- 1340 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ADAM GİBİ ADAM OLMAK...
Yaşamak…
Ne için ve nasıl…
İçimizden geldiği gibi mi yaşıyoruz yoksa başkalarının istediği gibi mi?
Belki de her gün yeni bir yüzle hayata başlıyoruz çoğu kez, o gün bize biçilen yeni rolümüzü oynamak için…
Ve her gün yeni bir kalıp ya da yeni bir makyaj…
Milyarlarca insan…
Bir çoğu hayatın gerçeklerinin farkında olmadan…
Yaşamak ciddiyet ister, duygu ister, sevgi ister, yürek ister
Yaşamak maharettir.
Yaşamak, yere düşsen bile kalkıp savaşmayı bilmektir.
Yaşamak, gerektiğinde bedel ödeyebilmektir…
Yaşamak, hayata bir ömür sunmak…
Alnı açık, başı dik Adam gibi yaşamaktır.
İnsan olmak doğuştan, ama adam olmak zor.
Tüm çabamız, hayatta kalabilmek için ayakta kalabilmek…
Ve bütün bunları yaparken, adam gibi yaşamayı becerebilmek…
Adam gibi bir insan, adam gibi bir toplum olabilmek; güzellikleri tüketmeden, benliğimizi yok etmeden…
Soruyor muyuz kendimize “ne kadar adam olabildik” diye?
Estetik yetersizlikten yola çıkıp, adam olamayan insanlara, hatta insan bile olamamış insan suretli yaratıklara kadar götürün bu işi...
Adam olanlar yok mu? Var. Ne kadar bilmem ama Onlar bir tarafa.
İnsan olarak doğulur, ama adam olmak sanattır.
Meşhur bir kıssa vardır ya hep anlatılır: “ İnsan kral bile olabilir ama, adam olamamışsa… “
Her gün adam olamamanın birçok örneğini görmüyor muyuz çevremizde ya da ekranlarda…
Makamın, mevkiinin, diplomaların adam olmaya yetmediğini de…
Güzellikleri tüketmek için hayvanlar gibi yaşayanlarla, hem kendi adına, hem de toplum adına güzellikler üretmek için yaşayanlar aynı olabilir mi?
Ama olmasalar da aynı mekanı, aynı mahalleyi, aynı şehri, aynı ülkeyi, aynı dünyayı paylaşmak zorundalar; gerek fert olarak, gerekse toplum olarak…
Toplumlar da tıpkı insanlar gibi…
İnsanlar “ insan” olarak yükselip adam oldukça toplumlar da adam oluyor, adam gibi toplum oluyor.
Adam gibi konuşan, adam gibi hareket eden, birbirine saygılı ve dürüst, adam gibi davranmayı amaç edinmiş; öğrenen ve öğrenmeyi bilen, çalışkan, daima ileriye bakan adam gibi toplumlar oluyorlar.
Yani “medeniyet” dediğimiz şeyi yaşıyorlar.
Şu halde, adam gibi adam olanlar ezici çoğunlukta olmadıkça, toplumların da gerçek bir adam kimliği kazanması da biraz zaman alacak demektir…
Belki de gelişmeler domino etkisi yapıp toplumlar birbirini itekleyecek…
Umarım, umalım…
Ülkemiz aslında ne çok güzelliklerle dolu…
Tarihimizde ve kültürümüzde adam olmamız için, başka milletleri kıskandıracak kadar ne gerekiyorsa her şey var aslında.
Ama biz bu güzelliklerin idrakinden de uzağız gibi…
Bir kez daha düşünmek gerek…
Adamlığın neresindeyiz…
Azimle, şevkle, kararlılıkla en doğruya, en güzele, en ileriye…
Sevgiyle, saygıyla, umutla, el ele…
Umarım… Umalım…
Erol Güldiken
YORUMLAR
Meşhur bir kıssa vardır ya hep anlatılır: “ İnsan kral bile olabilir ama, adam olamamışsa… “
Her gün adam olamamanın birçok örneğini görmüyor muyuz çevremizde ya da ekranlarda…
Makamın, mevkiinin, diplomaların adam olmaya yetmediğini de…
Güzellikleri tüketmek için hayvanlar gibi yaşayanlarla, hem kendi adına, hem de toplum adına güzellikler üretmek için yaşayanlar aynı olabilir mi?
Ama olmasalar da aynı mekanı, aynı mahalleyi, aynı şehri, aynı ülkeyi, aynı dünyayı paylaşmak zorundalar; gerek fert olarak, gerekse toplum olarak…
Sevgili Erol Bey, yazınızı beğenerek okudum. İnşallah hep birlikte millet olarak adam oluruz diyorum ben. Duyarlı yazınızı kutluyorum...
Sevgiler...