- 713 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ONBEŞ GÜN ONALTI GECE
Yüreğinden aforoz yediğim geceden beri tamı tamına on beş gün olmuş ve on beş gece dolmuş. Bitmek ne demekmiş bilmez on beş gün oldu, ikinci on beş günden de beş dakika çaldı. Yine lokomotif uzunluğunda bir gece, basireti bağlanmış karanlık, yağmur bekleyen duygu yüklü karabulutlar başıma üşüşürken, sancılı gecemi sabaha ertelemekle meşgulüm. Geceyi sabaha ertelemek, kanayan yaralarımı sarmadan uyumak ve dünkü acıları bugün çekmek gibi…
Kekik ve nane eşliğindeki cacığa kaşık daldırmaktı benim öz-lemim aslında. Deniyorum, denedikçe eriyorum ve görüyorum ki dünün acısı yarına ertelenmiyor, sonra da kör oluyorum.
Her kızdığım yabancı yüz bana o kadar tanıdık geliyor ki, sana benzetiyorum uzun ve kıvırcık saçlarıyla, esmer tenleriyle… Sanki sen gibi, onlar da yüreğime kor düşürmüşler de bu yüzden hayıf-lanıyorum kendi kendime. Elimi atacak oluyorum bazen tanıma-dığım birine, sonra vazgeçip sen değilsindir diye arkamı dönüyo-rum. Arkamı dönüyorum, çünkü en tanıdığım ve en sevdiğim in-san bu denli yakmıştı canımı, tanımadığım el tokat olur patlardı yüzümde, yanardı canım, arkamı dönerim bu yüzden…
Elini tuttuğum gibi tutmasın diğer sevgililer ellerini, kıskanı-rım, huysuzlanırım, özlem duyarım. Zaten bakamaz hiçbir âşık sevdiğine benim sana baktığım gibi, yoksa deliririm. Tek başıma gidemiyorum artık sahildeki parka ve denize bakamıyorum, martı-lara derinden derinden. Kestirme yollardan yürümüştük biz, şim-di etrafından dolanıyorum. Gitsem anılar beni boğazlayacak, git-sem ki biliyorum anılar bir çelme takacak düşeceğim, gidemiyo-rum etrafından dolanıyorum kestirme yolların…
Yakmak geliyor içimden bazen oturduğumuz yerleri, hiç değil-se küllerine bakakalırdım. Anılar yerde miydi, yoksa bende mi? Kendimi yakmalıyım belki, belki öksüz anıları teker teker topla-mam lazım geçtiğimiz yerlerden, oturduğumuz banklardan, oto-büs terminalinden…
Ömür gibi ayrı geçmiş on beşinci günün on altıncı gecesinde, yine düşünüyorum ve yine düşünüyorum, hatıralar dün yaşan-mış, fırından yeni çıkmış gibi. Ben miydim sadece gün be gün yü-züm eskiyip, hatıraları taze tutan. Ah! Bir eskitebilseydim, ah! Bir takas edebilseydim. Aynalar da yalan söyler belki de, gözüme ina-nırım oysaki.
Saate bakmakta gelmiyor içimden, biliyorum ki sabaha çok var, zaten vakit de geçmiyor. Yine hatırladım şimdi son tartışma-mızda “biz ayrılamayız, çünkü birlikte yaşlanacağız” demiştik. Ne de basitmiş yaşlanmadan ölmek, en zoru ise sen varken hayatta, kendi hayat yalnızlığımın suyundan içmek… Bir adın yok şimdi, tanışmadan olmadığı gibi. Yüzün eridi aktı damarlarımdan kan bitmiş. Parazit peydahladın yüreğime, kendimi yedirdim, sen bit-me diye. Bittim ben, sen hala yaşıyorsun. Toprak yerine taş yağdı-rıyorsun mezarıma…
On altıncı gece ne bitmek bilmezmiş, en uzun gecem bu belki de…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.