- 572 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNLÜĞÜMDEN - 15
GÜNLÜĞÜMDEN- 15
Merhaba Tutku! Epeydir seninle birlikte olamadık. Şiir ve deneme filan da yazmadım. Bazen hayat çok hızlı akıyor ve sen de onunla gidiyorsun. Gitmek zorundasın zaten.
Anar’la birlikte, özel bir seramikten,bayan ve bay takıları yapıyoruz. İlk aşamasından, sonuna dek, biz üretiyoruz, tasarlıyoruz. Çok güzeller. Ben de tüm olanaklarımda, onun stüdyosuna gittim. Bazen aynı masada yan yana, bazen de ayrı bölümlerde çalıştık. Ona gidemediğim zamanlarda da, internetten araştırmalar yapıp, bir sürü doküman gönderdim E.posta ile.
Epey sabır ve enerji gerektiriyor, bir de zaman.Çok yorucu ama mutluluk-huzur vericiydi. Anar da atölyede sabahlıyordu. Artık araştıracak bir şey kalmadı. Hem zaten o kadar çok doküman gönderdim ki… Biz iyi bir ikiliyiz. Sorunumuz ve amacımız aynı. Para kazanarak, ailemizi geçindirmek ve bize uygun evlere taşınmak.
Anar’ların evi küçük geliyormuş onlara. Can büyüdüğü için, gereksinimleri ve masrafları da arttı tabi ki. Bizim ev büyüklük açısından yeterli. Ben de bölge ve merdiven sorunu yaşıyorum.Aparat, tek kişi için uygun değil. Merkeze yakın ve her türlü koşuluma, asgari derecede sorunsuz bir ev arıyoruz. Ve ben yine, ooof of çekiyorum bir çok nedenden.
Anar’la önce, yaz sezonu için stand açmayı düşünmüştük. Yasemin, Alanyumda da satış yapabileceğimizi söylemiş. Ben standda satış yapacaktım, Anar da, atölyede çalışacaktı. Çok mantıklıydı hepimiz için. Birkaç gün önce, Alanyum’a gittik Anar’la. Müdürle görüşmek ve yer talep etmek için.
Kitabımı sundum. Çalışmak ve hayatımı kendim kazanmak istediğimi. Birkaç aylığına, bir yer istediğimi belirttim. Müdür,yardımcılarıyla görüşeceğini,bana öyle yanıt vereceklerini söyledi. Anar da konuştu, ortak çalışmamız üzerine. Hemen ertesi günü yanıt geldi telefonla.
Onların bir haftalık ücretsiz yer verme jesti olacakmış.Sonrası: Epey bir oranda kira. Ben o kadar kirayı nasıl vereyim? Orada çalışmamın bir anlamı olamaz. Hemen tüm reyonları dolaşmıştık Anar’la ve hiç benim durumumda biri yoktu. Ne olur sanki o küçücük yer için benden kira almasalar?Ben onurumla çalışmak istiyorum. Sadece,birkaç aylık bir destek rica ediyorum. İnsanlık adına, bu desteği vermeleri gerek. Hem onlara da, güzel bir reklam olurdu.
Bakalım ne olacak? Bir şeyler yapmaya çalışacağım.Orası olmazsa? Sanırım belediyenin bazı projeleri var.Ayrıca: Ulaşım sorunum çıkıyor ortaya. Alanyum’a bir gidiş-gelişim,23 liraya maloldu.Ta ilbaharda,Engelli taksi önerisini getirmiştim belediyeye. O çok iyi olurdu. İstanbulda var. Aynı anda, o kadar çok sorunla uğraşmak zorundayım ki…
Hayatımı kazanmam,evimi geçindirmem gerekiyor Tutku. Herkes savaşım veriyor. Ama benim savaşımım, onlarca kat daha güç. Bazen,kendimi yeldeğirmenlerine karşı savaşan,Donkişot gibi duyumsasam da, savaşımımı sürdürüyorum. Herhangi bir savaşım veremeyenler, öyle çok ki…Zaten hiçbir savaşımım, salt kendim için değil. Tüm engellenenler adına da oluyor. Ne kazanırsam? Onlarında,aynı ya da benzer sorunları çözümlenecek.
Seninle birlikte olamadığımız zamanlarda, hem çok güzel, hem de gerçekten acı verici, kötü olaylar oldu. 18 Kasım, benim doğum günümdü. İki sürpriz yaşadım.1.si: Gülay ve İkbal tam doğum günümde, bana geleceklerini söylediler. Ve gerçekten de geldiler. 2.si: Ondan hiç haberim yoktu, bir şey de sezmedim. Engelsiz Yaşam Derneğinden, hemen tüm yönetim kurulu, pasta ve çiçeklerle geldiler. Bilgisayar başındaydım.Salona gidip, bir de Vali Can beyi görünce, sevinç çığlıkları attım. Evimde, bir Valiyi görmek, harika bir şeydi. Hiç böyle bir doğum günü kutlamamıştım. Zaten, kaç kişiye nasip olur ki bu? Ben çığlıklar atınca, onlar da mutlu oldular. Pastanın mumlarını söndürürken, dilek tuttum.
Gülaylar,akşama geldiler. Çok güzeldi onlarla olmak. Gülay zaten, gerçek kızım gibi. İkbal de onun arkadaşı ve çok tatlı bir kız. Bol bol gezdik, araba kiralayıp. Alanyayı, hiç o kadar gezmemiştim. Araba kiralamak, çok daha ekonomik. Görsel ve ruhsal bir şenlikti, onlarla olmak. Ulaş’ta çok mutlu oldum ben. Tahta parmaklıklara yaslanıp, sanırım bir saatten fazla denizi seyrettim. Bu süreç içerisinde, onlardan koptum. Deniz annemle bütünleştim. Daha önce, Volkan’la gezdiğimizde, Alanya kalesinden Akdenizin görünüşü, muhteşemdi. Uçsuz bucaksız, tonlarca mavi. Görmesini bilene, neler-neler anlatır?
Çok yoğun iki gün yaşadık Gülay ve İkbal’le. Sonra onlar Antalya ya gittiler gezmek için. Özellikle Gülay için iyi oldu. Okulu bitirdi kızım. Atamaları bekliyor. Neresi çıkarsa? gidecek ve çalışacak. Çok zor koşullarda okudu ama başardı işte. Tek başına tutundu hayata. Çalışmaya başlayınca, o kadar gezemez.
Anar’ın bilgisayarlarını çalmışlar stüdyosundan. Şok geçirdik. Çünkü,o bilgisayarlarda, 17 yıllık emeği, çok değerli bilgileri vardı. Ayrıca: Anar’a bir üniversiteden, öğretim üyeliği teklifi gelmişti. Ve günlerce-gecelerce kendisi hakkındaki bilgileri toparlamış, onları C.D. yapacaktı. Şok halindeyken, “ Keşke bir gün sonra çalsalardı.” Dedi. İçim çok acıdı. Şimdi, binbir güçlükle, yeniden hazırlamış bilgileri. Çalınan bilgisayarlar harikaydı ya. Bulunmaz diyor Anar. Sanatsal emeği bildiğim ve sevgili arkadaşımı tanıdığım için, nasıl acı çektiğini? Sezebiliyorum. Şimdi, tüm varlığımla dua ediyorum. Şu öğretmenlik işi olsun üniversitede. O iş ilaç gibi gelecek ona. Yaşamak için, para kazanmak zorundayız.
Hırsızlık nasıl yapılır Tutku? Başkasının emeğiyle kazandığı şeyler, alınteri, nasıl çalınır? Ben de, birebir maruz kalmıştım hırsızlıklara. Anar’ın kaybı ile ölçülemez elbette. Çok can acıtıcı, yıkıcı. Allah bana yaptığı iyilikleri çıkarsın karşısına ve bulunsun b.sayarları dilerim.
Nilgün ACAR. 05. 12. 2009 - ALANYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.