleklerden insanların arasında,mavi boncuk gibiydim.Yine aynı haksızlıklar,eşitsizlikler.Ama söke söke,çok iyi bir notla aldım sertifikamı.O akşam,arkadaşımla deniz kıyısına gittim.Bira içerek kutluyordum başarımı.Herşey yolundaydı,çok güzeldi.Ama içim öyle sıkılıyordu ki…Kendimi dalgalara bırakmak istiyordum ve nedenini anlayamıyordum.İstanbul’a gideceğim zaman,İhsan amcamı aramış ama ulaşamamıştım.İşi çıkmıştı hep.Eve döndüğümde aradım.Hem yeni kitabımın hem de son sertifikamın müjdesini vermek için.Telefona oğlu Serdar çıktı.”Babanla görüşebilir miyim?”Dediğimde,”Maalesef babayı kaybettik.”yanıtını aldım.Bir tek,”Hayır,olamaz.”sözleri döküldü dudaklarımdan.Nefes alamıyordum.Ağlayamıyordum bile.Kapattım telefonu.Serdar aradı bu kez.”İyi misin Nil?”dedi birkaç kez.Sonunda konuşabildim.”Tamam,iyiyim merak etme.”Dedim ve nasıl olduğunu sordum.O yaz çok sıcaktı.Zaten kalbi rahatsızdı.Şükran teyzemle alışverişe gitmişler.Şükran teyzem,onu eve yollamış,kendisi de ekmek almaya gitmiş.İhsan babam,duş alırken fenalaşmış,dayanamamış yüreği.Ama dedi Serdar,epey mücadele etmiş.Banyodaki izlerden belli oluyormuş.Yaşamayı,sosyal hayatı çok seviyordu.Telefon biraz çalmasa,ne oldu bunlara diyerek.Kendi arardı arkadaşlarını-dostlarını.Hayatımın en güzel insanı yoktu artık bu dünyada.Çok üzülmüştüm.Onun,güneşlerle dolu,harika lacivert gözleri,toprağın altında çürüyemezdi.Usum-yüreğim kabul edemiyordu bunu.Sanki dünyada tek başıma kalmıştım.Ama onun istediği gibi yaşayacaktım.Bana dostluğun,gerçek anlamını öğretmişti.Yine bana,benden çok inanıp güvenmişti.Hayatımdaki tek çıkarsız,yani zorunlu olmayan,gerçek sevgiydi.Anne bile,çocuğu olduğu için sever.O benim hiçbir akrabam,ailem değildi.Sadece,İNSAN’dı.Bilinçle,isteyerek,içten gelerek sevmişti beni.”Bu dünyada,en çok seni seviyorum.”derdim ona hep.Hala en çok onu seviyorum.Yaşamımın armağanıydı bana,tıpkı adı gibi.BU ŞİİR USUMDAYDI HEP.GÖZLERİNİ YANIMDA TAŞIDIM.BİR BARDAK SUDA.AÇILDIM OKYANUSLARA.DUYUYOR MUSUN.SESİMİ YOLLADIM SANA.ÇIĞLIKÇIĞLIĞA MAVİLER.Evet.O,beni duyuyor,görüyor,hep inanıyor.Konuşuyorum içimden onunla.Ve bir gün,ruhum beyaz bir ışık olup uçtuğunda.Onun yanına gidecek.TEŞEKKÜRLER GÜZEL İNSAN’IM.İYİ Kİ GİRDİN HAYATIMA.SANA LAYIK OLMAYA ÇALIŞIYORUM.
Nilgün ACAR 22. 06. 2008
YORUMLAR
başınıza gelen haksızlıklara kızdım fakat başarmanıza sevindim. o çok sevdiğiniz insan da sizin hayatınıza yön vermek için RABB'İMİN gönderdiği bir armağandı bence. bir gün onu kaybetseniz de o hep yaşıyor içinizde. tebrik ediyorum bu güzel yazınızı ve yüreğinizi. hayırlı günler