KA-_-MU..=..TE-_-RA-_-Pİ
.....Bu şehir böyle kalabalık bir cenaze az görmüştür.Bütün sokaklar boşaltılmış yada sokağa çıkmak yasaklanmış gibiydi.Bir kaç serçe vardı caddede birşeyler arayan.Serçeler duymadılar mı bu gün Vahit beyin cenazesi var ? Belki de cenazeyi biliyorlar ve umursamayanlar bir tek o serçeler.Herkes mezarlığa dolmuş.Çok zengin ve çok itibarlı Vahit bey ölür de gidilmez mi? Kimi itibar der,kimi bir çıkar bekler,Kimi görünmek lazım der,bazıları da görev bilerek cenazeye gider.
Namazı kılındı Ulu camide.Sordu hoca cemaate."Nasıl bilirdiniz merhumu ?"Koca kalabalıktan bir homurtu çıktı:"İyi biliriz"Sonra:"Haklarınızı helal ediyor musunuz?"
Yine kalabalık: "Halal ettik"
Tamam bütün iş bitti.Kabire herkes birkaç kürek toprak attı sevaptır diye.Mezarlık işçişleri son düzeltmeleri yaptılar.Akrabalar dizildi sıraya.Kucaklandı ve sabırlar,rahmetler dileğide bitti.Birer ikişer gittiler ve kimsecikler kalmadı.
Vahit bey herkesi görüyordu.Kimin niyetinin ne olduğunu da biliyordu.İçten geçenleri bile algılıyordu.Kendi hissettikleride sesli olarak duyuluyordu.Büyük bir şaşkınlık içinde kendini dinler olmuştu.Soruyordu kendine:"Sen Vahit;hiç mezarlığa geldin mi? -Hayır.Neden gelmedin?-Çok meşguldüm,hiç zamanım olmadı.Ölüm aklına geldi mi?-Hayır hiç gelmedi.Ben şimdi öldüm mü yani? Evet,Evet ! Ben ölmüşüm."
Ölümü biliyordu o.Biliyorduda aklına getirmiyordu.Bu Dünyaya gelen bu dünyadan gider.Hayatın bir başı var birde sonu.Herkes ağlar dünyaya gelirken.Giderken farkında olmamak eyvah dedirtir sonradan.Keşke farkında olsaydım.Ya da nasıl ve ne zaman öleceğime karar verseydim iyi olurdu diye düşünür.Biliyor doğarken kararı kendinin vermediğini.Haklı çıkmak için de sebepler arar durur.
"Salah" diye bir kelime geliyor içinden.Soruyor kendine "Salah ne"bilmediğini söylüyor arkasından."Salah,hiç duymadım.Hiç görmedim."Yalan diyor kendine ben bunu 255500 kere duymuş olmalıyım.Ama hiç hatırlamıyorum.Bir kuvvetli ateşle birlikte kulağından bikaç cümle çıkıyor." 7 yaşındaydım.Dedem elimden tutup gün doğmadan beni bir yere götürdü.İnsanlar orada sessizce bekleşiyorlardı.Vakit gelince biri kalkıp kamet getirmişti.Orada iki sefer Hayyaalessalah söylenmişti."Evet hatırladım.Herkes ayağa kalkmıştı ve dedemle ben de kalkmıştım.
Şimdi bunun karşılığını görecek Vahit bey.Mezarın tavanı yükselir.O dizlerinin üstüne çökebilir artık.Bir bardak şerbet verilir kendisine.Susuzluktan derisi kemiğine yapışmıştır.Bardağı tutan elini görünce korkar ve dehşete kapılır."Korkma der kendine"
Ölürken çok terlemiştin.Şeytan rengarenk elbisesiyle karşına geçmişti.Sen onu Dünya güzeli sanıyordun.Sunduğu bir bardak sidiği acele içtin.Onu dost bilmiştin.Düşmanın dı da dost kılığında karşına dikilmişti.Bakmadan içtin güvenle.Vahit beye her zaman herşeyin en güzeli sunulurdu.İtibarlı adamdın.İtibarın burada işe yaramadı bütün vücudun kapkara kesildi."
Şimdi şurubu besmele ile içti.Kabir genişledi.Bir yol açıldı uzaklara ve oradan misk kokuları gelmeye başladı.Kim öğretti sana besmeleyi.Şurubu kim verdi ? Şurubun bu lezzeti ne? Bilemiyordu.Kendi kendine sormalar ve cevaplar vermeler kesildi.Bedeninde çok büyük bir rahatlık hissetti.Göz kapakları yumuluyordu.Tatlı bir uyku sarıyordu sanki.
Ne kadar uyudu bilmiyordu.Ama ne güzel bir uykuydu bu ?Hayatında hiç böyle uyumamıştı.
Hiç kimse ona kalk demedi.Büyük bir telaşla uyandı.Mezar daralıyordu,yavaş yavaş daralıyordu.Etlerinin kemiklerinin acı içinde sıkıldığını anlıyordu.Neden diyordu kendine.Sonra bu sorusuna da cevap verdi.
Orhan Semiz
( karacan )
....................Devam edecek...........