- 600 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Onu Anlamak
Bir damlada göremediğimiz bir deniz gizli olduğu gibi,
Koca dünyamızda,
Parçası olduğu, büyüklüğünü kavrayamadığımız bir âlemin denize nispet edilse,
O denizde bir damla,
Veya sınırları tespit edilemeyen çölde küçücük bir kum taneciği gibidir.
Her şeye mukayese edildiği nesneye göre,
Büyük - Küçük,
Zor - Kolay,
Ağır - Hafif,
Güzel veya çirkin denilebilir.
Mukayesesi mümkün olmayanın mahiyeti bilinemez.
Çünkü Akıl sınırlıdır.
Sınırsızı kavrayamaz,
Kavrayamadığını anlayamaz.
Anlayamadığını anlatamaz.
Ancak sınırsız diye mahiyeti meçhul bir tarif yapar.
İnkârcılar inanmadıklarını değil,
Kavrayamadıklarını, anlayamadıklarını, anlatamadıklarını inkâr ediyorlardır.
Oysa Anlayanı ve anlaşılanı yaratan,
Yaratmış olduğu dar anlama his ve duygusu içine kendisini sıkıştırıp mahkûm edermi?
İnsana vazife kadınlar aleminin sultanı Rabia-i adviye gibi Ey yaratılmışların zatını akla tanıtmak için yaratıldığı bilinmesi, tanınması, izzeti ile sevilmesi azameti ile korkulması gereken Zat Akdes, SENİ ANLAYAMAMAK ANLAMAKTIR ALLAHIM manasına gelen “MA AREFNAKE HAKKE MARİFETİKE YA MARUF DİYE İNLEMŞ.” (seni anlayamadık ey bilinmesi lazım gelen zat)