- 935 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAVAŞANLAR
Asla efsane ve rivayet değildir yaşananlar. Kuva-yi Miiliye dediğimiz ulusal bağımsızlık savaşına inananlara bu toprakların dışından nice insan katılmıştır. Esir kamplarından gelen , milisler ile işgale ve işbirlikçilerine karşı çıkanlar Anadolu’ya geçiyor ve Halk savaşının saflarında yer alıyorlardı.
Osman Ağa yada Topal Osman, İpsiz Recep, İngiliz Kemal ve Bulgar sadık gibileri bir önceki savaşlarda silah kuşanmış ve zamanı geldiğinde yine ’ esas duruş ’ a geçmişlerdir.
Peşaverli Abdurahman Bey de bu ülke için canını vermiş ve tarihin karanlığına gömülmüş,on binlerden biridir. Kuva-yi Milliye inancının sadece savaş alanlarında değil,diplomatik alanlara da taşımıştır.
Peşaverli Abdurahman Şamdani Bey’i bu topraklarda savaştıranda Türkiye Cumhuriyetinin Afganistan Elçiliğine kadar götüren hayat bir tesadüf değil, bir inancın eseri olmuştur.
Hindistan Müslümanlarının Balkan savaşını yaşayan Türkiye’ye bir Kızılay heyeti göndermesi sırasında Abdurahman Bey de kafileye dahil edilecek, fakat ne var ki yolculuğun yol masraflarını bir türlü temin edemeyecekti. Sonuçta ceketi dahil , eşyalarını satmış ve 24 Aralık 1921 de İstanbul’a gelmişti.
Abdurahman Bey 1. Dünya Savaşı’nda Rauf Orbay’la birlikte Afganistan’a gitmek ve Müslümanların desteğini almak görevini yüklenmişti. Fakat İngiliz kuvvetleriyle yapılan savaşta heyet üyeleri İran sınırında esir düşmüş, yaralanan Abdurahman Bey, Rauf Orbay ile İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştı.
Abdurahman Bey sonrasında Harp Okulunu bitirecek ve Orbay’ıntavassutuyla Anadolu’ya geçerek Cumhuriyetçiler safına katılacaktı. Mustafa Kemal’in yanında Kuva-yi Miiliye’nin öncülerinden biri olmuşve Büyük Millet Meclisi ’ Fevkalade Murahhas ’ ünvanı ile Afganistan da temsil görevini üstlenmişti.
Aganistan dönüşü Rauf Bey’in mahiyetinde çalışmaya başlamıştı. Bu ülkeye uzun yıllar hizmet edebilme srvgisi ve bağlılığı ne yazık ki 1925 Mayıs’ının bir gecesinde koparılacaktı.
Ne koruması, ne de silahı vardı. Beşiktaş’tan Nişantaşı’ndaki evine döndüğü sırada kimliği meçhul üç kişi tarafından çapraz ateşe alınmış ve hunharca katledilmişti.
Öldüğü asla söylenmeyecek milyonlarca Kuva-yi Milliyecilerden biriydi işte. Ve ben ne verebilirdim ki onlara şu naçiz satırlarımdan başka?
Sana urgandan bir kolye bırakıyorum
Ve kelepçeden bilezik
Seversen eğer
Delik deşik olmuş bir yürek
Sana bu yurdu
Ağaçları ve darağaçları
Ve ekmek bulabilmek için
Bir yudum su bırakıyorum
Görmen için karanlıkta
Güneşi ve şafağı
Ekebilmek için hürriyeti
Ve yaşaman için bırakıyorum
Bir avuç toprak
Ve candan bir can
Yazabilirsen eğer, bir damla kan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.