- 675 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TEKNOLOJİ İŞTE
Telefonum çaldı. Normal bir zaman değil. Vakit epeyce ilerlemiş. Ben yeni öyküler yazmakla meşgulüm. Bu yüzden dalmışım da. Heyecanla ve merakla arayana bakıyorum. Yurt dışı numarası. Almanya. Yeğenim arıyor.
“Yeğen, Hayırdır inşallah? Bu saatte yaramaz bir şey yok değil mi?
“Yok dayı yok. Meraklanma. Ya sana bir sürpriz yaptım da. Onu izleteyim dedim.
“Anlamadım. Nasıl sürpriz. Ne izlemesi?
“Dayı bak, Yotube yaz sonrada Hüseyin Akdemir yaz resim çıkınca üzerine tıklat açılsın ve izle.” Dedi.
Dedi ama ben yine de bir şey anlayamadım.
“Analamadım. Ne yazacağım? Nereye yazacağım. Ne bu saçmalık ya gecenin bu vaktinde?”
O hala ısrar ediyor.
“Haydi ya dayı, lütfen. Saçmalık falan değil. İzleyince bana teşekkür edeceksin.
“Ne yapacağım ? Şunu bir daha söyle bakalım.
“Bak dayı. Yotube ye gir Hüseyin Akdemir yani kendi adını soyadını yaz ve çıkan videonun üzerine tıkla tamam mı? Ha, izleyince ben seni 20 dakika sonra yine ararım. Dedi ve kapattı.
Mecburen söyleneni yaptım. Zor da olsa başardım. Youtube Hüseyin Akdemir. Video. Aman Allahım, bu benim. Elimde bağlama Türkü söylüyorum. Geçen Temmuz’da yazlıkta çekilmişti. Ben yeğenllerim, akrabalar falan. Çilingir sofrası. Ben coşmuşum ve coşturmuşum ki, izledikçe rezil olduğumu görüyorum. Kendimi tanıyamıyorum. Bir neşe bir eğlence!
Daha sonra yeğenim yeniden aradı. Kızıp bağırdım ona. Bu ne rezalet diye.
“Aşkolsun dayı. Ne güzel bak. Ömürlük bir hatıra olarak kalacak işte, dedi.
Sabaha kadar düşündüm. Bu arada bir iki kez daha izledim o videoyu. Etrafımda sevdiklerim ve ben. Hiç de fena değildi.
Ertesi sabah, Almanya’da ki yeğenimi arayıp teşekkür ettim kendisine. Güzel bir anı. Fena mı?