- 1453 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SEN, BEN, BİZ.
Sen, ben, biz. Yani hepimiz. Yıllarca sorunsuzca yaşadık. Kimse dili, dini ve ırkı sebebi ile baskı görmedi bu ülkede. Anayasa karşısında benim haklarım ne ise diğerlerinin hakları da aynıydı.
Örneğin; Suçlular mahkemede yargılanırken “Kürt kökenli olman sebebi ile seni şu yasaya göre yargılayacağız. Sen Türk’sün, senin için daha cici yasalarımız var“ mı dendi. Tabii ki hayır. Örnekler çoğaltılabilir.
***
Farklı milletlerin toplandığı, farklı kültürlere kucak açmış bu Ülkenin topraklarında yaşayan biri olarak her konuda söyleyecek sözüm var. Her sözümü her yerde söylemem, ancak bıçak kemiğe dayandı. Konunun hassasiyeti sebebi ile yazmayı düşünmediğim halde, bir şeyler beni yazmaya sevk etti.
Şehit haberlerini izliyorum TV’de. Belki de şehit olan askerlerden biri Kürt kökenliydi, öldüren de Kürt kökenliydi diye düşündüm. Kardeşin kardeşi vurduğu an bu andı. İçimde bir şeylerin düğümlendiğini hissediyorum. Nasıl bu hale geldik? Bu durumdan çıkarları olanlar, bizi nasıl böldüler. Sizden olanlar, bizden olanlar diye nasıl gruplaşmaya izin verdik. Bizim kişisel olarak bu durumda hiç mi suçumuz yok?
Yüz yıllık yanlış politika bir günde çözülebilir mi? Bir adım ileri, iki adım geri atılarak da çözülemez. Terörün hiç bir haklı nedeni olamaz, şiddet hiçbir şeyi çözmez, aksine bulandırır.
Her ne kadar içinde bulunduğumuz duruma ah etsem de yüzümde tebessüm oluşturan içimi ısıtan güzel umutlarım var. Ertelenmiş planların uygulanabilirliğini görmeye belki de ömrüm yetmez. Dostluğunu kaybetmeyi asla düşünmediğim Kürt arkadaşlarım var. 1979 yılından beri tanıştığım Rojda var. Kızı Gufran elime doğdu, o an mutluluğu avucumda hissettim. Annelik için kadınlara bahşedilmiş duyguları sonuna kadar birlikte yaşadık. Oğlu Ömer, bugün tıp doktoru. Burslarla okudu. Doğuda zorunlu hizmetini yapıyor. Kimliği sebebi ile hiç sıkıntı çekmedi.
Okul yıllarımızda aynı sıraları paylaştığım Kürt arkadaşlarım var. Hep birlikte aynı şarkıları dinledik. Birbirimizin mutluluklarına, hüzünlerine ortak olduk. Sarmaş dolaş fotoğraflar çektirdik. Söyler misiniz kim ayırmaya çalışabilir bizi?
Hayatta geriye dönük hatırladığımız şeyler o anı yaşarken zor gelse de genelde hep güzellikler olarak ve özlenen günler olarak hafızamızda canlanıyor. Üzüntüler mutluluklar, mucizeler her şey bizim için. Birlikte yaşadığımız anılarımızdan kim ayırabilir bizi. Kendi adıma, paramparça olmuş bir toplum istemiyorum. Cumhur, Güneş, Nahide, Rojda olmadan, Ömer olmadan yaratılmış bir toplum hiç istemiyorum.
Belki klişe bir cümle olacak ama kız aldık kız verdik birbirimize. Bu kadar akraba olmuşken fikrimi nefret, dilimi küfür besleyemeyecek. Daha çok güneşler doğacak üzerimize.
Birçok evde ağıtlar yakılırken, kan kokan sokaklarda özgürlük olabilir mi?
Hülya TÜRK
YORUMLAR
şimdi o kadar çok makale var ki bu kardeşlik bağları ile ilgili sorunlar ve soruna sebeb olanlar....
benim kanaatimce Bu çatışmalar ilk olarak büyümesi dış güçlerin Türkiye'yi bölme isteği ve intikam duygusundan çıkmıştır. Türkiye cumhuriyeti kurulurken insan maneviyatının dinden imandan geldiğini göz önüne alınsaydı, yüzyıllarca dünyaya hüküm sürmüş osmanlının bazı tecrübe ve esaslarından yaralansaydı, içimizde türk kürt diye birşey olmayacaktı belki....
hep batı medeniyetinden gelen yasa ve kurallar bize uyarlandığı için bizde dinsiz toplum olma yolunda baya ilerledik.Allahtan kormayan kuldan korkar mı?..Devlet sıkıntıyı başlattı şimdi kimse çözemeyecek; neden , fırsat var ellerinde çözdürmeyecekler, kürt halkına (bir kısım) anadili okulda kullanma hakkı verilse bile,çözülmez .eyalet yapıp birde kürt bölgesi yapsalar bile çözülmeyecek.
o zamanı kestirmek zor ama yine bir şeyler istecektir.....
BİZ okulda türküm doğruyum çalışkanımı öğrendik......ÖNCE TÜRKÜM DEDİK SONRA MÜLMANIM DEDİK
BİZ OKULDA
......MÜSLAMANIM HAK YEMEM
.....MÜSLÜMANIM ZULÜM ETMEM
.....MÜSLÜMANIM HELAL HARAMI BİLİRİM
.....MÜSLÜMANIM İÇİMDE OLSUN ALEVİ SÜNNİ ŞAFİ
....MÜSLÜMANIM SAYGIM VAR DİNSİZE DAHİ
....MÜSLÜMANIM KURANIM MANEVİYATIMDIR
BUNLAR OLMAZDI ...
sağduyulu bir şekilde olayları biraz daha izlemeli ve tahrike kapılmamalıyız.
Devletin her türlü kuvveti vazifelerinin başındadır.
Her kesimdeki bu karamsarlığı anlamıyorum.
İhtilal mi yapılsın istenmektedir karanlık güçler.
12 Eylül ihtilalinden evvel de benzer çatışmalar daha da şiddetle oluyordu.
Ertesi gün her şey bitti.
Oysa aylardır hemen her ilde sıkı yönetim vardı. Neden ihtilalsiz bitirilemedi?
Barış bozulsun istemiyoruz ama onu kullanıp ihtilal yapılsın da istemiyoruz.
Sanki ihtilal'in ayak sesleri geliyor.
Saygılar.